🌸 9. Bölüm 🌸

3.4K 152 14
                                    

Gördüğüm rüya yüzünden bir anda sıçrayarak uyanıp ellerimle yüzümü kapattım o dövmeli sürüngeni görmüştüm ve yine karanlık içindeydi bir taht gibi bir şeyin üzerine oturmuştu ve elinde bir silah vardı, sanırım son iki gündür yaşadığım bu olaylar yüzünden bilinç altımda kalmış olmalıydı, adam salak mıydı neydi sevgilisiymişim gibi dokunuyor arabaya zorla bindiriyor.

Williams olayını da zaten anlamış değildim ama benimle alakalı olduğunu anlıyordum ama başka bir şeyde olabilirdi illa o konu yüzünden Marcus'un böyle bir şey yapacağını sanmıyordum neden ilgilensin ki? Neden hesap sorsun? O ve ben farklı ve aramızda hiçbir bağ yoktu, olamazda. Defolsun gitsin. Dünkü söyledikleri de iyice canımı sıkmıştı bunları da unutmayacaktım.

Yataktan kalkıp odadan çıktığımda etrafıma bakındım yine ev bomboştu herkesin sabah sabah nereye gittiklerini ve ne yaptıklarını merak ediyordum doğrusu, kızlar eminim yine sabah koşusuna çıkmıştı annem iş bulmuştu? Hiç sormadım bile ne yaptın ne ettin işi falan çünkü ilgilenmiyordum, onun yüzünden zaten geldik buraya bir de başıma gelene bakın, daha ne olabilir ki? Kendime kahvaltı hazırlayıp yemeye başladım sonra ev çok sessiz olunca daraldım ve gidip televizyonu açarak oradan yabancı şarkı açıp müzik eşliğinde yemeye devam ettim.

Kendime bir kahve yapıp balkona çıktığımda telefonum çalmıştı gülümseyerek ekrana bakıp hemen cevap verdim. "Ayıcığım"

"Selam güzellik"

"Selam"

"Hiç dolandırmadan söylüyorum kapıyı açsana" dediğinde gözlerim büyüdü ve şaşkına girip kapıya baktım.

"Yoksa..."

"Aç bir kapıyı" dediğinde hemen telefonu kapatıp koşarak dış kapıya koştum kapıyı açtığımda Marcus'u ve kargocuyu görmem bir olmuştu!

Gördüğüm kişiye şaşırsam mı yoksa hayallerimin suya batmasına mı üzülsem karar verememiştim, kaşlarımı çatarak kargocuya bir de Marcus'a bakmaya devam ederken kargocu çekinerek Marcus'un yanına gelip bana Rusça bir şeyler deyince Marcus ters ters adama bakıp dişlerini sıktı ve bana döndü.

"İmza atman gerekiyor" dediğinde başımı sallayıp kağıdı imzaladım ve paketi elime alıp derin bir nefes çekerek Marcus'a baktım oda elimdeki pakete bakıp duruyordu dünkü söyledikleri aklıma gelince ona öfkeyle bakmaya devam ettim, sesim buz gibi soğuk çıkmıştı konuştuğumda.

"Neden geldin?" diye sorduğumda gözlerime bakıp derin bir iç çekti ve başını eğip dişlerini sıktı.

"Bak dünkü söylediklerim yüzünden..."

"Özür dilemeni isteyen olmadı"

"Özür beklemeni de söyleyen olmadı" dediğinde yüzümü buruşturup nefretle ona baktım.

"Seni pislik egolu" gözlerim sinirle dolsa da belli etmedim, oda derin bir soluk çekip dişlerini tekrar sıkınca ofladım. "Neden geldin?"

"Bunu görmen için" deyip telefonunu bana uzattı Williams kanlar içinde Türkçe konuşarak özür dilediğini söyleyince şaşırdım ve geriye doğru gittim bu herif psikopattı tam bir manyaktı.

"Sen delisin, hemde baya" diyebildim ve korkuyla geriye doğru gittim, o ise normalmiş gibi tepkisizce videoya bakıp telefonunu kapattı ve derin bir iç çekti, bense hala korkmuş bir şekilde yüzüne bakarken dişlerini sıkıp bıraktı.

"Sevinmeni beklemiştim"

"Sence sevinmem mi gerekiyor bu duruma? Nesin sen? Sadistsin onu anladık ama sende başka bir şey daha var...tımarhaneden falan mı kaçtın? Neden böyle bir şey yaptın?"

"Dora ve Natalia beni aradı ve kızgın olduğunu söyledi Williams'ın böyle bir şey yapması seni üzmüş ve endişelenmişler, Williams sana bir şey yapar diye korkmuşlar ve benden yardım istediler, bende bir daha seni rahatsız etmemesi için bir uyarıda bulundum arkadaşların için" dediğinde derin bir iç çekip oflayarak paketi mutfak tezgahının üzerine koydum ve nefesimi dışarı üfledim o sırada içeriden ayak sesleri gelince başımı hızla çevirip baktım içeri girmiş kendi evi gibi takılıyordu!

Ağzım açık ona bakarken eline paketi alıp sallayınca bu beni şaşkınlığımdan çıkarmıştı.

"Bırak paketimi, ayrıca sen benden nefret etmiyor muydun? Neden takılıyorsun burada?" deyip elinden hızla aldım ve kaşlarımı çatarak balkona çıkıp arkam ona dönük şekilde paketi açmaya başladım, kalpli kutunun içinden bir zarf çıkmıştı heyecanla zarfı açıp içine baktım bir aşk mektubu yazmıştı ve içinde kar küresi vardı çocuklar gibi sevinerek göğsüme bastırıp önüme dönmemle onunla burun buruna gelmiştik.

Nefesimi tutup tepkisiz ve ürkmüş halde ona bakarken oda yüzüme sert ve gözlerinde gördüğüm nefretle bana bakıyordu madem benden nefret ediyordu neden burada bulunuyordu ki? Bende ondan nefret ediyordum ayrıca! Çok sinir bozucu, sadist ve zorbanın tekiydi.

Ondan uzağa gitmek için geriye gittiğimde belim masaya dayayınca irkildim ve başımı arkaya çevirip bir adım öne attım ama göğsümde hissettiğim sıcaklıkla başımı yavaşça tekrar ona çevirince onun bana daha çok yakın olduğunu gördüm ve bu yutkunmama sebep olmuştu, yüzündeki dövmeler onu daha sert yaparken yüzüme biraz daha sert bakması üzerine tedirgin olmuştum üstelik silah taşıyıp orada burada gangstercilik oynayan biriydi bunu da unutmamak gerekiyordu.

Gözleri elimdeki küreye kaydı ve alayla yüzünü buruşturdu sonunda bu garip sessizlikle ve tuhaf yakınlaşma atmosferi dağılmıştı.

"Çok saçma bir hediyeymiş" dediğinde kendimi toplayıp ondan uzağa gitmek için kenara kaydım ve nefretle yüzüne baktım.

"Sen nereden anlayacaksın ki? Senin hayatında böyle şeylere yer var mı?" diye sorduğumda tek kaşını kaldırıp gülümsedi.

"Ben daha büyük süprizlere açığım ve karşımdaki kişiye de büyük sürpriz yaparım" dediğinde yüzümü ekşitip iyice kenara kaydım ve içeri girdim odaya girmeden tekrar konuştum.
  
"Evden gitsen daha iyi olur, seni tanımıyorum fazla ve senden nefret ediyorum"
  
"Bende senden, üzerime kustuğun için ve söylediklerin yüzünden senden gıcık kaptım"
  
"Bingo! Madem birbirimizden nefret ediyoruz o zaman git? Seni tutan yok" dediğimde oda içeri girdi odaya girip hediyemi komidinin üzerine koydum ve tekrar salona girdim o ise elinde aşk mektubunu tutuyordu gözlerimi bayarak baktım ona. "Özel şeylerimi karıştıramazsın"
  
"Okumadım ama şimdi okuyacağım"
  
"Okuyamazsın" deyip elinden almaya çalıştım ama hemen kağıdı havaya kaldırıp yüzüme tek kaşını kaldırarak baktı.

"Bir hayranın var ha? Kim bu salak Romeo? Çirkin kıza aşık olmuş, tüh ama...Juliet güzel bir kadınmış"
  
"Bunu iğrenç dövmeleri olan bir serseri mi söylüyor?"
  
"Serseri mi? Çok kırıldım" diye imada bulununca öfkeyle üzerine yürüyüp almaya çalıştım boyu benden çok uzun olduğu için lanet olsun alamıyordum bir de maşallah bir kağıdı kaldırışı var Battal Gazi kılıcı bile bu kadar uzun değildi, koltuğa çıkıp almaya çalıştığımda o benimle baya eğleniyordu.

"Şu mektubu ver hemen!" diye bağırdığımda tek kaşını kaldırıp yüzüme öfkeyle baktı bende kağıdı almak için ileri atıldığımda kolunu bana uzattı.

"Düşeceksin dur"
  
"Sanki çok umurunda nefret eden birine göre hiçte nefret etmiyor gibisin"
  
"Senden nefret ediyorum ama düşüp hastanede başında beklememek için söylüyorum Zoya abla öğrenirse ağzıma sıçar sonra, beni tanıyor"
  
"Benim de annem doktor hemen müdürle eder korkma, ayrıca beklemeni isteyen olmadı, Zoya ablanın senin mahvetme düşüncesi benim hoşuma gitmedi değil? Planlar var aklımda" dememle ileri gittim ama o anda üzerine yapıştım oda hemen kollarını belime sıkıca sarıp beni düşmekten kurtarınca derin bir nefes alıp korkuyla kollarını tuttum, nefesimi titrekçe verdiğimde o gözleriyle beni nefretle süzüp derin bir iç çekmişti. "İyi misin?"

"Defol git şuradan, hepsi senin yüzünden oldu zaten!" deyip ellerimi kollarından çektim ve ayaklarımı salladım, o hala kolları belimde beni havada tutarken bir anda kapı açılınca ufak bir çığlık atıp başımı oraya çevirdim ve esas gördüğüm kişiyle başımdan aşağı kaynar sular inmişti. "Anne?"

🌸 Baş Belası 🌸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin