14•

1K 91 82
                                    

Murao, saçlarını kuruttuktan sonra havadan dolayı dağılan saçlarını tekrar tarayarak aynada kendine baktı.

"Sevgilim, hadi bebek yapalım."

Kızararak, elini boynuna götürüp aynada kendisine bakmaya devam etti. Yani çoktan denemelerinin üzerinden iki hafta geçmişti ve hâla bir şey hissettiği söylenilemezdi. Ara ara bulantısı oluyordu, ancak zaten hassas mideli olduğu için bunu normal buluyordu. Genellikle de başına gelen bir olaydı zaten.
Üstelik dün hiç beklemediği bir şekilde Levi'dan bir bebek istediğini duymak... ona tuhaf ve de hoş gelmişti.

"Ya bu sefer de olmazsa?" Diye düşündü kendi kendine. Boş hayallere kapılmak istemiyordu ama bir yandan da bir bebeği olacağına inanmak onun engelleyemediği bir şeydi.

"Levi, mutfak camını neden açmıyorsun? Yumurta kokuyor."

"Yumurta mı kokuyor?" Diye seslendi içeri odadan Levi, duştan yeni çıktığından saçları ıslaktı ve belinde bir havlu vardı. Odaya gelerek Murao'nun karşısında durdu.
"Sence bu hâlimle yumurta yapar mıyım?"

"Yapmadın mı?" Diye sordu Murao, şaşkınlıkla.

"Evet, yapmadım. Belki dünden kalan omletten geliyordur koku diyeceğim ama tavayı yıkayıp yerine bile koyduk."

"Doğru..." diye mırıldandı Murao." Ah, her neyse kalkayım da bir omlet yapayım bize. Canım çekti." Ayağa kalkıp kapının oraya gitti.

"Peki, ben de giyinip geliyorum."

"Ah bu arada," dedi Murao, Levi'ya dönerek." Akşam kiraz yiyelim mi?"

"Kiraz mı?" Diye sordu Levi, şaşkınca gözlerini kırpıştırdı." Sen genelde kiraz yemezsin ki."

"Evet, ancak canım çekti." Demişti gülerek." Ya da manavı arayalım, iki kilo getirsin."

"İki mi kilo?" Diye sordu Levi." Murao, sen iyi olduğuna emin misin?"

"Hah?" Murao, kaşlarını hafifçe çatmıştı." İyiyim tabi ki, benim canım meyve çekemez mi?"

"Hayır ama sen genelde erik tarzı ekşi şeyleri tercih edersin..."

"Tatlı istiyor canım." Diye mırıldandı Murao.

"İyi, peki... sen kahvaltıyı hazırlamaya başla ben de saçımı kurutup altıma bir şey giyindikten sonra yanına gelip yardım ederim. Ya da beni bekle."

"Ben hallederim, giyin sen." Diyerek odadan çıktı Murao.

"Tatlı mı çekti?" Diye kendi kendine konuştu Levi, odadan çıkmış olan Murao'nun arkasından bakmıştı." Sen tatlı sevmiyorsun bile."

Giyindikten sonra, Murao'nun yanına yardım etmeye geldiğinde çoktan sofra kurulmuştu. Ancak herhangi bir omlet görememişti.
"Omlet?"

"Vazgeçtim." Dedi Murao, omuz silkerek." Bir ânda midem bulandı, o yüzden şimdilik masadakilerle idare edeceğim."

"Miden mi bulandı?"

"Evet, sadece bir anlığına. Merak etme iyiyim." Demişti Murao tebessüm ederek.
Sofraya oturduktan sonra Levi'ın da oturmasını bekledi.

Levi'da karşısına oturduktan sonra eşini iyice bir süzmüştü.
"Bence bir doktora gitmeliyiz."

"Neden?"

"Bilmiyorum, miden bu aralar bana pek sıkıntı olmaya başladı."

"Midem ve ben gayet iyiyiz." Demişti gözlerini devirerek Murao." Sadece bir anlığına bulandı işte, bunun için doktora gözükmeye ne gerek var ki?"

"En azından Doktor Grisha ile gözüksen fena olmaz, senin için endişelenmeye başladım."

"Kiraz istedim diye mi yoksa midem bulandı diye mi? Hangisine sen karar ver?" Demişti gülerek." Yapma, sahiden iyiyim."

"Beni kıracak mısın?"

Ancak, Murao, Levi'ın suratını inceledikten sonra onun ciddi olduğunu fark etmişti.
"İlk kez midemin bulandığına tanıklık etmiyorsun."

"Ama 3.kez bulantılarının arttığına tanıklık ediyorum."

Murao, gözlerini devirmişti.
"Hamile olmamdan mı şüphe ediyorsun?"

"Yani, sence?"

"Yumurta, kiraz ve bulantı yüzünden mi?"

"Birbirinden alakasız üç şey, ancak toplayınca bir kapıya çıkıyor...yaaani?"

"Levi, daha evvel hamile kalmamış bir insan değilim. Yani hamile olsaydım bunu kesinlikle anlardım. Ancak çok istiyorsan bir test yapabilirim."

"Pekâla, istiyorum."
Masadan kalkmıştı.

"Yemeğini yeseydin önce?!"

"Hayır, bunu bekleyemem."

"Valerio'yu görmek sana pek iyi gelmedi galiba!"

"Yol üstündeki eczaneye gideceğim."

"Üstüne bir şey giyin, çıplak çıplak bir yere yollayamam seni!"

Levi, portmantodan polarını alarak giyindi ve hızlıca dışarı çıktı.

"Manyadı bu iyice..." dedi şaşkınlıkla Murao." Kafayı yedi resmen..."

10 dakika kadar sonra ev kapısı açıldıktan sonra içeriye Levi poşetle girmişti. Ayakkabılarını çıkarttıktan sonra Murao'nun yanına geldi. Elindeki poşeti, Murao'ya hızlıca uzattı.
"Hadi, dene. Bak bekliyorum."

"Sen çıldırmışsın..." diye mırıldandı şaşkınlıkla Murao.

"Hadi!"

"İyi, tamam..." diye mırıldandı Murao, poşeti alarak tuvalete giderek." Ama demedi deme, hamile falan değilim. Yani hayalkırıklığı yaşamanı istemem."

"Bekliyorum." Demekle yetindi Levi.

Murao, lavabodan çıktıktan sonra omuz silkerek testi Levi'ya uzattı.
"10 dakika kadar oyalandım. Normalde 3 dakika da yanıt verir, ancak gönlün olsun istedim ve görüyorsun tek çizgi yani negatif yani bebek falan yok?"

Levi, teste baktıktan sonra koltuğa oturarak eliyle yüzünü kapatıp iç çekti.

"Hey, bu kadar üzülme." Dedi Murao, Levi'ın koltugunun koluna oturarak." Sevgili eşin hamile kalamıyor değil, dünyaya bebek getiremiyor. Yani illa ki hamile kalacağım, ancak bebeği doğurabilmek için yardımına ihtiyacım var. Bunun için endişelenmesen olmaz mı? Beni de üzüyorsun."

"Bilmiyorum, tuhaf hissettim." Diye mırıldandı Levi, elini yüzünden çekip Murao'ya bakarak." Yani genelde bebek için sen benden daha hevesli olursun fakat bu sefer-"

"Bence Valerio'dan etkilendin. Üzülme, daha genciz. Ancak bebekten önce bir kahvaltı mı yapsak? Kurt gibi açım."

"Peki..."

BOXER.||Ackerman.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin