21. Bölüm

104 16 0
                                    

Oturduğu deri koltuktan ayağını sinirli ritmik hareketlerle yere vurdukça çıkan garip sesler, kendi sesine karışan sinirine hakim olmaya çalışsa da pek başarılı olduğu söylenemezdi. Tırnaklarını kemirmemek için kendisini zor tuttuğunun farkındaydı.

"Bu Edith Piaf dinleme takıntın yüzünden umarım yakayı ele vermezsin."

"Yok artık, müzik listelerinden mi bulacaklar ismimi?"

"İpucu bırakmaman lazım, kendinle birlikte beni de idam ediyorsun. Kevin'ın mezarına gidip, boylu boyunca yattığın zamanı hatırlıyor musun?"

"Evet, ne olmuş? Bir vedayı çok mu gördün bana?"

"Hayır doktor anlamıyorsun. Sen artık bir ölüsün. Senin bambaşka bir kimliğin var artık. Sen Slovak asıllı Dylan'sın. Seni baştan yaratmak için ne kadar uğraştığımızın farkında mısın?"

Dylan cevap vermemişti.

"Bak bu organizasyon çok kolay oldu, ama sonrakilerin bu kadar kolay olacağını sana garanti edemem. Lütfen biraz daha dikkatli ol. Bunu bir eğlence haline getirme."

Dylan, Jason'ın sert ses tonuna alışkın olmasa da dibine kadar haklı olduğunu bildiği için ses çıkarmamıştı. Gerçekten Jason, ona yeni bir hayat vermiş baştan aşağı yeni kişilik dizayn etmişti. Slovakya Üniversitesi'nden aldığı doktorluk lisansı ve birkaç hastanede gerçekleştirdiği iş deneyimlerini tamamen kılıfına uydurmayı başarmıştı. Oregon'a yerleşmiş bir çifte vatandaştı işte. Daha ilk işlerinde polisin karşısına bu kadar çabuk dikilebileceğini hayal etmemişti ve hiçbir hazırlığı yoktu. Ama yine de afallamamıştı ve titrememişti.

Jason haklıydı. Çok uğraşmışlardı ve bu işi sonuna kadar götürmeye kararlıydı. Hem bu sayede dünyayı pisliklerden kurtarıyor hem de küçük çocuklara umut ışığı oluyorlardı. Jason'ı bu işe ikna etmek kolay olmamıştı. Müdür de kolay kolay razı gelmemişti ama Sanford'a oğlunun hayatını borçlu olduğu için ne derse yapmak zorunda kalmıştı.

Jason'ın hapishanede bulduğu Sanford'a tıpatıp benzemese de yapı olarak uygun eleman hayattan koparılarak, Sanford'un hapishanenin arka tarafına tutukluların balık tutması için özel dizayn ettirdiği yapay gölete Carlos ve Jason tarafından yerleştirilmiş ve bu arada firar duyurusu yapılarak bir hafta kadar balıkların bu elemanın cesedinden faydalanması sağlanmıştı. Çürümüş olduğunu düşünülerek bir gece yarısı cesedi göletten çıkarılmış ve cesedin Sanford Wells'e ait olduğu duyurulmuştu. Müdür, Sanford'un kendisine önceden verdiği doku örneğiyle cesedinkini eşleştirilmesini sağlamış ve Sanford Wells'in bir kaza sonucu gölete düşüp boğulduğu haberi duyurulmuştu. Müdür, Adalet Bakanlığı'nın adamın bir haftadır kayıp olduğunun farkına varılmamasının nedenini gardiyanlara bağlamasını da haklı bulmuştu. Gardiyanlar ise savunma olarak, Sanford'un bir tutuklu olmasının yanı sıra bir doktor olmasından dolayı dikkat etmediklerini ve sayımlara eklemediklerini belirtmeleriyle Sanford Wells ölü ilan edilmişti. Bu sayede Christin, hatırı sayılır bir sigorta tazminatı almaya da hak kazanmıştı.

Müdür ve gardiyanlar ucuz bir disiplin uyarısıyla işten sıyrılmışlardı. Sanford hapishaneden ayrıldıktan bir hafta kadar sonra Jason'ın çıkması ve gizli hazinesini ortaya çıkarmasıyla birlikte ikili düzenlerini sağlamış ve planlarını işletmeye koyulmuşlardı bile.

"Seni anlıyorum J," diyerek sessizliği bozan Sanford olmuştu. Sonbahar yapraklarının bahçeyi kapladığı manzarayı izlediği camdan uzaklaşarak pikabın iğnesini tekrar plağın üzerine bıraktı.

"Bu çektiğimiz zahmetlere değmiyor mu sence de?"

"Ben bu kadar rahat olmanı anlamıyorum. Bir cerrah titizliğiyle davranmak zorunda mısın? Bedenini kes ve ne alacaksan al!"

"Lütfen J, gece zor bir ameliyat ve stresli saatler geçirdim. Dinlenmem lazım."

"Ne yaparsan yap ama lütfen bencil davranma, bunun için sermedim servetimi önüne. Bu arada bu lüksümüz de bizi ele verecek. Haberin olsun, spor arabalar, bahçeli lüks villa."

"Normalde göründüğümüz adres burası olmadığı için rahatım. Sen de rahat ol. Bu kadar stres yaparsan bu işi başaramayız."

Jason cevap vermemişti. Yavaşça oturduğu deri koltuktan kalkarak kapıya yöneldi.

"Neyse ben çıkıyorum. Sen de birkaç saat dinlenip diğer adrese geçsen iyi olacak. Olur ya soruşturmayla ilgili tekrar sorgulayabilirler seni."

Yeni adıyla Dylan, cevap vermemişti. Hayatının ne kadar değiştiğini düşünmekle meşguldü. Christin geldi gözlerinin önüne. "Kesin," diyordu içinden. Christin şimdi ayyaş annesiyle birlikte aldığı tazminatı içki şişelerinde tüketmekle meşguldü. Tekrar camdan, dışarı süzülen Jason'ın arkasından baktı ve gözlerinin önüne Christin'in içmekten tükenmiş ve kalçaları genişlemiş, hayli kilo almış görüntüsünü getirdi. Chris'in kendisine kızmakta haklı olup olmadığını hiç düşünmemişti. Kevin'ın rahatsızlığını fark etmemesi ruhuna çok dokunuyordu. Hapishanede kaldığı sürece kendini suçlamıştı. Birkaç ay sonra bunu kanıksamış ve düşünmekten vazgeçmişti. Hapishane şartları insanı hayatta kalmaktan başka bir şeye yöneltmiyordu. Günlük içtiği sigara sayısı gün geçtikçe artıyordu. Jason'ın spor arabasının çıkardığı boğucu gürültü Dylan'ı kendine getirmişti. Stor perdeleri indiren kumandadan perdeleri indirmiş, ve sessizce dönen pikabı durdurmuştu.

Gerçekten uykuya ihtiyacı vardı. Hem de derin bir uykuya. Artık bilerek ve isteyerek cinayet işleyen bir ölüm makinesine doğru dönüştüğünün gerçekliği altında ezilmek hiç ona göre değildi. Gözü konsolda duran içki şişelerine takılsa da, bir an duraksadıktan sonra vazgeçmiş ve uyumadan önce bir duş almak için banyoya yönelmişti.

OrganizeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin