" Sana kıyafet seçiminde yardımcı olabiliriz. Gel bizimle." Koşarak duvardaki düğmelerde parmaklarını gezdirdi. Birden duvar ikiye ayrıldı ve bir yol açıldı. Burası büyük bir odaya bakıyordu.
Şaşırmıştım. Yürürken bana:
" Burada çok değerli kıyafetler var. Hiçbir yerde bulunamıyorlar. Burayı sadece saray prenseslerin giyimi için açıyor ve ünlü tasarımcılardan sadece 1 parça alıyoruz."
" Ama ben bir prenses değilim." dudağımı büktüm.
" Biz seni baştan yaratacağız. Şu haline baksana. Güzelliğinin değerini göremiyorum."
Odaya vardığımızda hayatımda gördüğüm yani diğer taraftaki kıyafetlerden daha güzellerdi.
" Aman Tanrım!" kelimeler bir nefeste fırladılar. Bana baktılar. Bense kızarmış ve ağzımı kapatıyordum. Neyse ki başka bir şey dememiştim.
" Söylemiştim. Şimdi sana uyacak olanları seçelim." dedi Alice.
Amanda pembe ve zarif ayrıca gayet de cesur olan bir elbiseye gitti.
Alex:
" Hadi ama Amanda! Bu kıza saraya gidecek. Baloya değil."
Alice'in dahice çıkan sesi yükseldi birden:
" Kızlarr! Sanırım bu kıyafetler arasından en iyi olanı buldum. Hani şu prenses Emily'nin aradığı ve bir türlü bulamadığımız parça. Prenses Emily hatta Milano'da yaşayan bu kıyafetin tasarımcısına gitmişti. Ama hiçbir yerde bulamamıştı. İşte buradan çıktı!!!"
Alice, Alex ve Amanda sevinç çığlıkları atmaya başladılar henüz kıyafeti görememiştim. Çünkü etrafında toplanmışlardı.
Bir süre bekledim. En sonunda fark ettiler beni ve bana döndüler. Kıyafeti zarifçe gösterdiler.
Göğüs dekoltesi taşlarla bezenmiş, arkalara doğru gittikçe dantel desenlerinin başladığı ve kalçaya kadar ilerlediği inci taşlarıyla birleştirilmiş bu devasa kıyafeti görünce ürperdim. Bunun içine girecek olan kişi... Ne kadar harikaa düşünemiyorum bile.
" Bu... Bu... Muhteşem! Keşke ben de prensesin yerinde olabilseydim." Gerçekten de üzülmüştüm. Ayrıca o kadar pahalı görünebiliyordu ki.
Alex:
" Şaka mı yapıyorsun? Bunu sen giyeceksin tabi ki! Prenses kadar özel görünmen gerekiyor."
" Ben.. Ne?!? Ciddi olamazsınız. Bu dünyada değerli bir parça bu hiç doğru olmaz."
" Daha güzellerini senin için dikeceğiz." dedi Alice.
-----------------------------------------------------------------------------------
" Nasıl oldum?" dudağımı ısırdım.
" Kızlar gelin ve güzeller güzeli prensesimize bakın." Amanda'nın gözleri parıldıyor ve kendini şaşırmaktan alıkoyamıyordu.
" İnanmıyorum. Siz deminki kız mıydınız? Ben çıkaramadım."
" Teşekkür ederim, teşekkür ederim! Ben bunları hak etmiyorum. Siz çok iyisiniz. Bana yardım ettiğiniz için teşekkür ederim!" hepsinin boynuna atladım. Onlar da bana sarıldılar.
Alice:
" Durmadan ne diye teşekkür ediyorsun. Tabi ki hak ediyorsun. Durmadan geçmişini hatırlayıp böyle davranmamalısın. Artık yeni bir hayatın var ve bu senin ilk giysin. Giydiğinde bizi hatırla olur mu?"
" Sizi asla unutmayacağım."
" Hadi ama duygusallığa bağlamayalım da çünkü daha saç ve makyaj süremiz de azaldı. Şoför birazdan gelebilir."
Hızlıca saç için bütün her şeyin bulunduğu yere gittim. Bir yere oturdum. Ve kızların getirdikleri saç tasarımlarına baktım. Karar veremiyorum. Birkaç öneriden sonra saçlarımı topuz yapmalarına karar verdim.
" Elimden gelenin en görkemli topuzunu yapacağım." dedi Alice. Alice saç yapımı konusunda uzmanmış. Alex kıyafetleri tasarlıyormuş. Amanda'nın ise makyaj üzerine uzman olduğunu öğrendim.
------------------------------------------------------------------------------------------
Birkaç saat sonra gözlerimi açtığımda hiç olmadığım kadar güzel olduğumu gördüm. Alice'in bu dünyadaki en yetenekli kuaför olduğunu savunabilrdim.
" Bebeğim, beğendin mi?" dedi neşeyle.
" Alice... Alice sen dünyanın en tatlı en yetenekli kuaförüsün. Seni çoook seviyorum."
" Alice yine kendini göstermişsin. Bu elbiseye de bu giderdi zaten. Harika seçim Blaire." dedi Alex.
" Canım çok güzelsin. Mutluluğunu bozmak istemem ama bir an önce makyaj masasına geçmen gerekiyor. Süremiz aşırı derecede azaldı."
" Tabi madam." ayağa kalktığımda kendimi prensesler gibi hissettim. Ve zarif konuşmaya çalıştım.
Amanda bana olabilecek uygun renkleri seçip işe koyuldu. Yüzümdeki bazı çizikleri giderecekti ilk önce. Bunlar Bayan Bethany'nin bende bıraktığı izlerdi. Hepsinin hatırlattığı kötü hatıralar vardı. Her neyse makyaj tonlarını uyarlama ve yüzümü pürüzsüzleştirme birazcık uzun sürdü. Ama en sonunda aynaya baktığımda kendimi tanıyamayacak kadar güzeldim.
Dışarıdan bir adam geldi ve beni beklediğini söyledi Amanda'ya.
Hepsine sarıldım ve binlerce kez teşekkür ettim. Bir yetimhane kızını bu dereceye getirmek büyük bir başarıydı. Tam gidiyordum ki:
" Hey topuklu ayakkabısız olmaz kii nereye!" dedi Alice.
Hafifçe kıkırdadım. "Tabi ya."
Görkemli topuklu ayakkabıların dizili olduğu bölümden bana uygun taşlı kar kadar beyaz kıyafetime uygun bir ayakkabı seçti. Özenle ayağıma giydirdi. Artık gitmem gerekiyordu.
" Yine bekleriz, küçük hanım. Seni seviyoruz unutma."
Arkama baktım ve gülümsedim. O yaşlı ve kokoş kadın karşıma çıktı:
" Güzelim, bizim kızların bu kadar becerikli olduğunu bilmezdim. Harika görünüyorsun. Özletme kendini yine gel." diyordu.
Onunla bile vedalaşıp bu sefer farklı bembeyaz bir limuzine bindim. Bunlar fazlaydı, çok fazlasıydı hem de çok...
----------------------------------------------------------------------------------------------------
![](https://img.wattpad.com/cover/27939535-288-k64524.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayaller Ülkesi (BİTİYOR)
RomansaTüm hakları saklıdır. " İzin ver bana." " Hayır, Prenses Emily görecek. Gider misiniz buradan! Ne yaptığınızı sanıyorsunuz!" gömleğinden beliren kaslarını ittim. Oysaki burnumuz değecek kadar yakındık. Nefesi ve kokusu içine çekilmeye değer...