Selam Benim Can Okuyucularım!! Evet bildiğiniz üzere pek sık yeni bölümler atamıyorum ama çok anlayışlı bir kitleye sahip olduğum için çok şanslıyım, sizleri gerçekten çok seviyorum hep böyle kalın. Ramazan Ayınız Mübarek Olsun bu arada, oruç tutanlar varsa aranızda Allah kabul etsin, bende oruç tutuyorum ve emin olun 27. Bölümü yazana kadar gerçekten kendimi biraz zorladım çünkü odaklanmakta sıkıntı yaşadım, ama yine de sizlere iki bölüm atmakta karar kıldım ve sözümü tuttum. Sizleri çok seviyorum soran oldu ne zaman yeni bölüm gelecek diye iki bölümü de hepiniz için uzun yazdım umarım beğenirsiniz kendinize iyi bakın keyifli okumalar bebeklerim. ♥️♥️🙏🏻🙏🏻😊😊😍😍
🌸
"Vay anasını! Tamam sakinim, sakinim, söyle " dedim sıkıca direksiyonu tutarak, Marcus ise gülümseyerek ve sakin bir şekilde hareketlerimi izliyor ve bunu sevimli bulmasına karşı bakışlarını baya belirtiyordu.
"Sakince arabayı çalıştır" dediğinde başımı sallayıp hemen Start düğmesine bastım, ve heyecanlı bir şekilde ona baktım eliyle ayağımı işaret edip kaşlarını çattı. "Yavaşça ayağını frenden çek ve çok hafif bir şekilde gaza bas..." ayağımı frenden çekip gaza asılmamla geriye doğru uçtuk, panikle bağırıp hemen frene basmamla ikimizde öne yapıştık ve tekrar bağırdım, ellerim ayaklarım deli gibi titrerken başımı ona çevirip korkuyla baktım.
"Galiba yapamayacağım" dediğimde geriye yaslanıp hafifçe gülümsedi.
"Bizi az kalsın öldürecektin ama olsun, dediğim gibi yapmıyorsun? Acele ediyorsun, sakin ol uzaya gitmiyoruz" güldüm ve terleyen ellerimi pantolonuma sürüp sakin olmaya çalıştım, hareketlerimi izleyip hazır olduğuma dair karar vermek için bekliyordu, başımı salladığımda eliyle işaret etti ve sakince konuştu. "Tekrar, yavaşça ayağını frenden kaldır ve ufak ufak gaza bas? Sakin ol ve gerilme"
"Ya bir yere vurursam?"
"Öyle düşünme, koskoca yolda nereye vuracaksın hem ben müdahale ederim sen sakın korkma? Hadi tekrar dene" dediğinde başımı salladım ve direksiyonu sıkıca tutup dediği gibi ayağımı frenden kaldırdım ve yavaşça gaza bastım, araba ilerlemeye başlayınca kocaman gülümseyip sakin olmaya özen göstererek bir saniyeliğine ona bakıp tekrar yola döndüm.
"Gidiyor, çok güzel bir his bu"
"Biliyorum, şimdi ilerdeki kavşaktan dön" dediğinde başımı sallayıp direksiyonu sağa kırdım ve gaza yavaşça asılıp döndüğümde düz yola geldim ve gaza biraz daha asılıp altmışın üzerine çıktığımda Marcus konuştu ve elini kaldırdı. "Elli yeter aşma sakın"
"Yapa yapa olacak"
"Dikkatli ol, ilk defa sürüyorsun"
"Aslında ilk defa değil, Türkiye'de iken bir arkadaşım babasının arabasını almıştı o zaman on beş yaşında falandı? Bende öyle, bana sürmeyi öğretmişti ama aradan o kadar sene geçti, unuttum biraz"
"O arkadaşın kız mıydı erkek miydi peki? Gerçi erkek babasından araba çalar, hayırdır ne işti?"
"Sevgilim değildi hemen de kıskan zaten? Sanki sevgiliyiz de!"
"Öyleyiz zaten"
"Kendi çapında"
"Senin çapın içinde çabalayacağım"
"Of Marcus...neyse işte. Öyle yani bir anımız olmuştu"
"Ha ha iyi..." dedi kıskanç bir tavırla, burun kıvırıp göz devirdikten sonra derin bir nefes aldı. "Şu an arabayı çalıştırıp ilkinde acele etmen dışında hiçbir sorun görmüyorum" dedi konuyu değiştirerek, gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌸 Baş Belası 🌸
RomanceHiç istemediği bir ülkeye götürülmek zorunda kalan İncir annesine karşı çıksa da bir türlü uçak biletlerini iptal ettiremiyordu, Rusya gibi bir yerde ne yapabilirdi ki? Kendisine göre koca bir hiçti. Annesinin tayini üzerine ve orada çok yakın oldu...