"Sabaha kadar konuşmanın sabaha kadar sevişmekten daha tehlikeli olabileceğini kim tahmin ederdi ki?
Her gece çiftliktekiler uyuduktan sonra Elif gizlice odama gelip yatağın diğer ucuna geçiyordu. Işıkları yakmayı hiç teklif etmemiştim, o da durum...
Giriş notu: Aşağıda bir yerlerde Elif kelime-i şahadet sahnesinden bahsedecek. O sahnenin bir kısmını geçmişte alıntı olarak paylaşmıştım ama bölümlere eklemeyi unutmuşum. Normalde 29. bölümün sonunda yer alacaktı. Eğer fırsat bulabilirsem bölüme eklerim ama olmazsa ileride Ederlezi basılacağı zaman kitaba eklenecek sahneler arasına girer. Her halükarda siz o sahne varmış gibi okuyun lütfen.
Ayrıca bölümün aceleye geldiğini de belirtmek isterim. Dün elimde 2500 kelime civarında kısa bir bölüm olduğunu söylemiştim. Gece taslak partları tamamlayıp epeyce yeni sahne yazarak bölümü tamamladım. O nedenle sonrasında düzeltmeler yapmam gerekebilir.
Ve son olarak, bu bölümü sevgili okuyucum Merve'ye (konusanmerve) ithaf etmek istiyorum. İyi ki varsın güzelim, hep burada ol. 💕
Hepinize keyifli okumalar dilerim. Sevgilerimle!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ELENA
"YENGEEE!"
Dışarıdan Deniz'in bağırtısı yükselince kıyafetleri elimden bıraktım. Koridorda ayak sesleri belirdi, birkaç saniye sonra odamın kapısı yeniden büyük bir gümbürtüyle açıldı. Evet, Deniz'in kapı çalma kabiliyeti çok gelişmemişti.
"Yenge müsaitsin dimi?"
Cevabımı beklemeden nefes nefese içeri daldı. Kapıyı tekmeleyerek kapattığında ahşaptan çıkan gümbürtünün tüm yalıyı çınlattığını duydum. Olacakları tahmin ettiğimden içimden sessizce saymaya başladım. Bir, iki, üç-
"DENİZ GETİRTME BENİ ORAYA! O TEKMELEDİĞİN KAPI TARİHİ ESER EŞŞOĞLUEŞŞEK!"
Evet, İzzet abi bu konuda hassastı. Alparslan kapının kolunu kırdıktan sonra günlerce söylenmelerini dinlemiştik. Fakat tıpkı dayısı gibi Deniz de İzzet abinin laflarını pek takmıyordu. Aşağıdan yükselen bağırtıyı duymazdan gelip telaşla yanıma koşturdu. Muhtemelen her zamanki gibi dershaneye geç kalmıştı.
"Yenge bana dün gösterdiğin kanatlı eyelinerdan yapar mısııın?" dediğini duydum. "Dershaneye geç kaldım da- OHA SEKSAPELİTEYE BAK!"
İç çektim. Benim bir an evvel doğru düzgün kıyafetlere ihtiyacım vardı. Giysi yetmezliğinden ötürü odada yarı çıplak geziniyordum.
"Eyeliner'ı ver, şuraya otur." dedim yatağı göstererek. Dün akşamüstü Deniz'le Sena odama geldiğinde makyaj muhabbeti açmak gibi bir hataya düşmüştüm. Kızlar bu konuda bilgili olmamı beklemiyordu, ki bu doğaldı çünkü makyaj yapmıyordum ben. Babam makyaj ürünleri almamıza karışmazdı ama o ürünleri sadece evin içinde kullanabiliyorduk. Buradaysa makyaj yapmam serbestti fakat makyaj malzemelerim yoktu. Varlıklı bir esaretten yoksul bir özgürlüğe geçiş yapmış gibiydim.
"Yenge bir ara birlikte alışverişe çıksak olur mu?" dediğini duydum Deniz'in. "Nurcihan ve Duygu'yla alışveriş yapmak çok sıkıcı, Gülşen de yaşın küçük falan diye ne almak istesem engel oluyor. Evde bir tek Gülendam yengem genç kız olduğumun farkında ama onun da benimle ilgilenmeye vakti yok!"
