Gözlerimi açtığımda annemin bana gülümseyerek baktığını gördüm ve bende ona aynı karşılığı verip elini tuttum öptüm oda derin bir nefes alıp verdi ve elini uzatıp başımı okşamaya başlayınca sırıttım, annemin burada olmasına ve daha fazla zarar görmemesine öyle mutlu oluyordum ki uykuya dalana kadar şükür edip döktüğüm gözyaşlarını bir ben bir Allah bilirdi ve dün Marcus içinde aynı şeyler hissetmiştim ve annemin acısıyla eş değerdi?
Hala aklım almıyordu özde olsalar bir para için neden kardeşini öldürsün?
Konu para değildi ki, babaların ve annelerin yaptığı ama daha çok babaların yaptığı günahlar yüzünden evlatlar da zarar görüyordu mesela bir adam yüz vermediği kadın tarafından parası alınamazdı? Yada o kadın gitmezdi? Adam istemedikten sonra kadın hiçbir şey yapamazdı, ama adamlar çoğunlukla aldatmaya meyilli olunca her türlü kadına izin verirdi bu hep böyle olurdu zaten başka türlü bir şey yoktu ve sonra olan evlatlara kadar yansıyabiliyordu tıpkı dün gördüklerim gibi...
Ve her düşündüğümde sanki bugün yaşanmış gibiydi, bitmiyordu sürekli zihnimde şerit gibi geçip gidiyorlardı. "Ne düşünüyorsun kızım, öyle daldı gittin" diye annem konuşunca daldığım düşüncelerden onun sayesinde kurtulmuş ve bakışlarımı ona çevirmiştim, derin bir nefes alıp verdim ve burukça gülümsedim.
"Kahvaltıdan sonra söylerim anne, baya uzun bir konu" dediğimde başını salladı.
Kahvaltı fasılı bitince kahvelerimizi aldık ve balkona geçtik Dora ve Natia yan yana oturmuştu Zoya abla ve annem de yan yana oturmuş bense tek bir sandalyede oturmuş dün olanların hepsini anlatmıştım, sonuçta artık herkes Marcus'u tanıyordu bilmeyen yoktu başka şeyler de vardı bir çok sırlar vardı ve ben bunu biliyordum ama Marcus söylemiyordu, neydi mafya mıydı? Belki.
Ama nedense bunun haricinde daha kötü şeyler var gibi hissediyordum, babamdan kurtulduğumuz için çok mutluyduk annem Marcus için bir sürü dua etmişti ve ağız tadıyla güzel bir kahve içerken ona mesaj attım dün gece saat dörde kadar uyuyamamıştım olanları düşündüm, onu düşündüm? Deli gibi merak etmiştim.
Seni çok merak ediyorum dünden beri aklımdan çıkmadın, iyi misin? Nasıl oldun?
Deyip yolladım ve derin bir nefes alıp vererek kahvemden bir yudum daha içtim, aklıma son anda Loren gelince alt dudağımı ısırdım ve bakışlarımı ona çevirdim çocuğu kendi dertlerimiz yüzünden soramamıştık bir türlü bir de arkadaşız diyoruz birbirimize, Dora'ya baktığımda gülümseyerek mesajlaştığını görünce bende sırıttım kim bilir ne konuşuyorlardı? "Loren nasıl oldu?"
"İyi valla merak etme, bugün hepimiz toplanıp yarış alanına gitmemizi istiyor oda artık bize katılabilecek"
"Evet çok şükür iyileşti, onu özledik"
"Aynen" dedi ve sırıtmaya devam edip mesajlaşmaya geri dönünce gülümseyerek masadaki herkese baktım, o sırada telefonum ötünce Zoya abla şikayet etti şakadan.
"Ay hepsinin elinde bir telefon, hepsi yapmış bir tane sevgili? Lak lak konuşuyorsalar, kalk kız bizde gidelim gezelim azıcık" dedi anneme, hepimiz kıkır kıkır güldükten sonra mesaj bölümünü açıp Marcus'un yazdığını okudum.Geleceğim seni alacağım birazdan, evdeyim şu an kahvaltı yaptım hazırlanır gelirim.
Tamam.
Seni seviyorum bebeğim. :)
Dövmeli sürüngen :D Bende seni. ♥️
Diye yazıp gönderdim ve sırıttım.
Kızlarla hazırlığımızı bitirdiğimiz anda aşağıdan korna sesleri gelince gülümseyerek üçümüz dışarı çıktık ve aşağı indik Loren'i görür görmez gülümseyerek ona baktığımda oda elini kaldırdı. "Naber hayat kurtaran kız?" dediğinde Marcus kaşlarını kaldırıp bize gülümseyerek bakmıştı Alex ise sırıtarak Natia'ya bakıyordu, Loren'in yanına yaklaşıp sevimlice gülümsemeye devam ettim.
"İyiyim, ya sen?"
"Çok iyi, sayende" dediğinde ona sıkıca sarıldım.
"Seni görmek çok güzel" dediğimde oda kollarını belime dolayıp sarılmama karşılık verdi ve başımı öptü.
"Buna çok sevindim" dediğinde Marcus'un homurdandığını duymuştum daha başımı kaldırıp bakamadan belimde hissettiğim sert eller beni geriye çekip kendisine yapıştırdı ve kollarını sıkıca belime sarıp Loren'e sahte kızgınlıkla baktı.
"Yeterli bu kadar sarılma" dediğinde hepimiz kahkaha atmıştık ama Marcus dişlerini sıkmıştı.
"Sevgilisi olan birini kıskanman ne kötü? İncir hayatta başarılar kızım" dedi Alex ve hepimiz kıkırdadık, Marcus burnundan soludu.
"Ben kıskanırım" dediğinde Loren kahkaha atıp Dora'yı kendisine çekti.
"Kıskanç Marcus" deyip ikisi gülüşerek arabaya binince Alex ve Natia da kendi arabalarına yürüyünce Marcus bana tek kaşını kaldırarak baktı ve elini çeneme koyup gözlerimin içine baktı.
"Sende bir daha benden başkasına o kadar sıkı sarılma, yoksa seni dağa kaçırır sadece bana bakabileceğin fırsat tanırım"
"Abartma"
"Kıskanırım" deyip uzanıp alnımı öptü ve elimi tutup arabasına yaklaştırınca kıkırdamama engel olamadım, oda tekrar yine tek kaşını kaldırınca konuştum gülümseyerek.
"Nede tatlı, cici bir kıskanmaydı öyle?" dediğimde ters ters baktıktan sonra etrafa bakındı ve derin bir nefes alıp vererek sürücü tarafına geçince gülmemek için dudaklarımı bastırdım birbirine? Cidden çok tatlı görünmüştü, arabaya yerleştiğimizde Marcus'a bakıp iç geçirdiğim gibi başımı ona çevirmemle hemen yanağımdan öptü bu sefer ve hafif sırıtarak gözlerimin içine baktı.
"Seni özlemişim" dediğinde sırıttım.
"Bunu kıskanmadan önce diyebilirdin aslında?" dediğimde tek kaşını kaldırdı, gülümsemeye devam ederek konuyu değişirdim.
"Yaraların nasıl daha iyiler mi? Kanaman falan oldu mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌸 Baş Belası 🌸
RomanceHiç istemediği bir ülkeye götürülmek zorunda kalan İncir annesine karşı çıksa da bir türlü uçak biletlerini iptal ettiremiyordu, Rusya gibi bir yerde ne yapabilirdi ki? Kendisine göre koca bir hiçti. Annesinin tayini üzerine ve orada çok yakın oldu...