Ağzımı şapırdatıp sağıma dönecekken kolumda ve karnımda hissettiğim acıyla sıçrayarak uyandım.
Şaşkın bakışlarımı boş odada gezdirirken karnımın deşildiği an gözümün önüne geldi. Kolumdaki seruma yüzümü buruşturup sol elimle karnımı yokladım. Sargıyla sarılmış karnımda hafif kan lekesi vardı. Beni deşen deli centilmenliği bırakmayıp hastaneye getirmiş olmalıdı. Aw ne kadar da tatlı,sikik. Kapıyı açıp içeri giren hemşire kalktığım için bana kızıp geri yatırmıştı. Yaram kanadığı için yeniden pansuman yapacaktı sanırım. Sargıyı açarken konuşmaya başladı,"Pek bir şeyin yok diyemem,ağır yara sayılabilecek bir yaralanma var karnında.3 bıçak yarası var ve kafanada darbe almışsın. Bir süre yataktan kalkmaman lazım." yüzümü buruşturup acı halima güldüm. Hadi ya? Dinlenmek demek evde daha fazla kalmaktı ve bunu hiç istemezdim.
"Bunu sana kim yaptı?" soluk mavi gözlerini gözlerime odaklamışken bir süre sessiz kaldım.
"Bilmiyorum." Bilmiyordum? O deli bir anda saldırmış saçma sapan konuşmuş ve defolup gitmişti.
"Korkmana gerek yok biliyorsun değil mi?Polisler insanları korumak için vardır,seni koruyacaklar." kaşlarımı çattım.
"Korkmuyorum." elli sekiz saniye boyunca bana baktı ve ayağa kalktı.
"Seni buraya genç bir adam getirdi ona teşekkür etmek istersin diye düşünmüştüm ama çoktan gitmiş olmalı. Herneyse uzun bir istihirate ihtiyacın var sana rapor çıkaracaklardır. Dert etme ve iyileşmeye bak.Serumun çıktıktan sonra çıkışını alıp gidebilirsin." yaşlı hemşire uzunca konuştuktan sonra tek kelime etmeme izin vermeden çıktı.
Sıkıntılı düşüncelerim beni boğmaya devam etti bu süre boyunca. Kimdi? Neden yapmıştı?
Kimlerden bahsediyordu? Babam bu halime ne tepki verirdi? Korkar mıydı? Sanmam... Büyük ihtimal bu halin ne diyerek tekrar döverdi. Benzer sorular ve olmayan cevaplar kafamda dönerken sinirle soluklandım bazen intihar edip kurtulmak istiyordum. Ama değmezdi. Ölmeye bile değmezdi.
Kafamı iki yana sallayıp düşünmemek için saniyeleri saymaya başladım.**
Gidecek halimin olmadığını gören hemşireler birkaç saatlik yatış vermişti. Gelen giden olmayınca da içim sıkılmaya başlamıştı. Ne bekliyordum ki?
Kapının şiddetle açılmasıyla sıçradım.
Kapıdan giren arkadaşlarımı görünce istemsizce gülümsedim. Eza koşarak üzerime atladığında Ezgi ona kızmaya hazırlanmıştı."Ya,salak! Çok korktum,delirecektim. nasıl oldu,kim yaptı ağlicam bak çabuk konuş" Ezgi'nin hararetli sesine gülümsedim. Kolumu Eza'ya daha sıkı sarıp derin nefes aldım
"Delinin biri saldırdı,bilmiyorum da kim olduğunu"
Eza korktuğunu belli edip daha sıkı sarıldığında acıyla inledim. Hemen uzaklaşıp gözlerini doldurdu
"Özür dilerim-"
"Sorun yok güzelim boşver."
Ezgi kaşlarını çatıp bize baktı.
"Yaşıyorsun,yaşıyoruz sıkıntı yok.Toparlan çıkışını aldık,eve gidelim. Eza sende dikkat et gerizekalı öldüreceksin çocuğu koca cüssenle."
Onlar bu laftan sonra kavgaya tutuşurken bende yavaş yavaş ceketimi giydim. Telefonumu falan alıp ayaklandım.
Kızlar kavgayı bırakıp kollarıma girdiğinde hastaneden çıktık.
Evin yolunu tutarken beni güldürmek için ellerinden geleni yapmışlardı. Ama son belliydi o ev benim cehennemimdi.
Evin kapısına geldiğimizde kimse zile basmamıştı. Birbirimize mal gibi bakarken Ezgi sinirle homurdandı
"Çalsanıza kapıyı lan"
Eza göz devirip "Salak," sonra onu boşverip bana döndü
"Yanında kalalım mı bugün?" ona gülümseyip
"Gerek yok,gidin sizde evinize geç olacak"
Kararsızca birbirlerine baktılar bir süre boyunca. Ardından aynı anda yanağımı öpüp,
"Dikkat et kendine. Bir şey olursa ara tamam mı?" kafamı sallayıp bellerinden ittim.
"Hadi hadi gidin" kolkola girip uzaklaştıklarında ofladım.
Asıl sıkıntı şu anda başlıyordu zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFLÂ ➳ bxb
Разное[TAMAMLANDI] "Saymayı bırak." yumuşak sesiyle ona baktım. "İsteyerek olmuyor." derin nefes alıp beni göğsüne bastırdı.Sevgisini en çok hissettiğim anlardan birisindeydik. Gülümseyip konuşmaya devam etti. "Sakinleşmen için sana şarkı söylememi ister...