4•

1.6K 126 212
                                    

"...ve ayağını burasına denk getirirsen muhtemelen maç sende olabilir." Demişti Levi, Jean'ın bacağına vurup geri çekilerek.

"Anladım, ancak kulak arkası ve enseye getirmem problem olabilir değil mi?"

"Yani, amacın adamı bayıltmaksa amacına ulaşabilirsin diyelim."

"Anladım..." diye mırıldandı Jean." Bunu yapmasam daha iyi."

"Karşındaki bensem yapmaya fırsatın bile olamayacaktır muhtemelen." Diyip gülmüştü Eren.

"kirşindiki binsim yipmiyi firsitin bili ilimiyiciktir mihtimilin" diye taklit etti onu Jean." Defol git, sinirimi bozma."

"Dayak mı istiyorsun?!"

"Hadi, hadi gel!"

Levi'ın öksürmesi onların kıvılcımını söndürmeye yetmişti bile.
"Böyle daha iyi." Diyerek arkasını döndü Levi ve masasına doğrusu ilerleyip oturdu.

Masasının üzerindeki telefonu eline alıp eşinden mesaj geldi mi gelmedi mi ona baktı.

Murao : Birileri bana tekme attı! ('༎ຶོρ༎ຶོ')

Levi, kaşlarını çattı.

Rehberine girerek eşinin adını buldu ve aradı.

Bir kaç çalıştan sonra telefon açılmıştı.
"Efendim?"

"Sana tekme atan densiz de kim!" Dedi Levi sinirle." Hangi cesaretle?!"

Ancak telefonun diğer ucunda bir gülümseme sesi duymuştu.

"Murao? Neden gülüyorsun? Çok ciddi bir şey soruyorum burada, iyi misin?"

"Ha ha! Sadece komik geldi. Bebeğimizden bahsediyordum, kim koskoca boxer Rivaille Ackerman'ın eşine tekme atma cesareti gösterebilir ki?"

Levi derin bir nefes vererek sandalyesinde geriye yaslandı.
"Anlamıştım zaten, dalga geçiyordum."

"Hı hı, buna eminim."

"Nasılsın, iyi misin? Ağır işler yapmayacağın konusunda anlaşmıştık, sakın sözümden çıkayım deme."

"Sakin ol, ayağımı uzatıp evlilik programı izliyorum sadece."

"Hey onun hakkında bu kadar endişeleniyorsan neden eve gelmiyorsun!"

"Petra mı o?" Diye sordu Levi.

"Ah evet, birlikte izliyoruz. Petra, evde Oluo'ya biraz tartışmış. Bu yüzden buraya geldi."

"O aptal...onu öldüreceğim!"

"Ondan uzak kalman daha iyi değil mi? Çok sinirli gözüküyor, ondan etkilen istemiyorum." Demişti Levi, biraz sesini kısarak söylenmişti.

"Ha, neden ki?"

"Şey, arkadaşların sinirlenince sen de öcünü benden çıkarıyorsun."

Ancak öteki taraftan ses gelmemişti.

"Murao?"

"Hı?"

"Neden cevap vermiyorsun?"

"Seni nasıl öldüreceğimi düşünüyordum."

"Ben demiştim..." diye mırıldandı Levi." 1 saate kalmaz eve geleceğim, tamam mı?"

"Çikolata istiyorum."

"Son zamanlarda çok tatlı tüketmiyor musun? Biraz kilo aldın sanki? Üstelik kız bebekte genelde ekşi şeyler aşerilir diye biliyordum."

"EVE GELEYİM FALAN DEME!"

"Ha? Ne?"

"..."

"Murao?" Diye seslendi Levi. Ancak cevap almamıştı.
Telefonu kulağından uzaklaştırıp telefonunun ekranına baktı.

Çağrı kapatılmıştı.

"Yine ne yaptım?" Diye mırıldandı kendi kendine.

Ancak Erwin gülmeye başlayınca anlamsız anlamsız ona baktı.
"Bir kadına kilo aldın demek biraz adice değil mi?"

"Adice mi?" Diye söylendi Levi." Sadece gördüğümü söyledim."

"Yine de kadınlar kilo aldıklarında bunu başkasından duymayı sevmezler. Üstelik Murao hamile, öyle değil mi? Yemesi daha güzel değil mi?"

"Hiçte değil." Demişti Levi arkasına yaslandı." Sonra şişko oluyorum diye ağlıyor."

"Ve bunu bile bile kilo aldın mı dedin? Bu komik!" Demişti Erwin tekrar gülerek.

"Ah, batırdım." Demişti iç çekerek Levi." Her türlü ağlıyor."

"Tek ağlayan o olsa yine iyi, sen de ağlıyorsun." Demişti Erwin tebessüm ederek.

"Ben niye ağlayayım? Sadece sinirim bozuluyor." Demişti Levi, tekrar öne doğru eğilip Erwin'e bakarak." Elimden bir şey gelmiyor."

"O zaman onu biraz mutlu etmelisin."

"Sorun bu ya! Mutlu olsa da ağlıyor, o hep ağlıyor!" Demişti Levi, sonra sıkıntıyla iç çekti." Bazen yaşantısını mahvetmiş gibi hissediyorum."

"Saçmalama, sonuçta Tokyo'ya kaçıp seninle evlenmek fikrini o kendi isteğiyle kabul etti."

Levi'ın dudağında ince bir tebessüm belirdi.
"Evet...doğru."

*  *  *

"O bir odun!" Demişti Murao, gözyaşlarını sildi, sütünü içip tekrar masaya koydu." O niye odun?!"

"Sen de biraz fazla tersine gidiyorsun." Diye homurdandı Petra." Oluo çok romantik de ne oluyor sanki? Çevresinde kaç tane kız var biliyor musun? Evli adamın peşindeler. Hepsini öldüresim geliyor!"

"Sen Levi'yı ne sanıyorsun? Onun o atarlı giderli hallerine aşık olan çok kişi var!" Demişti Murao, kaşlarını çatarak." Hamileyim diye bunu kendine fırsat bilen tonla kişi var! Üstelik...sen de eskiden onu sevmiyor muydun Petra?" Diyip tekrar ağlamaya başladı Murao.

"Bu eskidendi, eskiden!" Demişti Petra." Ah, lütfen yapma! Bak bebeğini düşün."

Murao, gözyaşlarını silerek burnunu çekti.
"Ya soğursa benden? Bana hiç yaklaşmıyor."

"Ee, şey, sence de nedeni belli değil mi?"

"N-ne?" Diye sordu Murao, şaşkınca ona bakmıştı.

"Hani...bir fazlalık var çünkü..."

"Bir başkası mı var?" Diye sordu Murao, başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibiydi.

"Tabi ki var! Muhtemelen çok güzel bir kız."

"Bu yüzden mi eve geç geliyordu..." dedi Murao, mırıldanarak.
Yine gözleri dolmuştu.
"Tabi ki onu sevecektir, son zamanlarda her şeyden şikayetçi olup ağlar oldum çok bencilim!"

"H-hey Murao! Bebeğinizden bahsediyordum bebeğinizden!"

"Hııh? Ne?" Diye sordu Murao, burnunu çekip Petra'ya baktı.

"Hamilesin, sana nasıl yakınlaşmasını bekliyorsun?" Diye sordu Petra iç çekerek." Üstelik evlendikten sadece 2 hafta sonra hamile kalmıştın daha öncesinde, hatırladın mı? Yani kusura bakma ama bence sen her türlü hamile kalırdın boş geçirdiğiniz gece yok resmen!"

Murao, arkasındaki kırlenti alıp Petra'ya fırlattı.
"Çok ayıp, yatak odamımı kurcalıyorsun sen!"
Yanakları kızarmıştı.

"Yakınan sendin!"

Homurdanarak başını çevirdi Murao. Başını koltuğun koluna koyup, somurttu.
"En azından öpebilirdi...onu bile yapmıyor..."

BOXER.||Ackerman.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin