🌸 20. Bölüm 🌸

3.1K 141 11
                                    

Dora ve Natalia sabah kahvaltılarını yaptıktan sonra evden çıkmışlardı annem ve Zoya abla da işe gitmişti ve bende yine yalnız kalmıştım, kahvaltıdan sonra kendime bir kahve yapıp televizyonun karşısına geçtim ve müzik programı açıp telefonumu elime aldım gelen kutusuna baktığımda Yavuz'dan mesaj gelmişti.

O Marcus olacak pislik beni zorla uçağa bindirdi ve ülkeme yolladı, İncir o sandığın gibi biri değil.

Diye yazıyordu.

Hiç cevap vermedim bende biliyordum onun karanlık bir yüzü olduğunu ama söylemiyordu yarışlardan kazandığı paraları kim bilir ne yapıyordu? Bunu kafama takmak istemedim ama Marcus'un onu buradan göndermesi çok iyi olmuştu onu hiç buralarda çekemeyecektim çünkü, bunalmıştım o pisliğin beni hala aldatmasını kaldıramamıştım gözlerimi sıkıca kapatıp kendimi ağlamamak için zor tutuyordum sinirlerim bozulmuştu.

Kahvemi bitirip üzerime ince bir yelek aldım ve evden çıktım kulaklığımı yerleştirip rastgele bir şarkı açtım ve sokakta yürümeye başladım bir anda aklıma Marcus gelmişti son zamanlar da bana çok yakın davranıyor hep bir şeyler çeviriyordu gizli gizli, bir yakın olmalar bir hesap sormalar karışmalar falan? O bilardo anında samimi olması ve tam konuşmaya başladığı sırada söyleyeceği şeyleri düşündüm ne söyleyecekti acaba? Ben hasta olduğum anda onda ne gibi bir şeyler olmuştu ki? Adam gelmeseydi konuşacaktı belki de!

Benimle gerçekten sevgili olmayı düşünmüyordu herhalde? Bu fikir bana nedense çok gülünç gelmişti, ama onun beni tutkuyla öpmesi...sanırım benden hoşlanıyordu?

Ama imkansızdı biz hiç onunla anlaşamazdık ki? Sıkıntıyla iç çektim, Yavuz bile bir raddeye kadar karışıyordu bana, ben bunları düşünürken önümdeki taşı fark edememiştim ve ayağımın takılmasıyla dizlerimin üzerine yapışmıştım acıyla inleyerek dizlerimi kendime çektim ve eşofmanı sıyırıp baktım eti havaya kalkmış kanıyordu damlarlar taşların üzerinde kusursuz görünürken yüzümü buruşturup acıyla inlediğim sırada arkamdan birinin bacaklarımdan ve belimden tutmasıyla kendimi kucağında bulmuştum.

Korkuyla tam ne yapacağını söyleyecekken beni kucağında taşıyan kişinin Alexandır olduğunu görünce rahatlamıştım. "Sen miydin? Yüreğime iniyordu az kalsın"

"Özür dilerim seni korkutmak istemedim, aslında sana seslendim ama sanırım müzik yüzünden duymadın"

"Haaa evet, kusura bakma? Sen burada ne arıyorsun?" diye sordum kaşlarımı çatarak, sırıttı hafifçe.

"Bir işim vardı onu halletmek için gelmiştim, dizlerin kötü görünüyor bir doktora görünsen iyi olur seni götüreyim" dediğinde yürümeye başlamıştı.

"Önemli değil aslında evde de hallede..."

"Alex!" bir ses duymamızla ikimiz de başımızı ara sokağa çevirmiştik ve nedense şaşırmamış Marcus'a bakıyordum, işin tuhaf yanı şuydu? Alex buralarda işi olduğunu söylemiş ve Marcus neden lüks aracıyla deri siyah ceketi ve çıplak göğsüyle karşımızda duruyordu? İkisi yine ne işler peşindeydi acaba?

Ve işin korkutucu yanı beş adet adam vardı takım elbiseli olan, Alex hemen onun yanına gittiğinde tedirgin bir şekilde Marcus'a baktım gözlerini direk üzerime çevirip kaşlarını çattı ve gözleri ardından dizlerime kayınca hemen yerinde doğrulup bize doğru yaklaştı. "Ne oldu sana, ne bu halin?" diye sorunca yutkundum, Alex hemen benim yerime cevap vermişti.

"Yolda yürürken düştü" dediğinde Marcus gözlerini bana çevirip derin bir iç çekti.

"Neden dikkatli olmazsın ki?" diye sitem eder gibi sordu ve kollarını uzattı. "Bana ver ben götürürüm hastaneye, sende bizim çocukların yanına git başlarında dur, bu aralar saçma sapan insanlara denk geliyoruz" dediğinde Alex hemen başını salladı ve beni Marcus'a uzattı, beni hemen kucağına alıp arabaya yaklaştığında başımı ona çevirdim.

🌸 Baş Belası 🌸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin