25•

868 93 70
                                    

"Kenara kaymayacak mısın?'' Diye sordu Levi, eşine ifadesizce bakarak.

Murao, ortasına yattığı yatakta kenara kaymak yerine daha da yayılıp başını düzeltti.

Levi, iç çekerek başını sabır kaldırırcasına kaldırdı ve tekrar Murao'ya baktı.
"Bir spor için bunu yapmayacaksın, değil mi?"

"Susar mısın? Uyumaya çalışıyorum."

Levi, kaşlarını kaldırarak Murao'ya baktı. Daha sonrasındaysa sinirle güldü.
"Peki, öyle olsun. Daha sonra yatağa gel diye ağlama ama."

"Çıkarken ışığı da kapa, gözümü alıyor."

Levi, yataktan uzaklaştıktan sonra ışığı sertçe kapatıp, odadan çıktı ve kapıyı da aynı şekilde kapatarak salona geçti.

Koltuğa ilerlerken, eliyle yastığa vurup şişirdi. Koltuğa yastığını koyduktan sonra, oturdu ve iç çekerek etrafa baktı.
"Cidden bu kadın..." başını yastığa sertçe koyup homurdandı.
"Sadece 5 ay...sabret." Diye kendini telkin ederek gözlerini yummuştu." Sonra rahatsın...evet..." diye mırıldandı.

Uykuya daldığı vakit, yatak odasının kapısı aralanmıştı. Murao, başını hafifçe çıkartıp Levi'ya baktı.
Onu gözlerini kapatmış bir şekilde bulduğunda, kaşlarını çatmıştı.
"Ne kadar da rahatsın, 10 dakika da uyuyakalmışsın bile!" Yanaklarını şişirip tekrar yatak odasına girdi ve dolaba ilerledi.
Kapağını açarak içerisindeki çekmecelerden birini açtı ve mavi pikeyi çıkartarak, çekmeceyi kapattı. Dolabın kapağını da kapattıktan sonra tekrar çömeldiği yerden kalktı.

Arkasını döndüğünde, Levi'ın kapının pervazına yaslanarak uykulu gözleriyle ona baktığını gördü.

Murao, korkuyla yerinden sıçradıktan sonra, gözlerini kapatıp elini göğsüne koydu ve derin derin soluklandı.
Gözlerini açıp, kaşlarını çatmıştı.
"Ödümü kopardın!"

"...nnh."
Levi, elinde yastığı ile yatağına geri gelip kendi kısmına yastığını geri koydu ve yattı.
Gözlerini kapatmıştı.
"Kimi bekliyordun sanki, evde senle benden başka birileri daha mı var?" Diye mırıldandı uykulu sesiyle.

"Sana, seni yatağa almayacağımı söylediğimi hatırlıyorum. Doğruca koltuğa geri gidiyorsun."

"H-hm..." dedi Levi, esneyerek.

"Levi!"

"Hey...gerçekten gürültü yapıyorsun..." diye mırıldandı Levi, dudakları arasından nefesini verirken 'pff' sesi çıkmıştı.
"Üşüdüm mü? , üstüm açıldı mı? Diye endişelenmek yerine birlikte yatabiliriz, böylece sen de uyumuş olursun...ben de." Diye mırıldandı.

Murao, sessiz kalarak çatık kaşları ve büzülmüş dudaklarıyla Levi'yı izlemeye devam ediyordu.

"Gel buraya..."

"Hayır."

"Sabah yine küsersin hadi..."

Murao, tedirginlikle yatağa yaklaştı ve dizini yatağa koyup kendi tarafına geri yattı. Yan dönerek Levi'ya ve onun gözlerini yummuş, yorgun, uykulu yüzüne bakıyordu.
Bir kaç saniye sonra tebessüm etmişti.

"Ne gülüyorsun?"

"Uykun olduğunu sanıyordum, yüzümü izlemek daha mı zevkli geldi?"

"B-ben uyuyordum!" Dedi Murao, arkasını Levi'ya dönerek.

Levi, arkadan eşinin beline sarılıp, başını Murao'nun boynuna gömdü.

"Seninle barışmadım."

"Hı hı..."

"Levi!"

"Sssh, uyu artık..."

Murao, sinirli bir şekilde gözlerini yumsa da, aslında içten içe eşinin hu hâlini sevmiyor da değildi. Bu yüzden gülümsemeden de edemedi.

"Söz de sinirlisin he?"

Murao, gülümsemeyi kesip tekrar ciddi bir ifadeye büründü.
"Ben gayet sinirliyim."

"Tamam Bayan Sinir, lütfen uyuyalım artık."

*  *  *

Levi, gözlerini açtığında kendisini eşine hâla sarılırken bulmuştu.
Murao'dan ayrılıp, doğruldu ve kısık gözleriyle saate baktı.

Elbette saatin 6 buçuk olmasını bekliyordu. Uykusuzluk hastalığı yüzünden çok az uyuyordu ama buna rağmen dinç kalabiliyordu da.
Yataktan kalkıp, Murao'nun üzerini örttü ve omzuna bir öpücük kondurup yataktan uzaklaştı.

Odadan sessizce çıkıp lavobaya girdi ve musluğu açarak yüzünü yıkadı. Suyu kapattıktan sonra başını kaldırıp ayna da kendisine boş boş baktı.

Alelacele evlendikten sonra eşi için adam akıllı bir düğün töreni bile yapamamıştı. Bu da yetmezmiş gibi iki hafta sonrasında işe eşi hamile kalmıştı.
Yani tatlı heyecanların hiçbirini yaşayamamışlardı. Daha evlilik hayatına ayak uyduramazken birden baba olurken bulmuştu kendini, tam alışmışken ise bebeğinin ölümü haberini almıştı.

Ve bu arka arkaya iki kez tekrarlanmıştı.

Yani daha evlilik nedir bilmezken, baba olmayı öğrenmek zorunda kalmıştı. Bundan elbette bir şikayeti yoktu, ancak evlilik nedir ve nasıldır kavramaya çalışırken birden bunların yaşanması ona çok zor gelmişti.

Annesiyle yaşayan, üniversiteli bir gençken ve sevgilisi tarafından kickboxa itilmişken, bir ânda kendisini evlenmiş ve de yine artık eşi olan sevgilisi tarafından sevdiği daldan koparken bulmuştu kendisini.
Fazlasıyla sorumluluk bir ânda binmişti omuzlarına.
İtiraf etmek gerekirse bazen onun bile kaçıp gidesi geliyordu; ancak eşine olan sevgi ve sadakati her zaman onun korkak yanını kırbaçlıyordu.

İç çekti ve gözlerini ovuşturdu.

"Levi...?" Diye mırıldandı Murao, arkasında birden belirivermişti.
Gözleri hâla yarı kapalıydı.
Belli ki deli gibi uykusu olmasına rağmen kendisini ayağa kalkmaya zorlamıştı.
"Uyumakta zorluk mu çekiyorsun yine?"

"Yatağa dön sen, saat henüz 6 buçuk."

"Birlikte yatalım, seni uyutacağım..."

Levi, tebessüm etmişti.
"Nereye kaçıyorsun? Bu yüzü görmeden iki saniye yaşayamam."
"Ayakta uyuyorsun."

"Hayır...ben iyiyim..."

"Sen onu küçük Ackerman'lara de."

"O zaman gel."

"Yataktan kovana da bakın siz," Demişti Levi, eşinin yanına gidip elinden tutarak.
"Bensiz iki dakika sabredemiyorsun."

"Hıı..."
Murao, onu çekiştirerek tekrar odalarına götürdü ve yatağına yattı.
Pikeyi açarak Levi'ya gelmesini işaret etti.
"Hadi gel..."

"Bana küs değil misin sen?"

"Ayılınca tekrar küserim."

Levi, tebessüm ederek yatağa ilerledi ve pikenin altına girdi. Murao, Levi'ın boynuna sokulup gözlerini yumdu ve kısa süre sonra tekrar uykuya daldı.
Levi, eşinin saçlarıyla oynadı ve sıcak bir şekilde gülümsedi. Eşinin duymayacağını zaten biliyordu, ancak yine de söylemeden edemedi;
"Seni seviyorum."

Ay siz küs müsünüz şimdi:dddd

BOXER.||Ackerman.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin