🌸 46. Bölüm 🌸

1.1K 45 3
                                    

Marcus İvanov.
   
Kızlar kına gecesinde eğlenirken bende uzaktan İncir'i görüyordum Alex ve Loren yanımda durmuş etrafa bakıyordu bense kırmızılar içinde horon oynayan kızı izliyordum ve yüzümde kocaman bir gülümseme oluşmuş ellerim kumaş pantolonun ceplerinde benim sıramın gelmesini sabırsızlıkla bekliyordum.

Topuz saçlarından bir tutamı dışarı çıkmış ve ona doğal bir görünüm veriyordu beni gördüğü anda hemen el sallayıp gülümseyerek bana bakınca Dora hemen araya girip bana sahte kızgınlıkla eliyle gitmemi belirtince kaşlarımı çatıp ona ters ters baktım oda umursamadan İncir'in ellerini tuttuğunda derin bir nefes alarak arkamı döndüm.

O anda Alex ve Loren önümü kapatınca kaşlarımı çattım gerçi ikisinden uzundum ama neden önümü kapattılar onu anlamadım, bakışlarımı etrafta gezdirip kaşlarımı daha derin çattığımda gördüğüm kişi karşısında burnumdan soluyup başımı tavana kaldırdım ve küfür ettim. "Marcus dostum sakin ol" dedi Alex, dişlerimi sıkıp başımı doğrulttuğumda Yavuz piçinin bize doğru sakince geldiğini daha net gördüm.
  
"Orospu çocuğundan hala kurtulmadık, polisle konuşacağım bir daha ülkeye almasınlar" dediğimde Loren sırıttı, Yavuz kına salonunun kapısına gelip başını uzatınca kıskançlığım zirvelere çıkmıştı, yumruklarımı sıkıp tam ona gitmek üzereyken Alex hemen omzumu tutup gözlerime baktı.
   
"Bırak ve sakin ol"
   
"Ona bakmasını istemiyorum"
    
"Marcus sen ona sahipsin zaten, bırak. Hiçbir şey yapamaz biliyorsun" dediğinde dişlerimi sıkıp Alex'i hafifçe ittim.
    
"Senin karın olsa yapar mıydın aynısını?" diye sorduğumda cevap vermedi, Yavuz bana bakınca dişlerimin arasından konuştum. "Ne var ne istiyorsun? Geldin yine buraya, belanı mı arıyorsun sen?"
  
"Niyetim rahatsızlık vermek değil"
  
"Ulan senin yüzünden annesi ölecekti neredeyse, ben kurtardım! İncir senin yüzünden zarar görecekti yine ben kurtardım! Senin varlığın zarar anlıyor musun? Şimdi o görmeden çek git hemen. Onun şu anda çok mutlu olduğu anı bozmanı istemem" dediğimde bana doğru bir kaç adım daha atıp burukça dudaklarını büzdü ve derin bir iç çekti.
  
"Marcus biliyorum aramız çok kötü..." dediğinde dişlerimi sıkmaya devam edip başımı pencereye çevirdim, İncir'i oturtmuşlar ağıt yakıp kına sürmüşlerdi, etrafında dönüp onu ağlatmaya çalıştıklarını görünce dişlerimi sıktım? Hangi mantıkla kızı ağlatıp kına yakıyorlardı? Ne saçma bir adetti arkadaş, benim gönlüm onun durduk yerde ağlamasına veya ağlatılmasına razı değildi?
  
"Sikerim! Ağlatmayın lan karımı!" deyip hızla davranarak kapıları ittim, Alex ve Loren arkamdan bağırınca onlara sertçe döndüm ve elimle Yavuz'u işaret ettim. "Onu uzat tutun yeter" deyip salona daldığımda herkes şaşkın bir nidayla bana bakıp elleriyle ağızlarını kapatınca kaşlarımı sertçe çatıp kadınlara baktım. "Siz ağlamaya meraklı olabilirsiniz ama ben onu ağlattırmam!" deyip daire şeklinde dönen kızların arasına daldım ve dizlerimin üzerine çöküp kırmızı örtüyü kaldırdığımda gözlerinden damlalar akan sevgilime baktım, oda şaşkına girmiş bana baktı ve kaşlarını çattı.
  
"Marcus ne yapıyorsun?"
   
"Ağlatıyorlardı seni, yüreğim dayanmadı"
  
"Ama adet..."
  
"Lan sıçarım adetine şimdi? Benim gönlüm razı değil, bana ne? Ağlama" deyip alnını öptüm ve geri çekilip bilgisiyar başındaki kızın yanına gittim, onu hafifçe itip bilgisayarın başına geldiğimde kadın şaşkınca bana baktı.
  
"Ne yaptığını sanıyorsun?"
  
"Çok güzel bir şey yaptığımı sanıyorum, karışma git şuradan" deyip Rusça bir rap açtım ve ortalığı sese verdim, genç kızlar şimdiden eğlenmeye başlayınca koca karılar da duruyordu şaşkınca, bilgisayarın başından ayrılıp İncir'in yanına gittiğimde bana şaşkınca bakıyordu örtüyü tutup çektim ve bileğinden tuttum ellerine kına yakılmış ve kırmızı bohçalarlar bağlamışlardı, onu sahneye çıkarıp gülümseyerek bir kaç hareket etmesini sağladığımda oda dayanamayıp güldü ve kızlara rap için eşlik edince aralarından sıyrıldım ve salondan çıktım, Alex ve Loren hatta Yavuz bana şaşkınca bakınca omzumu silktim. "Ne var ne ağlamasına göz yumamadım? Sen neden hala gitmedin lan?" diye Yavuz'a baktığımda boğazını temizledi.
  
"Sadece mutluluklar demek için geldim..."
  
"Bak Yavuz, siktir git" dedim sakince gözlerimi kısarak, şu an dalmamak için zor tutuyordum ama olay olsun istemiyordum, derin bir nefes alıp verdim. "Onu gördüğün gibi gayet de mutlu ediyorum ve mutlu olacağız, şimdi git o görmeden" dediğimde başını iki yana sallayınca tek kaşımı kaldırdım.
  
"Onu görmek istiyorum, bırak konuşayım" dediğinde sinirle güldüm ve ellerimi havaya kaldırdım.
  
"Sen eceline gerçekten susadın"
  
"Senden önce benimdi, bırak özür dilemem ve pişman olduğumu söyliyeyim" açıldığım gib yumruk attığımda yere serildi, Alex ve Loren kollarımı tuttu hemen.
  
"Senden sonra da benim oldu ve şimdi konuşmanı istemiyorum ayrıca o seninle asla konuşmaz, boşa" dediğimde yutkunarak ayağı kalktı ve burnundaki kanı silip bana baktı, ve başını salladı.
  
"Peki sen nasıl istersen, ben her şey için özür dilerim. Senden de. Kardeşine anlattım, belki ben olmasaydım büyümeyecekti olay eminim, özür dilerim" dediğinde dişlerimi sıkıp bıraktım ve bakışlarımı Alex'le Loren'e çevirip işaret ettim, onlar da başını sallayınca yavaş yavaş uzaklaşmaya başladı.

Alex ve Loren de peşinden gidince arkamdaki kapı açıldı, hemen arkamı dönüp baktığımda İncir gülümseyerek bana bakıyordu sonra hemen ellerimi tuttu.
  
"Hadi sende gel benimle dans et, lütfen" dediğinde gülümsemeye çalıştım ve elimi yanağına koyup başımı salladım.
  
"Tamam hayatım"
  
"Sen kiminle konuşuyordun? Biri gidiyordu sizin tarafınızdan" deyip sağa sola çevirmeye başladı kafasını, panik olmamaya çalışıp ellerimi yanaklarına koydum ve bana bakmasını sağladım.
  
"Kimseyle bebeğim, hadi gidelim dans edelim" dediğimde güldü ve elimi tutup çekiştirdi.

İncir Tuçin.
   
Kına gecesi bittikten sonra hepimiz salondan çıkıp evlere gitmiştik tabi biz tıpkı Alex ve Natia gibi kutlama yapmamızı istemişlerdi ve mecburen bizde evlere gidip hazırlandıktan sonra ve yemeğin ardından tekrar sokaklara dökülmüştük bizim büyükler evde takılıp kaynaşırken bizde gezmek için dışarı çıkmıştık.

Marcus arada bir ellerindeki kınaya bakıyordu bunu garip ve saçma bulduğu belli oluyordu ama sırf kırmamak için söylemiyordu?

Onun bu tatlı halini çok seviyordum böyle benim içimi sımsıcak yapıyordu çünkü, bende kendi ellerime bakıp kınalara baktım Marcus'un salona bir anda girmesi ve sözleri aklıma gelince seslice kıkırdadım, bu onun dikkatini çekmiş direksiyonu sağa çevirdikten sonra bakışlarını bana çevirmişti, sonra hafifçe gülümseyip dikiz aynasından arkaya bakarken konuştu. "Ne oldu kız hayırdır neye gülüyorsun bakalım?"
  
"Salonda yaptıkların geldi aklıma, ona" dediğimde oda sırıttı ve tek omzunu silkerek burnunu çekti.
  
"İzin veremezdim, ve izleyemezdim" dediğinde koluna sarılıp başımı omzuna koyduğumda alnımı öptü ve hemen yola bakıp sakince sürmeye devam edince derin bir nefes alıp gözlerimi kapadım.
  
"Marcus"
  
"Efendim güzelim?"
  
"Biz seninle ne kadar tatlı karı - koca olduk" dediğimde güldü ve tekrar alnımı öpüp sola döndü.
  
"Biliyorum, demiştim sana birbirimiz için yaratıldığımızı" dediğinde sırıttım, gözlerimi aralayıp başımı iyice koluna yaslayıp derin bir iç çektim.
  
"Evet"
  
"Çocuklarımız olduğu zaman da güzel bir aile olacağız" dediğinde kıkırdadım.
  
"Umarım"
  
"Umma, biz yapalım. Umarak olmaz, isteyeceğiz ve olacak" dediğinde kıkırdamaya devam edip uzanıp yanağını öptüm, oda sırıttı ve elimi tutup parmaklarını parmaklarımın arasından birleştirerek sıkıca tutup derin bir nefes alarak elimi öptü.

🌸 Baş Belası 🌸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin