Bölüm 3 - Öfke

45.3K 2.6K 2.1K
                                    

DMS'yi seneler önce kurgulamıştım ama bu hikaye yeni bildiğiniz üzere. Dolayısıyla ilk bölümleri atlatana kadar bazı yerleri, örneğin akrabalık ilişkileri gibi, değiştirebilirim. Takılmayın derim, sevgilerle.

Not: Bölümün adı böyle çünkü şu an yoldayım ve otovüste atıyorum bb

✧ ══════ • ♡ • ══════ ✧

Bölüm şarkısı: Gökcan Sanlıman - Yaşım Tutmuyor

Bölüm şarkısı: Gökcan Sanlıman - Yaşım Tutmuyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sözümü tuttum.

Gerçekten de o günden sonra hiç muhatap olmadım kızla. Zaten çoğu zaman ortalıkta olmuyordu. Bazı sabahlar onu ormana dalıp kaybolurken görüyordum. Akşamlarıysa babaannesinin evinin bahçesinde kitap okuyordu. Daha doğrusu bahçedeki çardağın içinde... Çardağın üzerinden sarkan asma yaprakları nedeniyle yüzünü genelde göremiyordum ama gece geç saatlere kadar orada oturduğunu biliyordum. Ev müştemilatın karşısında olduğu için camın önünden geçerken ister istemez gözüm takılıyordu.

Sahi, ne bok yemeye orada kitap okuyordu ki? Ne kadar nemrut bir şey olduğunu bilmesem kuyruk salladığını düşünecektim. Zira Munise Teyze'nin evi de tıpkı müştemilat gibi diğer evlere uzaktı. Koskoca çiftlikte yer kalmamış gibi her gece penceremin önünde kitap okumasına anlam veremiyordum.

Gerçi umurumda da değildi, zira esmer güzeller tarafından kuşatılmış haldeydim. Herhangi bir çaba harcamama bile gerek kalmıyordu, ortancayla büyük kız birbirleriyle rekabet halinde oldukları için bir yolunu bulup yanımda bitmeyi başarıyorlardı zaten. Küçük olan esmerse ilk birkaç gün göz süzmüş ancak sonra her ne olduysa benden uzaklaşmıştı. Açıkçası ben de peşine düşmemiştim, kızlarla olan münasebetim etki tepki prensibi çerçevesindeydi. Onlar ne kadar gelirse, ben o kadar gidiyordum. Bu yüzden de dört numaranın yakınına bile yaklaşmıyordum.

"Alparslan Bey, bundan da alır mıydınız?"

Elindeki tabağı bana doğru uzatan kıza bakarken neyi almamı söylediğinden emin olamamıştım. Tabaktaki yaprak sarmasını mı? Yoksa bluzunun geniş yakasından alenen görünen memeleri mi? Bunu bilmek zorundaydım zira vereceğim cevap ona göre değişecekti. Yaprak sarması mı? Hayır. Memeler? Kesinlikle evet.

"Alparslan sarma sevmez kızım, sen o tabağı da bize ver."

Puşt abimin olaya el koymasıyla birlikte kız toparlandı ve memeleriyle birlikte benden uzaklaştı. Henüz isimlerini ezberleyememiştim, kızlar sahiden de birbirine benziyordu. Bununla birlikte üçünün güzelliği de tahminlerimin ötesindeydi. Ve bana kalırsa bu yeterliydi.

"Ee Alparslan, sen ne işle uğraşıyorsun bakalım?"

Abime yandan bir bakış attım. Bunun anlamı açıktı; gerçeği mi söyleyeyim, yoksa yine legal portre mi çiziyoruz?

"Mekanları ona devrettim." diyerek benim yerime kankasına cevap verdi. "Bu yaşa kadar uğraştım, bundan sonra yan gelip yatacağım."

Yan gelip yatmak; silah sevkiyatı.

EderleziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin