Loki girdiği lüks eve bakarken beğeniyle bir ıslık çaldı. "Senin Londra'nın tam merkezinde de lüks bir evin olduğunu bilmiyordum."Thor, özel insan hizmetlilerine taşımaları için bavulları ve üzerlerinden çıkardıkları ceketleri verirken "Annemle babam hayattayken ben burada yaşıyordum. Onlar ölünce evlerine taşındım."
Loki onun kulağına doğru yaklaşıp konuştu. "Hizmetliler senin ne olduğunu biliyor mu?"
Thor gülümsedi. "Onlar sıradan insanlar değil. Berbat hayatlarından kurtardığım ve güzel bir yaşam vaadettiğım kişiler. Ayrıca ağızları mühürlü. Bu evde konuşulan hiç birşeyi kimseye anlatamazlar."
Loki anladığını belirtircesine başını salladı. "Ben açım."
"O zaman çay saati vakti." Bunu deyip hizmetçiye bakış attı. O da selam verip gitti. Sevdiği eşinin elini tutup onu yavaşça salona götürdü. Etrafı incelemesi için fırsat vermişti.
Salona girdiklerinde içerisinin renklerinin yeşil, siyah ve altın renklerine hakim olduğunu görünce Loki gülümsedi. "Sen kırmızı ve altın renklerini sevmez miydin?"
"Senin için yeniden düzenlendi. Annemle babamın evinin düzenini değiştirmek istemiyorum. Ama burasını senin zevkine göre değiştirdim."
Loki rahat kanepeye yayıldı. "Sevgilim... Biraz yanıma gel lütfen."
Thor hemen yanına oturdu ve onu kendisine çekti. "Ses tonunu yumuşatarak bana sevgilim demenden çok hoşlanıyorum."
Loki başını onun göğsüne dayadı ve kalbinin atışlarını dinledi. "Benimle Dünyanın en değerli varlığı gibi ilgilenmen de benim hoşuma gidiyor."
"Her zaman öyle olacaksın. Benim bu dünyadaki tek değerlimsin."
Hizmetçi elinde büyük bir tepsi ile geldiğinde Loki ondan ayrılıp düzgün oturdu. Nedense birazcık çekinmişti. Diğer evin ortamı daha çok hoşuna gitmişti. Belki de bundan dolayıydı.
Yiyecek ve içecekler önlerindeki zigon sehpaya bırakıldıktan sonra hizmetçi salondan çıktı. Yeniden baş başa kalmaları Loki'nin rahatlamasını sağladı.
Thor eline aldığı bir parça mantarlı ve etli börekten onun ağzına verdi ve yüzünde bir tebessümle çiğnemesini izledi. Onu izlemekten hiç bıkmayacaktı.
Aklına bir anda babasının sözleri geldi. "Eşini bulduğun zaman her zaman onun yanında ol. Ona değerli bir sevgili gibi davran ama yeri geldiğinde de bir baba gibi şefkatli ol. Neler yaşadığını ya da başından neler geçtiğini bilemezsin çünkü. Onu birçok hazinenin içinde de bulabilirsin, çamura saplanmış bir hâlde de. Bir yere odaklanma. Sihir alanını genişlet ve bakmayı düşünmeyeceğin en son yerlere ilk önce bak. Öfken düşmanlara karşı pek olsun. Ve tek birşeyi unutma. Eşinle birbirinizden daha önemli hiç birşey yoktur..."
Salonun kapısı aniden açılınca anıları geride bıraktı ve bakışlarını o tarafa çevirdi. Tony yüzünde mutlu bir gülümseme ile içeriye girmişti.
"Thor!"
Thor onun bu çocuksu hâline gülerek ayağa kalktı ve kollarını iki yana açtı. Tâbi ki Tony bu fırsatı anında değerlendirdi. Yaklaşıp sıkıca ona sarıldı.
"Beni affettiğin için teşekkürler."
"Bunu eşime borçlusun. Beni sakin tutan o."
Tony ondan ayrılıp Loki'ye baktı. "İyi ki Thor'un hayatına geldin. Yoksa bu adam beni affetmeyecekti."
Loki gülümsedi. Birkaç dost fena olmazdı. "Birşey değil. Barışmanıza sevindim. Lütfen oturup bizimle birşeyler yiyin."
Tony onların karşısına oturdu ve boş fincana çay doldurdu. "Sizli bizli konuşmana gerek yok Loki. Thor'un eşi benim de ailemin bir ferdi sayılır. İkinizin adına da gerçekten sevindim."
Thor Loki'nin yanına otururken "Burada ne kadar kalacaksın?"dedi.
Tony büyük limonlu bir kek parçasını ağzına sokup çiğnerken "Bilmem... Belli değil..."dedi.
Yanakları yiyecekten şişmiş olan adama bakarken Loki'nin aklından karizmatik adamın yerini sevimli bir çocuk figürünün aldığı düşüncesi geçti. Ve bununla birlikte Thor'un elini omzunda hissetti.
"Karizmatik demek..."
Loki'nin dudakları kıvrıldı. Şu yeni yetenek çok hoşuna gitmişti. "Senin kadar olmasa da. Ayrıca sende olmayan birşey daha var onda."
"Sevimlilik mi?"
"Evet. O kısmı da zihnimde duymuşsun demek."
"Hey. Ayıp oluyor ama. Eş olarak birbirinizin zihninde konuşma yapabildiğiniz çok belli. Ben duyamıyorum ama. Konunun dışında kaldım."
Loki gülümseyerek çayından bir yudum aldı. "Önemli birşey konuşmadık Tony. Bu arada Thor şu özel taşlardan bana bahsetti de-"
"Kimlerde olduğunu mu öğrenmek istiyorsun? Sadece birinin bende ve bir tanenin de abim Stephen'da olduğunu bilsen yeter. Üçüncüsü zaten Thor'dan sana geçti."
"Diğer taşlarda sizler gibi kadim ejderhalarda mı?"
Thor Tony'den önce cevapladı. "Evet Loki. Taşlar güçlü ve kadim ejderhaların neslinden nesline geçmiştir. Bu konuda başka ejderhalara soru sormamalısın."
Tony ekledi. "Bu hassas bir konu. İhtiyar bir ejderhaya sorsan hemen büyük tepki gösterir. Taşlardan biz bile bahsetmeyiz."
"Anladım."
Taşların sır olarak saklanma sebepleri olmalıydı. Belki de gücünü arzulayanlar vardı. Kimbilir. Bu konuya fazla kafa yormak istemedi.
Tony'i daha iyi tanımak isteyince işler çığrından çıktı. Bir anda kendini, saatlerce bitmeyecek olan onun yaşadığı hayat tecrübelerini dinlerken buldu. Adam ejderhaydı ve kimbilir kaç yaşındaydı. Gün onun için çok uzun olacaktı.
🔥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DANCE WİTH THE DRAGON - (THORKİ)
Fanficİnsanları kandırmayı ne kadar sevse de onların davranışlarından sıkılan Loki kaldığı kasabayı terk eder. Sadece sahip olduğu, asla vazgeçemediği atı ile yola çıkan Loki hava karardığında ve sağanak bir yağmura yakalandığında ilerlemekte olduğu orman...