Bölüm 14 - Yol

44.6K 2.3K 2.9K
                                    

"Yenildim ben, unutuldum ve üzgün
değilim inan.
Büyüktü çünkü onların dünya arzusu,
Benim otların sesiyle kaplı kalbimden.

Söktüm atımı söğüdün gölgesinden,
Şimdi yol benim, yeniden."

-Birhan Keskin

-Birhan Keskin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-*-

Bu topraklarda kadınların kaderi kefle yazılır.

Henüz Türkiye'ye adımımı bile atmadan sezinlemiştim bu gerçeği. Mađio beni babama götüreceğini söylediğinde kumpanyadaki fahişelerin verdiği tepkiden... Fakat kaderi değiştirilen tek kişi olmadığımı, çok az kadının doğduğu insan olarak öldüğünü, geri kalanlarınsa ya öldürüldüğünü, ya da kefle yazılmış bir kadere reva görüldüğünü anlamam seneler sürdü. Tek bir harf değişince kaderin neye dönüştüğünü de...

Keder... Kedere dönüşüyordu.

Çünkü kadın olmak yalnızca kader değil, aynı zamanda da bir kederdi bu coğrafyada. Belki de bu yüzden zulme karşı koyamıyorduk, onu kaderimiz sandığımız için. Hem özgür irademize el koyup, hem de yaşadıklarımız yüzünden suçlu olduğumuza bizi inandırmayı başarmışlardı. O saatte orada ne işimiz vardı? Niye minik etek giymiştik üzerimize? Kesin biz kuyruk sallamıştık, hırsızın asla günahı olamazdı. Öyle olsa bile bu da bizim suçumuzdu, öyle herifleri seçtiğimiz için yaptıkları her şeyi hak ediyorduk. Eğer o herifleri biz seçmediysek de...

Hayır, elbette karşı taraf suçlu değildi. Asla. Haklıysak bile susmalıydık çünkü bu bir sınavdı. Bizi uçurumdan aşağı itip bunu Tanrı'nın bir sınavı olduğuna inandırmaya çalışacak kadar yüzsüz yaratıklarla nefes alıyorduk. Onları biz doğuruyorduk. Biz seviyor, koruyor, büyütüyor ve yine onlar tarafından en az bir kez, fizikten ya da ruhen, hepimiz katlediliyorduk.

Sahi, acaba nerede hata yapıyorduk?

Ben uzun yıllar hatayı çok yanlış birine yüklemiştim. Annemin ölmeden önce bizi emanet ettiği adamı, manevi babam Mađio'yu suçluyordum yaşadıklarım yüzünden. Annemin emanetine sahip çıkmamıştı, beni sözde iyiliğim için getirip cehennem gibi bir çiftliğe bırakmış, sonra da bir kez bile yanıma uğramamıştı. Oysa yanılıyordum. Mađio'nun yaptığı tek hata, kumpanyada onları gizlice dinlediğim akşam fahişelerin sözüne kulak asmamış olmasıydı.

Fakat o akşamı anlatmadan önce kumpanyadan bahsetmek istiyorum. Hayatımın en mutlu günlerini geçirdiğim o neşeli, cıvıl cıvıl, zihnimde yalnızca güzel yönleriyle iz bırakmış topluluktan. Ederlezi Kumpanyası'ndan...

Evet, ben hayata gözlerimi gezici bir gösteri topluluğunda açtım. Çocuk aklımla neden böyle bir kumpanyanın varlığına gereksinim duyduklarını anlayamazdım fakat ara sıra merak ettiğim oluyordu. Üç ayrı sirk, iki tiyatro topluluğu, yazlık sinema ekibi, sihirbazlar ve hokkabazlardan oluşan bir ekip, yiyecek içecek satanlar, bu gruplarda görev alan insanların aileleri ve elbette biz... Mađio'nun Güzelleri...

EderleziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin