Ev ve arazi çok büyük olsa da Loki artık sıkılmaya başlamıştı. Londra'ya gidip yeni kazandığı bu zenginliğin biraz tadını çıkarmak istiyordu. Bir zamanlar bu tarz şeylerin hayali bile imkânsız gelirken şimdi gerçekleştirme fırsatı doğmuştu. Neden değerlendirmesin ki?Thor'dan izin alması gerektiğini bilse de bunu yapmadı ve aykırı hareket ederek bol miktarda altın alıp atı Armand'a süslü eyeri bağladığı gibi Londra'ya doğru at sürdü. Bulunduğu yerden şehir merkezine fazla bir yol olacağını sanmıyordu.
Öyle de olmuştu. Gerçekten de bir saat kadar bir sürede kalabalık şehire ulaşmıştı. Taşlı yolda faytonlarla hareket eden çok insan vardı. Dükkanları dolaşıp alışveriş yaparak paralarını harcayanlarları da gördü.
Atı yavaşça ilerlerken o gözleri parlayarak dükkanların vitrinlerini inceliyordu. Yanında getirdiği altınla kendine birşeyler alacaktı. Gerçi zaten herşeye sahipti ama sırf parası olan insanların birşeyleri satın alırken ne hissettiğini anlamak istemişti.
Armand bir anda durup başını huzursuz bir şekilde sallayarak sesler çıkarmaya başlayınca Loki'nin dikkati ona yöneldi. Boynunu okşayarak "Sakin ol dostum. Beni üstünden atmak istemezsin değil mi?"dedi usulca.
Onun sesinin tınısıyla at sakinleşti ama hala tedirginmiş gibi bir sağa bir sola hareket ediyordu. Loki onun hareketlerinden kuşkulanarak etrafa bir göz attı. Nedense iç güdüleri alarma geçmişti.
Sebebini bulmakta gecikmedi. On metre kadar ileride, kaldırımda durmuş üç adam kendisini süzmekteydi. Üzerlerine giymiş oldukları tüm kıyafetler siyahtı ve bir elleri pardesülerinin içinde bekliyordu.
O anda Thor ile Tony'nin konuşmaları bir kez daha kafasının içinde canlandı. En son Tony'nin yaptığı uyarı kelimesi kelimesine aklındaydı.
"Avcı sorunumuzu çözmeliyiz. Unutma, üreyip çoğalmamızı istemedikleri için bizden çok eşlerimizi hedef alıyorlar. Bu tehlike senin içinde geçerli."
'Tanrım! Ben ne yaptım? Evdeyken güvendeydim. Hemen geri dönmeliyim.'
Atını geri çevirip koşturarak şehir merkezinden çıktı. Ormanlık alana girdiğinde izini kaybettirdiğıni düşündüğü sırada göğsüne saplanan bir okla nefesi kesildi. Yine de Armand'ın eyerinin ipini bırakmadı ve onu daha çok hızlandırdı. Eve varmayı başarırsa kurtulabilirdi. Hâlâ şansı vardı.
'Thor...'
Nedense onun mavi gözleri aklına gelmişti. Gökyüzü kara bulutlarla kaplanırken şiddetli bir şekilde gök gürledi. Armand korkuyla koşabildiği kadar hızlanarak sahibini kısa bir sürede eve geri getirmişti.
Thor'un mavi gözleri öfke ve endişe ile parlarken Loki'yi göğsünde bir ok ile görünce neredeyse nefesi kesilmek üzereydi. Ata doğru hızla yaklaşırken bilincini kaybeden Loki'yi yere düşmeden önce tutmayı başardı. Eşini kaybetme korkusu ve öfke benliğini sararken bağırdı. Aynı anda bir yıldırım evin uzak bir köşesine düştü.
Onu hızla kucağına alıp eve koştu. Bütün kapılar anında ona açıldı. Sevdiğinin yüreği ömrünün sonunu yaşayan bir kelebeğin kanat çırpışı gibi atarken onu iyileştirmek için elinden ne gelirse yapacaktı. Bunun yolu da sihirli hazinesindeki özel bir taştan geçiyordu. Loki herşeyden daha değerliydi.
Bodruma indiğinde ejderha simgesinin olduğu altından kapı savrularak açıldı. Thor taşın bulunduğu kaideye varıp Loki'yi yere bıraktı ve mavi mavi parlayan taşı eline aldıktan sonra oku onun vücudundan çekip çıkardı. Soğuk taşı Loki'nin avucunun içine yerleştirip bekledi. Gerisi taşın göreviydi.
***
Loki kendini buz ve karlarla kaplı bir mekânda bulmayı beklememişti. Acaba ölmüş müydü?
"Kimse yok mu?"
Her hangi bir cevap gelmedi. "Ne cevap gelmesini beklediysem artık." Kendi söylediği şeye gözlerini devirdi.
Yürümeye başladığında ileride kırmızı gözlü ve mavi tenli yarı çıplak birini gördü. Siyah saçları uzundu ve yüzü tanıdıktı.
Kısa bir süreliğine hareket etmeden onunla bakıştı ve o anda durumu kavradı. Her nasıl olduysa bu kendisiydi.
"Bu nasıl ben olabilirim. Ben insanım. Böyle görünmem."
"Aslında böyle görünüp görünmemek seçimin değil artık. Şu anda ölüyorsun. Gücü kabul edersen daha iyi bir şekilde uyanacaksın ama o dakikadan sonra kendine insanda diyemeyeceksin."
Loki dikkatle onu dinlerken okun verdiği acıyı hatırladı. Şimdiye kadar berbat bir hayatı olmuş olsada ölmek istemiyordu. Bunu kim isterdi ki?
"Kabul edersem hep öyle mi görüneceğim? İnsanlardan nasıl saklanacağım?"
"Endişe etme. Şu anda göründüğün insan formunu da kullanabilirsin. Kabul edeceğin güçle bir yenilmez olacaksın. Kendini koruyabileceksin."
Loki biraz düşündü. Ya ölecekti, ya da büyük güçleri olan bir canlıya dönüşecekti. Kesinlikle ikinci seçenekti. "Yaşamayı seçiyorum. Gücü kabul ediyorum."
Mavi tenli canlı gülümsediği anda bir ışık parlaması oldu.
Thor onun gözlerini açtığını görünce sevindi. Yeşil gözleri kırmızı renkteydi. Elini onun yanağına yerleştirdi. "Demek gücü kabul ettin. Loki... sevgilim."
Onun sıcaklığını hissedince gözleri eski yeşil rengine geri döndü. Yerinde hızlıca doğrulup ona sarıldı ve beklemeksizin dudaklarından öptü. Ne için olursa olsun bir daha evden tek başına çıkmayacaktı.
🔥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DANCE WİTH THE DRAGON - (THORKİ)
Fanfictionİnsanları kandırmayı ne kadar sevse de onların davranışlarından sıkılan Loki kaldığı kasabayı terk eder. Sadece sahip olduğu, asla vazgeçemediği atı ile yola çıkan Loki hava karardığında ve sağanak bir yağmura yakalandığında ilerlemekte olduğu orman...