Bölüm 18/2 - Çakallar ve Aslanlar

39.6K 1.9K 2K
                                    

Bu part Alparslan'ın ağzından yazıldı, az evvel otobüs durağında otururken de tamamlandı. İmla hataları olabilir, yurda dönünce halledeceğim onları. Aslında bölümü sınavlarım bitince yollayacaktım ama dayanamıyorum, biliyorsunuz. ❤️

Yorumlarınızı hevesle bekliyor olacağım, şimdiden keyifli okumalar dilerim! (:

Bölüm şarkısı: Orfeas Peridis - Fevgo

✧ ══════ • ♡ • ══════ ✧

"Bu yaşıma geldim içimde bir çocuk hala
Sevgiler bekliyor sürekli senden.
İnsanın bir yanı nedense hep eksik
Ve o eksiği tamamlayayım derken,
Var olan aşınıyor zamanla.

Anamın bıraktığı yerden sarıl bana.

Anıların kar topluyor inceden,
Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne.
Ama yine de unutuş değil bu,
Sızlatıyor sensizliği tersine.
Senin kim olduğunu bile bilmezken.

Sevgiden caydığım yerde darıl bana."

-Metin Altıok

-Metin Altıok

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ALPARSLAN

Çocukken hatırlamadığım bir sebepten ötürü babama kızıp bisikletle yollara düşmüştüm. Bunaltıcı bir temmuz günüydü, güneş tam tepedeydi ve canım çok sıkılıyordu. Aslında mahallede benimle yaşıt bir sürü çocuk vardı fakat onların bu saatte sokağa çıkmayacağını biliyordum. Anneleri bırakmıyordu ikindiden önce, güneşin altında oynarlarsa hasta olurlarmış. Sokağa çıktıkları zaman da mahalle sınırları içinde kalıp hava kararmadan eve dönmek zorundaydılar. Bazen annesi olan çocuklara üzülüyordum, hepsi hayatını bir gardiyanın sıkı denetimi altında yaşamak zorunda kalıyordu.

Bisikletle güneşin altında epey dolaştıktan sonra kendimi dik bir yamacın tepesinde bulmuştum. Altımdaki toprak engebe ve kıvrımlarla aşağı uzanıyor, yamacın bittiği noktadaysa tek tük araçların geçtiği bir otoyol uzanıyordu. Öğle sıcağının altında dolaşmaktan sıkılmış bir çocuğun aklına bisikletini o yamaçtan aşağı sürmek dışında ne gelebilirdi ki?

Ben de öyle yapmıştım. Şüphesiz, hayatımın en heyecan dolu saniyeleriydi. Dik yokuştan aşağı uçuyordum sanki, bisikleti durdurmak imkansızdı, güvenli bir rota çizmek, bir engebeyle karşılaşınca durup düşünmek, yolun sonunun nereye varacağını görmek olanaksızdı. Tüm kontrolü yer çekiminin ellerine bırakmış, az sonra otoyolda kafa kafaya çarpışacağım araca doğru tam gaz ilerliyordum.

İşte son on gündür yaşadıklarım tam da böyle bir şeydi. İstanbul'a döndüğümüzden beri zaman ellerimin arasından akıp gidiyordu sanki. Durup bir şeyler düşünemiyordum, kendime güvenli bir rota çizemiyordum, tüm kontrolü Elif'le aramdaki çekime devredip korkunç bir hızla sürüklenmeye başlamıştım. Yolun sonunda başıma gelecekleri tahmin etsem de süreci durdurmak olanaksızdı.

EderleziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin