Bölüm 29 - Şehriyâr'ın Sevdası

41.4K 1.8K 1.4K
                                    

Selamlar,

İyi misiniz?

Umarım iyisinizdir. Bölüm girişinde depremle ilgili bir şeyler yazmam gerektiğini hissediyorum ama elimden gelmiyor. Olayların fazla, çok fazla içindeyim. Bu satırları felaketin yaşandığı bölgedeki evimden yazıyorum. Şehir dışında okuduğum için büyük deprem sırasında burada değildim, depremden birkaç gün sonra eve gelebildim. Ailem iyi, evimiz de şimdilik yerinde çok şükür. Bazı akrabalarımız şu haberlere çıkan 14 katlı binanın enkazında kaldılar, onları depremden birkaç gün sonra defnettik. Her şey çok karışık, olan biteni algılayamıyorum bazen. Depremler devam ediyor, üçüncü deprem daha geçen hafta oldu. Dün, ondan önceki gün ve ondan önceki gün de sarsıldık. Uzmanlar Adana için büyük bir deprem beklediklerini söylüyorlar. Süregelen bir felaketin içindeyiz ve geçen haftaki üçüncü büyük depremde, koltuğun dibinde cenin pozisyonuna geçmiş sarsıntının bitmesi için dua ederken her şey gözümde anlamsızlaştı sanki. Bunu böyle yazınca edebi bir cümle gibi görünüyor ama öyle değil. Ben bunu anlatamam. Aslında dile dökmesi çok kolay, hayatın çok da uzun sürmeyebileceği gerçeğini anlatan bir sürü şarkı, atasözü, deyiş var fakat bunu idrak etmek başka bir olay. Hayatımda bana heyecan veren her şeyin rengi solmuş gibi gelmişti. Şimdi daha iyiyim ama depremler hala devam ediyor, doğru düzgün uyku uyuyamıyorum ve stresten patlamak üzereymiş gibi hissediyorum.

İlla ki atlatırım. İnsanız, çabuk kanıksıyoruz ama şu an ben o aşamada değilim. Her şey çok belirsiz geliyor. Çok da ifade edemiyorum kendimi. Online eğitimle birlikte okul da elimden gitti sanki, kırk üç bin insanın öldüğü ve uzmanların uyarılarına göre binlercemizin daha ölebileceği bir yerde kapana sıkışmış gibi hissediyorum. Daha birçok şey var ama nasıl anlatsam bilemedim. Keşke depremden bu yana yaşadıklarımı yazdığım karakterlerden biri yaşasaydı. Hayali karakterlerin hislerini anlatmak, iç dünyalarını tasvir etmek çok kolay ama kendimi anlatmaya çalışınca çok dilim dönmüyor. Neyse, illa ki atlatırım.

Bu arada kalacak yer vesaire için yardım teklifinde bulunan/bulunacak dostlara şimdiden teşekkür ederim. Ben onlara da içimden geçeni çok anlatamadım gibi geliyor ama ettiğim teşekkürün çok daha fazlasını hissettim. Bunu bilmenizi istiyorum. Muhtemelen bu notu gördükten sonra da yazmayı düşünenler olacaktır, onlara da şimdiden teşekkür ederim. Maalesef bizim buradan ayrılmamız pek olası değil. Annem çalışıyor. Kalifiye personel değil, normal işçi ve haliyle işten ayrılıp başka bir şehirde yeni bir iş bulması çok daha zor. O sebeple buradan gitmeyi kabul etmiyor. Anneannemle ben de onu bırakıp gitmek istemeyiz ve bunun gibi daha birçok teferruat var. Dışı sizi, içi beni. Yine de yardımcı olmak isteyenler varsa, güzel dileklerine ve dualarına talibim. Şu aşamada yapılabilecek başka bir şey yok, gerçekten.

Ha bir de, aşağıdaki bölümü keyif alarak ve keyif aldığınız için suçluluk hissetmeksizin, normal zamanlarda yolladığım bölümleri okur gibi okumanızı istiyorum sizden. Depremzedelerin acısını paylaşmak son derece insani bir erdem ama yaşananlardan ötürü hiçbirimiz suçluluk hissetmemeliyiz. Suçlular belli.

Son olarak bölümün içeriğiyle ilgili bir ön bilgilendirme yapayım. Depremden önce yazmıştım bu bölümü, okur grubunda duyurusunu da yapmıştım ama o gece deprem olunca bölümü yollayamadım haliyle. Geçen hafta üçüncü depremden bir gün önce duvarıma bakarken bir okuruma verdiğim cevabı görmüştüm. Bölümü yarın akşam yollayacağım demişim, saat 03:32'de. O gece arkadaşlarımla konuşurken bundan bahsedip depremde evde olsaydım ve ölseydim son yazdığım şey bu olacakmış, Ederlezi bölümünü asla yayınlayamayacakmışım falan demiştim. Bunu derken bir aydınlanma halinde değildim, ilginç bir anektod şeklinde paylaşmıştım ama ertesi günün akşamında üçüncü deprem olunca bir şeyler dank etti. Bölümü yayınlayamamak gibi bir ihtimalin hala olduğunu fark ettim. O nedenle fırsatım varken yayınlamak istedim.

EderleziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin