☀️66

1.7K 112 10
                                    

"Ah izin verseydin de ben o kızı bir güzel yolsaydım." Nil yanımda somurtarak yürürken göz devirdim.

"Olay mı çıkarsaydık boşu boşuna?"

Omuz silkti. "Gerekirse çıkacaktı. Gerçekten bu ne ya? Yapan Mert, aşağılanan sensin. Adalet mi bu?"

Dudaklarımı birbirine bastırarak sessiz kaldım. Hâlâ yazdıklarını düşünüyordum.

"İkisini birden idare etmedin." Nil'in cümlesiyle başımı yoldan kaldırıp yüzüne baktım.

"Ne?"

"Mesajları düşündüğünü ve acaba ikisini aynı anda idare mi ettim diye düşündüğünü biliyorum," duraksadı. "Öyle bir şey yapmadın, yapmazdın da. Sen böyle biri değilsin. İçten içe kendini suçlama."

Beni bu kadar iyi tanıması duygulanmama sebep olmuştu. "Nil," diye fısıldadığımda sesim ağlamaklı çıkmıştı. "Sen harika bir arkadaşsın!"

Gülümseyerek beni kendine doğru çektiğinde kollarımı bedenine doladım. "Mert için kalbini kırdıysam özür dilerim."

Daha sıkı sardı kollarını bana. "Hiçbir şey için özür dileme. Sen sadece anı yaşamak istedin, o kadar. Hiçbir şey için de pişman olma. Bu senin hayatın, insanların istediği gibi değil kendi istediğin gibi yaşa hayatını."

Gülümseyerek ondan ayrıldım. "Sen benim bu dünyada başıma gelen en güzel şeylerden birisin."

Sırıttı. "En güzel ikinci şeyim bence. İlki Çağrı'dır kesin." gülüşüm yüzümde donarken öyle bir kahkaha attı ki omzuna vurdum.

"Ne diye öyle pat diye söylüyorsun böyle şeyleri?"

Güldü. "Alış bunlara alış."

Gözlerimi kısarak yüzüne baktığımda telefonundan gelen bildirim sesiyle gülerek gözlerini üzerimden çekti.

"Mert gelmek üzereymiş," dedi elleri klavyede gezinirken. "Ay ne diye sevgilimin adı Mert ki? En gıcık olduğum çocuğun adı da Mert olunca küfür etme isteğim kaçıyor."

Gülmekle yetinip yola döndü bakışlarım. Saniyeler içinde gözlerim Mert'i bulduğunda Nil'i dürttüm dirseğimle.

"Geldi seninki." bakışları anında karşıya döndüğünde Mert'i görür görmez gülümsedi. Onu sevdiği gözlerinin içindeki ışıltıdan belli oluyordu. Bu hâli beni gülümsetti.

Mert biraz daha yaklaştığında Nil ile sıkıca sarıldılar. Kendi aralarında konuştuklarında onları duymamazlıktan geldim.

"Hoşgeldin Müge, görüşmeyeli uzun zaman oldu." Dudaklarımı büzdüm.

"Öyle oldu biraz, sen de kusura bakma Mert. Durumları biliyorsundur az çok."

"Bilmem mi?" dedi gülümseyerek. Bu sırada Nil'in omzuna kolunu atmıştı. "Çağrı sabah akşam senin adını sayıklıyordu, bilmemek elde değil."

"Gerçekten mi?" dedim gözlerimi büyüterek.

Başını salladı usulca. "Gerçekten. Ama aramızda kalsın, tek parça olarak hayatıma devam etmek istiyorum."

Kıkırdadığımda Nil girdi araya.

"Aaa sizi söyleyeceğim Çağrı'ya! Terbiyesizler!" mızıkçılık yaptığında gözlerimi kısarak yüzüne baktım.

"Aman, bir şeyi de söylemesen olmaz!" sırıttı.

"Doğama ters."

Göz devirdiğimde yavaş yavaş bizim eve yaklaşmıştık.

"Müge," dedi Mert sessizliği bozarak. "Yarın gelsene bize. Nil de olacak, uzun zaman sonra yeniden bir araya geliriz. Hem size de tatil."

Nil'e döndü bakışlarım. "Bilmem ki, olur mu? Çağrı ne der?"

"Bayıla bayıla içeri alır seni," dedi Nil kıkırdayarak. İstemsizce ben de güldüm.

"Aman ne olacak yabancı mısın sen? Gel işte." Mert'in ısrarı üzerine gülümsedim.

"İyi bari, gelmeye çalışırım."

"Tamam o zaman, biz buradan eve geçiyoruz. Görüşürüz." Mert'le uzaktan selamlaşıp Nil ile de sarıldıktan sonra onlar yanımdan ayrılırken derin bir nefes verdim dışarıya.

Umarım yarın için annemden izin alıp girebilirdim.

Ve umarım yarın güzel geçerdi.

_

☀️

ayrıl benden | texting ✅[tamamlandı] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin