9. Bölüm

215 22 0
                                    

Carlos'un uzattığı havluyla kurulanırken, adamın sessiz kalması hoşuna gitmişti. Ticari kafasına rağmen fazla konuşmaması iyiydi. Sessizliği bozan Carlos'un sorusu kafasında garip işaretler algılamasına neden olmuştu.

"Patron bir ameliyathane kurduruyor hapishaneye. Umarım seninle bir ilgisi yoktur."

"Ameliyathane mi?"

"Evet, olası yaralanmalarda kullanılmak üzere diye rapor etmiş Savunma Bakanlığı'na."

"Jason olayından mı bahsetti sence?"

"Sanmıyorum, o olay rapor edilmedi."

"Peki buraya koşturup gelen kimdi? 911'den değil miydi gelen kişi?"

"Hayır, hapishanenin revirindeki görevliydi."

Sanford, yeni yeni hatırlıyordu. Gelen adamın giyimine ve yanındaki malzemelere dikkat etmediğini o anın şokuna bağlıyordu.

"Şaka olmalı bu?"

"Hayır, şaka yapacak bir tipim var mı sence adamım? Böyle olayların olması demek, soruşturma demek, müfettiş demek. Bin türlü bela demek."

"Ama o insan ölebilirdi. Demek bana yalan söyledi. Yoğun bakıma alındığını, 2 gün sonra getirileceğini söylemişti."

"Hayır, yukarıda. Revirdeki odalardan birinde yatıyor. Eğer görmek istersen seni götürürüm. Ama patronun haberi olmayacak."

Cevap vermemişti ama sessiz kalmasının bir söz yerine geçtiğini anladığını düşünmüştü. Tüm ıslaklığını tekrar havluya kurulayarak, girişte duran büyük kirli sepetine fırlattı ve Carlos'un önüne düşmesini bekledi.

Kapıyı açtıklarında o gün koğuşa gelen ve gardiyanların yardımıyla sedyeye koyduğu yaralıyı taşıyan genci hatırlamıştı. Yatak denmeyecek kadar iğrenç bir sedyede yatan Jason'ın alnında biriken ter damlaları ve yağmur damlası gibi hızla akan serum, durumunu anlamaya yetecek kadar ipucu veriyordu aslında.

"Bu olamaz!"

Kapının açılmasıyla irkilen görevli, oturduğu yatağın kenarından kalkarak, yeni gelen ziyaretçilere baktı. Büyümüş gözleri, yakalandığı hissini anlatmaya yetiyordu. Jason'ın alnında biriken terleri sildiği bezi hemen arkasındaki rengi bulanıklaşmış suya sokarak sıkmış ve bu işte bir suçunun olmadığını, sadece emir kulu olduğunu anlatan hareketler sergilemeye başlamıştı.

"Ne yaptın ona!!?"

"Elimden geleni yaptım," dedi suyunu sıktığı bezi tekrar alnına koymaya hazırlanırken. Elini, Jason'ın alnına koyan Sanford, telaşlanmıştı.

"Bu adam Sonora Çölü kadar sıcak. Mikrop kapmış. Yarasını aç hemen!"

Jason'ın ne hâlde olduğunu dahi anlamadığını bariz belli eden adam, inleyen ve boncuk boncuk terleyen Jason'ın kasığının hemen üzerindeki bandajı hiçbir steril önlem almadan açmış ve mikrop kapmış ve neredeyse her dikişten irin akacak hâle gelmiş yarayı gözler önüne sermişti.

"Dikiş atmayı nerede öğrendin sen?"

"Kendi kendime sayılır. Askerde sıhhiye çavuşuydum. Orada görevli teğmenin yardımcısıydım."

"Antibiyotik tedavisi uyguladın mı?"

Sanford, yüzüne bön bön bakan adamı kenara itmiş ve söylediklerini çabuk getirmesini bağırmıştı. Diğer birkaç yatakta yatanlardan bazıları, göz ucuyla cereyan eden olayın içyüzünü öğrenmeye çalışıyorlardı.

"Kan takviyesi yapıldı mı? Yeterince kan kaybetmişti."

Cam dolabın kilitli camekânını su damlayan ve titreyen elleriyle açmaya çalışan adam, umutsuzca bir hayır işareti yapmıştı.

OrganizeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin