🌸 23. Bölüm 🌸

2.7K 110 8
                                    

Şaşkınlık ve üzüntüyle öylece yoğun bakıma bakıyordum ve onun bedenindeki kabloları ve görüntüsünü sürekli süzüp durdum ona en son tekrar sitem etmiştim ve İstanbul'a gitmeden önce onun kalbini kırmıştım ve şimdi o resmen gözümün önünde ölü gibi yatıyordu.

Derin bir iç çekip ellerimle yüzümü sıvazladığımda omzumda bir el hissedince başımı çevirip baktım bu Loren'di dudaklarını hafifçe büzüp kızarmış gözlerle bana bakınca burnumu çektim. "Nasıl oldu, nasıl kaza yaptı?"

"Durumu şu anda iyi gidiyor dedi doktor, sen gelmeden önce yani...bilerek arabayı kolonlara sürdü Alex engel olmak için arabayla ona vurdu ve son anda kolonlara yapışmasını kurtardık" dediğinde iç çektim.

"Tam bir baş belası gerçekten"

"Evet...onun yanına girmek ister misin?" diye sorduğunda bu teklifi reddetmedim, başımı sallayarak onayladım sadece.

Loren doktorla konuşup beni içeri sokma izni aldığında derin bir iç çektim ve odaya girdim o sırada Alex ve bir kaç adam gelmişti ve Loren'le konuşmaya başlayınca bakışlarımı Marcus'a çevirdim, ağzındaki solunum cihazını çıkarmışlardı ben geldiğimde durumu daha kötüydü, yanına iyice yaklaşıp yatağın kenarına oturdum ve istem dışı elini tutup iç çektim.

"Sözlerimden dolayı çok özür dilerim baş belası...ben böyle olsun istemedim seni kırmak istemedim ben ne yaptıysam hep hıncım ve acım yüzünden yaptım, ben haksızlık ettim sana seni ona benzetmeyle, ama kırıldım bir kere? Her erkeği o sanıyorum aldatılmak kolay değil Marcus, o benim ilk erkek arkadaşımdı ve ben ilkinde böyle bir darbe yedim, kimseye güvenmedim ona güvendim...benim için kolay değildi...seni kırdığım İçin çok özür dilerim" dediğimde elim sıkılınca kaşlarımı çatıp gözlerimi hafifçe büyüterek onu süzdüm. "Marcus?"

"Mmm" dediğinde mutlulukla gülümseyerek aynı zaman da gözlerimde dolarak ellerimle yüzümü kapattım, sitem eder gibi konuşmuştu dövmeli sürüngen. "Elini çekmeseydin çok iyiydi yavrum"

"Başlama şimdiden" deyip ellerimi yüzümden çektiğimde kaşları hafif çatılıydı.

"Başladım bile" deyip gözlerini hafifçe araladı ve elimi tutup sıktı, sonra yine gözlerini kapatınca boğazımı temizledim o sırada konuştu. "Bütün her şeyi duydum...sende haklısın o iti bıraksaydın gebertecektim ne güzel..."

"Değmez"

"Değerdi" dediğinde omuz silktim.

"Olan oldu" dediğimde derin bir nefes aldı ve gözlerini kapatıp açtı.

"Sırf kafanı dinleyeceksin diye gitmene izin verdim..."

"Dinleyemedim, çünkü delinin biri arabayla kolonlara çarpmak istediğini sonra birileri tarafından engellenip bana söyledikten sonra buraya geldim maalesef"

"Bakıyorum şikayetçisin?"

"Biraz"

"Öldüğümü düşünmedin mi?"

"Kötüye bir şey olmaz diye bir söz vardır bizde? Sende bilirsin gerçi, Türkiye'ye çok geldiğini söylemiştin" hafifçe güldü.

"Seni görmeyeli bir gün oldu ama sanki yıllardır görmemişim gibi geldin bana" dediğinde bir şey demedim ama nedense kalbim hızlanmıştı, boğazımı temizleyip elimi çekmek için hareket ettirdiğimde gözlerini ışık hızıyla açtı ve yüzüme bakıp tek kaşını havalandırdı, o konuşmadan ben konuştum.

"Gitsem iyi olur, yorgunum. Sende maşallah baya iyisin hiç bir şeyin yok geçmiş olsun...annem mi seni muayene etti peki?"

"Hayır başka bir doktor"

"Tanıyor seni...başkasının ilgilenmemesi iyi olmuş bir sürü soru soracaktı" dedim kısık ve sakince, hiçbir tepki vermeyince derin nefes alıp verdim ve ayağı kalktım gülümsedim arkamı dönüp tam gitmek üzereyken kolumu tutup çekince gözlerimi hafifçe büyüttüm beklemediğim bu tavrından dolayı ufak bir çığlık firar etmişti ağzımdan.
Bakışlarımı ona çevirip baktığımda sertçe yüzüme bakıyordu.

"Sana gitmeni kim söyledi güzelim?" dediğinde derin bir nefes aldım.

"Kimse, İstanbul'a geri dönüyorum"

"Hayır hiçbir yere gitmiyorsun, eğer böyle bir şeye kalkışırsan seni oradan aldırır tekrar buraya getiririm...yada bunu kendim yaparım"

"Marcus karışamazsın, ve zorlayamazsın"

"Karışırım ve zorlarım, bir gün sana yetmiştir hevesini almışsındır? Şimdi gitmiyorsun, yiyorsa bir dene bakalım" dediğinde tek kaşını tekrar kaldırıp bana meydan okuyarak bakınca burnumdan soludum.

"Bana emir veremezsin ve zorlayamazsın!" diye sesimi yükseltip kolumu çektim ve bir iki adım attım ama daha kapıya yürüyemeden bu sefer belimden tutulup durduruldum ve beni kendisine çevirip elini çenemin altına koyunca şaşkın ve endişeli bir şekilde gözlerimi büyüttüm ve kolunu tuttum. "Manyak mısın sen! Hemen yatman gerek..."

"Bir şeyim yok iyiyim..."

"Marcus ciddiyim sinirlerimi çok fena bozuyorsun"

🌸 Baş Belası 🌸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin