15. Bölüm

144 24 0
                                    

Masada yatan adamın titreyen vücudundaki kanamayı kontrol altına alması gerektiğinin farkındaydı. Yüzüne bakmak istemiyordu. Kalbini gasp edeceği kişinin gözbebeklerinde ne göreceğini aşağı yukarı kestirebiliyordu. Hafif kilolu, kel, sportif olmayan bir vücudu vardı.

"Sağlam yaralamışlar."

"Ne bekliyordun doktor," diyerek onu yanıtladı Gary.

"Korkuyorum Gary, gerçekten korkuyorum."

Sanford, alnında biriken ter damlacıklarının kayarak kaşlarına indiğini hissetmişti. Uzun süren ameliyatlarında alnında biriken ter damlalarını silen Emma'yı hatırladı. Gözüne yol bulmaya çalışan ter damlalarını kolunun tersiyle silerek tekrar önündeki sahneye baktı. Terini silerken, o güne kadar ameliyathanelerin bu kadar soğuk olduğunu hiç önemsemediğini düşündü. Bu kadar soğuk olmasına rağmen neden terlediklerini bilmiyordu. Bunları düşünürken masada yatan hastanın komaya girmesini sağlayacak kadar kan kaybetmiş olduğuna kanaat getirerek Gary'ye biriken kanı aspire etmesini işaret etti. Gary, taşıdığı acemiliğe rağmen gayet başarılı bir şekilde adamın vişneli margarita dolu bir kase görünümünde olan açık karın boşluğundan, bir çocuğun bitmiş meyve suyu paketinden pipetle çıkardığı sese benzeyen sinir bozucu bir ses çıkararak çalışan makineyle kanını aspire etmeye başlamıştı. İşi biten Gary biraz kenara çekilerek, işinin bittiğini göstermek istemişti. Sanford, mayo masaya uzanarak aldığı ekartörü, kanamayı tespit etmek için kullanmıştı. Karaciğerindeki yırtığı görmek için ona bile gerek kalmadığını düşünmüştü. Kanamanın olduğu yere dikkatlice pres uygulayarak, yine masadan uzanarak aldığı klemplerle damarları bağlamıştı. Bir yandan aletleri kendi alıyor, bir diğer yandan da isimlerini söyleyerek, Gary'ye öğrenmesi için kulak aşinalığı sağlamaya çalışıyordu. Masada yatan adamın işinin bittiği belliydi.

Yan masada yatan Daniel'a baktı. Küçük çocuk, göğüs kafesi tamamen açılmış ve damarları bağlanmış bir şekilde beklemekteydi. Düzensiz atan kalbini izledi. Kısa süre sonra 30 yaşlarındaki bu sapığın kalbini sökecek ve ona nakledecekti. Çocuğun pürüzsüz ve tüysüz tenini neşteriyle çizerken aklına takılan görüntüyü hatırladı.

Sanford, sadece şükran gününe özel açtıkları Riesling şarabını yudumluyor, heyecandan yerinde duramayan Kevin'la birlikte fırından harika kokular yayan hindinin gelmesini bekliyorlardı. Christin, fırından çıkardığı dolma hindiyi getirerek masaya koymuştu. Kevin'ın heyecanı anlatılmayacak kadar yüksekti. Belki de Kevin'ın hatırladığı ilk ve son Şükran Günü'ndelerdi. Christin, hindinin Sanford'un neşterle attığı kesiklere taş çıkartacak şekilde hindinin karnını yararken küçük Kevin onu merakla izlemiş ve hindinin yarılan karnından dışarı fışkıran arpacık soğanlarının ve yasemin pirinçle karışmış bezelyelerin merakla ne olduğunu anlamaya çalışmıştı.

Bu detayları hatırlayarak, hafifçe gülümsedi. Adamın hayatına son vermeye hazırlardı. Hemen kapının dışında bekleyen müdürün kapıyı adımladığını belli eden ayak sesleri, duvarda asılı duran ve hep neden dijital olmadığını düşündüğü saatin tik-tak seslerine karıştığını fark etti. Adamın neler çektiğini ve düşündüğünü çok iyi biliyordu. Aynı duyguları yaşamıştı. Müdür belki de elini pembe suratına götürmüş, tırnaklarını kemiriyordu. Umutluydu Sanford. Bu küçük çocuğun ölmesine izin vermeyecekti. Vücudu ne kadar reddederse reddetsin, ona sağlayacağı ilaç desteğiyle bu döngüyü düzene sokacağına inanıyordu. "Aslında, ölümle hayat bulmak bir mucize," diye düşünerek iç geçirdi. "Keşke," dedi. "Böyle yedek parça üretebileceğimiz klonlarımız olsaydı."

Adamın kalp atışlarını gösteren monitöre baktı. Adamın nabzı çok düzenli olmasa da düzenli atıyor sayılırdı. Hızlıca abdomen bölgedeki kesiği dikerek, göğüs bölgesine yöneldi. Kısa süre önce Daniel'de kullandığı neşterini adamın göğsüne koyarak fısıldadı.

"Başlıyoruz Gary."

Gary cevap veremedi. Heyecanı ve korkusu gözlerinden dışarı taşıyordu. Farkında olmadan devamlı kendi alnında biriktiğini düşündüğü terini siliyor ve elleri mayo masanın üzerinde hazır beklemeye çalışıyordu. Sanford, hafifçe kestiği çizgiden kabaran kanla birlikte neşteriyle çizmeye devam etti. 10 inç kadar kestikten sonra durdu. Bir an tereddüt etmişti. Adamın arter damarlarını by-pass makinesine bağlamaya gerek olup olmadığını düşündü. Gary, Sanford'un neden durduğunu anlamaya çalışıyordu. Bu fikrinden vazgeçerek kesmeye devam etti. Yeterli ölçüde kestiğini farkedince, alacağı kalbe zarar vermemek için retraktörü işaret ederek Gary'den vermesini istemişti. Retraktörü kestiği yeri iyice açarak içine yerleştirmiş ve ayarını yapmaya başlamıştı. O retraktörü gerdikçe adamın kalbi ve ciğerleri görünmeye başlamıştı. İçsesinin çenesi düşmüş, beynine hükmetmeye çalışıyordu. "Ne yaptığımı biliyorum, ne yaptığımı biliyorum." Sanford, içindeki sesi susturamıyordu.

Adamın kalbini izliyorlardı. Kalp, küçük bir balon gibi şişiyor ve tekrar sönüyor gibiydi. Gary'ye baktı. Gary, şaşkın bir vaziyette bekliyordu. İlk defa açık bir kalp ameliyatı gören bir insanın nasıl baktığını çoktan unutmuştu Sanford. Üniversitede izledikleri ameliyatları hatırlayarak gülümsedi.

"İlk defası zordur Gary. Sakin kalmaya çalış. İşte başlıyoruz."

Adamın retraktör sayesinde iyice açılan ve elini rahatça sokabildiği boşluktan kalbine uzandı. Birazdan, ilk cinayetini işleyeceğini düşünerek durdu. Gary'den neşteri tutmasını istemişti. Fakat Gary'nin titreyen eli, gözlerinin bakış alanına giriyor ve onu rahatsız ediyordu.

"Titreme lütfen. Dikkatimi dağıtıyorsun." Ellerini geri çekerek, kalp monitörünü işaret etti.

"Şunun düğmesine bas, vızıldamasını duymak istemiyorum."

Gary makineye uzanarak, nereden kapanacağını bulmaya çalıştı. Sanford çoktan adamın içine girmiş ve Gary makineyi kapatana kadar çoktan kalbini almıştı bile. Gary makineyi kapatana kadar makine çoktan ötmeye başlamıştı. Sanford, ayak seslerinin kesildiğini fark etmişti. Müdür bu sesi duyarsa, kapıyı omuzlayarak içeri dalabilir, diye düşünmekten kendisini alamadı. Elinde yerinden aldıktan sonra birkaç saniye daha atmaya devam eden kalbin pompaladığı kanın kesik kesik akmaya devam etmesini izleyerek duvardaki analog saate baktı.

"Bi yere not al Gary, ya da aklında tut saati. Bu onun ölüm saati olacak. Hadi, Daniel'ın yanına!"

"Saatin ne önemi var ki?"

OrganizeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin