22•

1K 91 68
                                    

"Ah, kahve yaptım! Al," diyerek Levi'ya fincanını uzattı Murao.

Ancak Levi, ona uzatılan fincana bir süre baktıktan sonra başını çevirip havlusuyla saçını kuruttu.

Murao, elinde kalan fincana bakıp iç çekti. Odalarından çıkarak, mutfağa ilerledi ve fincanı lavaboya neredeyse atarak koydu.

Tekrar salona geçtiğinde, Levi, odadan çıkıp kaşlarını çatarak ona baktı.
"Bir yerini inciteceksin, saçma sapan şeyler yapma."

Murao'nun çatık kaşları kulağına gelen sesle eski hâlini aldı ve tebessüm etti.
"Üzgünüm, bir daha olmayacak."

Levi, tekrar başını çevirdikten sonra az evvel başını kuruttuğu havluyu kalorifere astı.

"Benimle hiç konuşmayacak mısın?" Diye sordu Murao, üzgünce Levi'ya bakmaya devam ederek.

"Konuşuyorum zaten."

"Bahsettiğim bu değildi." Dedi Murao, hayalkırıklığı dolu bir sesle." Benimle ilgilenmeyecek misin artık? Soğudun mu benden?"

"Senden soğumamı sen bile sağlayamazsın Murao, inan bana." Dediğinde Murao'nun yüzünde bir gülümseme oluşmuştu.
"Ancak sana öylesine öfkeliyim ki; bu şuan da sana olan sevgimle yarışıyor."
Murao, tekrar üzgünce başını salladı.

"Özür dilerim, sahiden... bir daha yapmayacağım."

"Bir daha yapmayacağını zaten biliyorum." Koltuğuna oturup, eline telefonunu aldı." Bu yine de sinirimi geçirmiyor."

"Evet, anladım..." dedi Murao, göz temasını kestiği için yavru köpek bakışını da atamıyordu Levi'ya.

İç çekerek, kitaplığa yanaştı ve aklını dağıtması için bir kitap almaya uzandı. Parmak ucuna yükseldiği gibi karnına bir sancı girmişti ve ister istemez aniden iki büklüm olarak inledi.

Bununla beraber, Levi elindeki telefonu hızlıca bırakarak sadece 2 saniye de neredeyse yanına ışınlanmıştı.
"İyi misin? Bir şey mi oldu? Canın mı acıdı? Doktor! Doktora gidelim mi?"

"Bir şeyim yok..." dedi Murao, yutkunup kitaplıktan güç alarak ayakta dururken." Bir anlığına girdi. Dün bir şey yemedim, bugün de kahvaltı etmedim. Ondan olsa gerek."

Levi, kaşlarını çatıp alnına bir fiske attı.

"Ahn!" Murao, alnını ovuşturarak ona baktı." Bunu neden yaptın?"

"Sana olan sinirimi geçirmeye mi yoksa körüklemeye mi çalışıyorsun?!"

Murao, dudağını ısırıp dolu gözlerle ona baktı.
"Bana çok kötü davranıyorsun, bu beni çok üzüyor!"

"Aisssh." Gözlerini kaçırdı, terlemeye başladığını da hissediyordu. Daha sonra iç çekerek, eşine döndü ve başının arkasına elini koyarak yavaşça göğsüne çekti.
"Tamam, ağlama..."

"Seninle aramın bozuk olmasından nefret ediyorum!" Demişti burnunu çekerek Murao." Bana böyle davranman beni çok üzüyor!"

"Sen de beni üzüyorsun ama!" Dedi Levi, Murao'nun başına bir öpücük kondurarak. "Tamam ağlama, hadi barışalım."

"Barışalım mı?" Dedi burnunu çekip başını kaldırdı ve Levi'ın gözlerine baktı." Cidden mi?"

"Evet..." dedi yumuşak bir sesle Levi.

"Öfkemle sevgim yarışıyor dedin ama?"
Gözyaşlarını silmişti.

"Ne kadar öfkelenirsem öfkeleneyim, ağladığın ân ateşim sönüyor benim. Seni üzgün görmekten nefret ediyorum."

Murao, dudağını ısırıp tekrar burnunu çekip yutkundu.
"Özür dilerim, tamam mı? Cidden... bir daha asla böyle şeyler yapmayacağım."

"Biliyorum ama benden özür dileyeceğine, bebeklerimizden özür dilesen daha iyi. Yemek yemeyi keserek benden çok onlar ceza kesiyorsun." Eliyle yaşlı yanaklarını sildi." Sana kızgın kalmam mümkün değil, ancak beni kızdırmak için her şeyi yapıyor gibisin de."

"Bir daha yapmayacağım."

"Çocuğumu azarlıyor gibi hissettim." Dediğinde sırıtmıştı." Doktorun kaçınman gerektiğini söylediği üç şeyi de yaptın, kural tanımaz mısın sen?"

"Tanırım, tanıyorum, tanıyacağım!"

"Ben de öyle düşünmüştüm." Dedikten sonra alnına bir öpücük kondurdu. "Yeterince ilgili olamadığım için kaçtın, ben de senin kadar hatalıyım. Üzgünüm, bundan sonra istediğin bir şey olursa kaçmak yerine bana söyle, olur mu?"

Murao, tebessüm etti.
"Olur!"
Parmak ucuna tekrar çıkarak eşinin dudaklarına öpücük kondurup uzaklaştı.

Levi, kaşlarını çattığında Murao şaşkınlıkla ona baktı.
"N'oldu?"

"Bunu sevmedim."

"Ne?"

"Çok kısa sürdü."

Murao, kıkırdamaya başladığında, Levi onu öperek gülümsemesini bastırmıştı. Zaten özlemini duyduğu öpücüğü hava da kaparak, eşine eşlik etmeye başladı.

Dudaklarını kısa bir süreliğine ayırdığında, elini dizlerinin arkasına geçirip hızlıca Murao'yu kucağına almıştı Levi.
"AY!" Ellerini, Levi'ın ensesine dolayıp şaşkınlıkla ona baktı." N'apıyorsun?"

"Tek özleyen sen misin sanıyorsun?" Diye homurdandı Levi, odasına doğru yürümeye başlarken.

Murao, gülümseyerek eşinin yanağına bir öpücük kondurdu.
"Bu gidişle ikizleri doğurmadan üçüncü de gelecek."

"Hiç mahsuru yok." Dedi Levi, yumuşak yatağına eşini yatırarak.
"Hiçbiri birinciden daha zor olamaz."

"Ya!" Murao, somurtarak onu hafifçe çimdikledi.

"Bunun da acısını çıkartırım." Derken, ensesinden tuttuğu bluzunu yukarı doğru çekerek üstünden çıkarıp yere atmıştı Levi.

"L-lütfen n-n-nazik ol senpai..."

Levi, kaskatı kesilip kızararak ona baktı. Daha sonra gülmesine engel olamadan başını eşinin boynuna gömmüştü.
"Sen delisin."

"Seninle birlikte olabilmek için delirmem gerekiyordu."

Boynuna bir öpücük kondurdu.
"Akıllı insanlarla işim olmaz."

"Tiana yeterince deliydi."

"O benim için bile fazla." Diye homurdandı Levi.

Çıplak göğsüne elini koyup hafifçe ittirdi ve kaşlarını çatarak ona baktı.
"Ha yani biraz daha az olsa ona da tamamdın?"

"İlk bahseden sendin." Derken sırıtmıştı Levi.

"Hevesim kaçtı." Diye homurdandı Murao ve dikilmeye çalıştı, ancak Levi kalkmasına izin vermediğinde başı tekrar yatakla buluşmuştu ve ister istemez kıkırdadı.

"Sen benim tam istediğim şeysin, bana göresin. Seni tanrı benim için yaratmış olmalı."

"Ee, başka ne?" Diye sordu Murao, zevk alır bir şekilde sırıtarak.

"Adımı söylemeni seviyorum. Çok güzel söylüyorsun." Dedi ve eğilerek kulağına fısıldadı; "Ama en güzel inleyerek söylüyorsun."

PEPDPWLDZLZKEDKKBDUHJKKLLDELLLDLELFLELFLELDLDLEPSLW

BOXER.||Ackerman.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin