2•

1.7K 125 187
                                    

*Arastirdim geldim Levi Kickboks'cu olacak ve Kickboks'da tekme var zaten adından da anlayacağınız üzere ownxwkxkwk

"Evet, durumu gayet iyi gözüküyor." Demişti Doktor, Murao'ya gülümseyerek. Parmağı ile bir yer gösterdi.
"Sizce de size benzemiyor mu? Babasından pek bir şey almamış gibi."

Murao, tebessüm ederek gördüğü simaya baktı.

"Babası demişken... Bay Ackerman yine gelmedi mi?" Diye sordu Doktor." Önemli anların hepsini kaçırıyor."

Murao, titrek bir nefes vererek yanındaki kağıt havluyu koparıp göbeğini sildi. Daha sonra da tişörtünü indirip oturur pozisyona geçti.
"İşleriyle meşgul, o yüzden gelemiyor."

"Ah, anladım." Demişti Doktor." Profesyonel br boksör olmak tabi ki kolay değil, eşim onun maçlarını izlemekten keyif alıyor."

Murao, usulca başını salladı.

"Bu arada... dediğimi unutmadınız, değil mi?"

"Efendin?" Diye soru Murao, hangisinden bahsediyordu kim bilir.

"Rahminiz hâla güçsüz. Pek fazla iş yapmamalı, kendinizi yormamalısınız. Böyle durumlarda Bay Ackerman'ın size yardımcı olmasını istemelisiniz. Pek fazla ayağa kalkmamakta sizin yararınıza olabilir. Kocanızın sizi şımartmasına izin verin!" Demişti gülümseyerek.

Şımartmak?
Kim?
Levi mi?

İmkansız.

Eve geldiği mi vardı ki? Yani evet geliyordu da, erken mi geliyordu sanki? Yardımcı olmak mı? Sadece geceleri yüzünü görebildiği eşinin ona yardımcı olmasını nasıl isteyebilirdi?

Kendisi de biliyordu. Hamileliği çok zor geçiyordu, geçecekti de. Buraya kadar tek gelmesi bile bir mucizeydi.

"Sadece 5 ay kaldı, sıkın dişinizi." Diyerek onu cesaretlendirdi doktor. Daha sonra, makineden çıkan ultrason görüntüsünü Murao'ya verdi.
"En azından onun için."

"Evet...onun için." Diye mırıldandı Murao." Kızım için..."

*  * *

"Hey Kaptan, bir alıştırma maçı yapalım mı?" Diye sordu öğrencisi Eren.

"Şuan olmaz, telefon bekliyorum." Demişti Levi.

Eşinin onu aramasını, heyecanla konuşmasını bekliyordu. Genelde her doktor görüşmesinden sonra bu olurdu çünkü.

"Murao'nun bugün seni arayacağını hiç sanmıyorum." Demişti duvara yaslanarak arkadaşı Erwin.

"Arayacaktır."

"Onu en iyi sen tanıyorsun, sence arayacak mı?"

Levi, bir süre Erwin'e baktı, daha sonra ise başını çevirerek ringe baktı.
"...sanırım aramayacak."

"Çünkü burada değil, eşinin yanında olmalıydın."

"Bir sonraki maça hazırlanmam gerekiyor, buna vaktim yok." Dedi Levi, daha sonra öne adım attı.
"Hadi Eren, ringe."

"Hemen geliyorum Kaptan!"

"Hata üstüne hata yapıyorsun, onu kaybedince ne olacak peki?" Diye sordu bıkkın bir ses tonuyla Erwin.

"Onu kaybetmem."

Ringe girip, hazırlığını tamamladı.

Eren, ona doğru yumruklarını hazırda tutarken, Levi'de pozisyon alarak hamlesini bekliyordu.

Daha sonra Eren, ona yaklaşabilmek adına düz bir yumruk attı. Levi, geri çekilerek Eren'in vücudunun yan kısımlarına yumruğunu geçirirken özellikle kulak arkasına ve de karaciğerine vurmamaya özen gösteriyordu.

Öğrencisiyle dövüşüyordu, rakibiyle değil. Bayılması hiç iyi olmazdı.

Eren, geri sendeleyerek ringin iplerine yapıştığında Levi durduğu yerde ona baktı. Derince soluklanan Eren, kaşlarını çatarak Levi'ya bakıyordu.

"Durma, gel." Demişti Levi.

Eren, sinirle, hızlı bir şekilde vücudunu dairesel hareket ettirirerek, yumruğunun dış kısmıyla Levi'ın çenesine vurmaya çalıştı.

Ancak ne yapacağını anlayan Levi, Eren'in midesine düz bir tekme atarak onu kendinden uzaklaştırdı.

Yere yapışan Eren'e kurallar gereği o ayağa kalkana kadar dokunmadı.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" Diye sordu Levi, kaşlarını çatarak.
"Kime hangi hareketle geldiğinin farkında mısın sen velet?"

Eğer Levi, biraz daha geç hareket etseydi ya da durumu kavramasaydı Eren'in onu bayıltma ihtimali çok fazlaydı. En iyi öğrencilerinden biriydi ve fazla azimliydi.

Ancak hocasını devirebileceğini düşünmek onun için gülünç bir durumdu sahiden.

Eren, yerden kalkıp sertçe soludu.
"Hemen bitirmek istedim."

"Karşındaki bensem bu imkansız, aksi takdirde öğretmen olan ben değil, sen olurdun."
Köşede bulunan suyunu içmeye doğru gitti Levi.

Ancak Eren sinirlenerek ona doğru topuğuyla boynuna doğru tekme attı. Hazırlıksız yakalanan Levi, inleyerek boynunu tuttu ve ister istemez yere çöktü.

"Gördünüz mü? O alt ettim!" Dedi Eren gülerek, Jean ve Reiner'a.

Ancak o sırada Jean, dudağını korkuyla ısırarak "bakamayacağım" diyip başını çevirdi.

Neler olduğunu anlamayan Eren, arkasını döndüğü ân ona doğru zıplayarak diz kapağını çenesine geçirdi.

Eren, geriye doğru savruldu savruldu ve acı içinde düştü.

Levi, ona öfkeyle yaklaşıp tekme atacakken; "Levi, iş öğretmekten çıkıyor." Diye uyarı aldı Erwin'den.

"Böyle bir kuralımız yok."

"Ne halt yediğini sanıyorsun sen!" Diye bağırdı öfkeyle Levi." Molalarda saldıramazsın, kendini ne sanıyorsun!"

"Sadece kazanmak istedim!" Dedi acıyla Eren, zar zor oturur pozisyona geldi.

"Bunu yaptığın sürece kaybetmeye mâhkumsun." Demişti, biraz evvele göre soğuk bir ses tonuyla konuşan Levi.

Ringten çıktı ve içemediği suyu yudumladı. Daha sonrasında ise terlediği için suyu başından aşağı dökmüştü.

"O bir çocuk, üstelik sen bir profesyonelsin. Kendini ringte kaybederek ne yaptığını sanıyorsun?"

"Bu sadece antremandı Erwin." Dedi dişleri arasından konuşarak Levi.

"Evet, öyleydi. Antremanda kendini böyle kaybediyorsan, ringte nasıl sakin kalıyorsun?"

Derin bir nefes aldı, Levi.
"Sakin kalmak için kendimi zorluyorum diyelim."

"Az evvel yapmaya çalıştığın şey hoş değildi Levi."

"Eren gelecek vaad eden bir öğrenci, yaptığı hilenin sinirlerimi bozması neden bu kadar önemli?"

"Çünkü neredeyse kendini kaybediyordun. İçindeki gücü biliyorum, ancak onu öğrencilerine kullanmazsan iyi edersin."

"Tch..." gözlerini devirdi." Duş alıp çıkacağım, Murao'yu görmeliyim."

BOXER.||Ackerman.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin