40. Bölüm

13 2 0
                                    

Dedektif Lucas, sinirden deliye dönmek ve sakin kalabilmek arasında gidip geliyordu. Megan'a bir görev vermişti ve şimdi telefonuna ulaşılmıyordu. Son çare annesini arayacaklardı ama o zaman da bütün şehri ayağa kaldırmış olacaklardı. Jackson da ortalarda görünmüyordu. Megan'ın daralttığı listeyi çıktılardan incelemeye başladı tekrar. Hangisinden başlamış olabilir diye düşünüyordu. Belli ki bir ipucu yakalamış ve hırsına yenik düşerek tek başına peşine düşmüştü. Keşke, dedi içinden, yanında olsaydım. Ama artık çok geç, diye düşündü.

Bilişim birimini arayarak Megan'ın cep telefonunun izini sürmelerini emretmişti. Aracın telsiz sinyalini de takip etmelerini eklemeyi ihmal etmemişti. Yirmi dakika geçmeden iki talebiyle ilgili cevap gelmişti. Megan'ın aracının Hood Yanardağı kasabasının bir bar otoparkında park hâlinde olduğu bilgisi gelmişti. Cep telefonu ise oradan birkaç km ilerideki bir benzin istasyonundan sinyal yayıyordu. Bir ekip otosuna atlayan Lucas, üç kişi ile birlikte hemen yola çıkmıştı bile.

Kırmızı hondanın kaportası çoktan tekrar yağmaya başlayan kar ile kaplanmıştı. Lucas, arabanın en az 3 saattir burada olduğunun tahmin edilmesinin zor olmadığını mırıldandı. Ekiptekiler aracın kapılarını açmaya çalışırken Lucas barın girişine yönelmişti bile. Bir hışımla yaktığı sigarayı girişte atarak zaten aşina olduğu tütün dumanının içine giriş yaptı. Kimsenin ona aldırdığı yoktu. Telefonunu çıkararak Megan'ın resmini hazırladı. Garson kızlardan birisine yaklaşarak önce kimliğini gösterdi. Garson kız elindeki tepsiyi bel hizasına indirerek resmi kısaca incelemiş ve diğer garsonu işaret etmişti.

Lucas, hızlıca diğer garsona yönelmiş ve ona bakmasını işaret etmişti. Garson kız adamın kılığından hissetmiş olsa gerek sipariş almakta olduğu masadan özür dileyerek Lucas'a yönelmişti.

"Buyurun efendim?"

"Selam Rebecca, bu bayanı burada gördüğünü tahmin ediyorum, demişti telefonundaki Megan'ın bel üstü üniformalı resmini gösterirken.

"Evet, üç saat kadar önce buradaydı. Bir şeyler atıştırdı ve sonrasında barda bir müşteriyle sohbet ettiklerini gördüm. Ama inanın çıktığını görmedim. Bir sorun mu var? Kendisine de onu bir yerlerden tanıdığımı söylemiştim. "

Kadının bu laubali hâline sinirlense de belli etmemeye çalışarak konuşmaya devam etti. Şimdi kişisel egoların zamanı değildi.

"Rebecca senden sohbet ettiği adamı tarif etmeni rica etsem?"

"Zor değil. Sanırım 55 yaşlarında, saçı traşlı, iri yarı bir adamdı. Daha çok bir oduncuyu, bir ormancıyı andıran görünüşü vardı. Leo'ya sorarsanız daha detaylı tarif edebilir sanırım," diyerek barı işaret etmişti.

Leo, tarif edilen adamı hemen tanımıştı fakat tanışıklığı o kadardı. Daha önce geldiğini hatırlamıyordu ve biraz asabi olduğunu belirtmişti. Devamlı saatine bakıyor ve bir dikişte yuvarlandığı viskisinin tekrar doldurulmasını istiyordu. Daha sonra yanına o kadın gelmişti yani biraz önce telefonda gördüğü kadın. Ondan sonra da biraz samimi bir vaziyette çıktıklarından başkaca bir bilgisi olmadığını belirtmişti ısrarla.

"Barın herhangi bir yerinde kamera göremiyorum, herhangi bir görüntü kaydetme sisteminiz var mı?"

"Hayır efendim, gördüğünüz gibi burası basit bir kasaba barı. Öyle şeylere ihtiyaç duyduğumuz pek söylenemez ."

"Lanet olsun tam tahmin ettiğim gibi," diye konuşan Lucas, çıkışa doğru harekete geçmişti.

"Çocuklar, araçta bir şey bulabildiniz mi?"

"Hayır efendim," demişti memurlardan biri tekrar sigara yakan ve dumanını yağan karlara doğru sinirle üfleyen Lucas'a.

"Hemen bahsettikleri benzin istasyonuna gidelim. Bakalım telefonu neredeymiş?

Benzin istasyonuna geldiklerinde telefonu on dakika kadar aradıktan sonra bulabilmişlerdi. Pili arkasından çıkartılmış ve karla kaplı çimenlerin üzerine atılmıştı.

"Lanet olsun kaçırılmış, diye bağırarak sigarayı tekrar fırlatmıştı. "Hemen benzin istasyonunun güvenlik kamera kayıtlarını hazırlayın geliyorum."

Benzin istasyonundaki ihtiyarın şaşkın bakışları altında Lucas, diğer memurlarla birlikte görüntüleri izliyorlardı. Görüntülerde iri yarı adamın araçla durduğu ve kapıyı açtıktan sonra inerek bir müddet oyalandığı ve elindeki nesneyi çimenlere attığı görülüyordu. Sonra tekrar kapıyı açıp bir süre bekliyor ve tekrar arabaya binerek oradan uzaklaşıyordu. Yandaki yolcunun silueti hafif bir şekilde seçiliyor ve başının hafifçe yana düştüğü zor da olsa belirli bir şekilde seçilebiliyordu.

"Lanet olasıca bayıltıcı bir şey kullanmış. Gidişatı kötü olsa da dedektif doğru adamı bulmuş fakat peşinde başka biri yok."

"Yanılıyorsunuz efendim, şuraya dikkat edin," dedi memurlardan birisi monitöre parmağını uzatarak. "Bakın, o yola çıktıktan sonra ışıklarını yakmadan ilerleyen bir araç onu takip ediyor."

Gerçekten de memur haklıydı. Lucas araca odaklandığı için görememişti. Başka bir araç onları takip ediyordu. Onlardan on saniye kadar sonra farlarını yakmadan peşlerinden gidiyordu.

"Hemen yol birimlerine plakasını ve aracın eşkâlini bildirin. Memurlarımızdan birimin aracın içinde, baygın vaziyette kaçırıldığını ekleyin. Peşindeki aracın da hedefimizde olduğunu bildirin."

"Baş üstüne efendim," diyen memur elini telsizine atmıştı bile.  

OrganizeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin