5•

1.4K 128 93
                                    

"Ben evdeyim."
Arkasından kapıyı kapatıp, ceketini çıkardı ve askılığa astı.

Ayakkabısını çıkarıp, salona girdi.

"Ah, hoş geldin!"
Eşi gülümseyerek karşısına geçmişti.

"Beni döveceğini söylememiş miydin?" Diye sordu kuşkuyla Levi." Yanlış hatırlamıyorsam bunu sorarken çok ciddiydin."

"Ah evet, sonra vazgeçtim."
Arkasını dönüp koltuğa geri oturdu.
"Hiiiç yorulamam, başka zamana sözüm olsun."

"Ah, karım çok güçsüz." Eşinin yanına oturup, düşünceli bir simaya büründü." Ne yapmalıyım? Benim gibi bir adamın nasıl bu kadar güçsüz eşi olabilir?"

Murao, gözlerini kısarak Levi'ya baktı.
"Dalga mı geçiyorsun benimle?"

"Gittikçe bana benziyorsun." Demişti Levi, eşine bakarak. Daha sonra kolunu eşinin omzuna atıp kendisine çekti.
"Bu kadar sinir hiç iyi değil."

"Heey!" Levi'yi hafifçe çimdiklemişti Murao." Ben sinirli değilim."

"Hiç belli etmiyorsun sahiden." Demişti Levi, eşinin çimdiklediği yeri ovuşturarak." Hamile olduğun için şanslısın, çok kötü olurdu."

Murao, neşeyle gülümsedi.
"Mesela? Mesela ne olurdu?!" Diye sordu, Levi'ya doğru döndü. Koltukta köpek pozisyonuna geçerek merakla eşine bakıyordu.

"Bunu düşünmeliyim..." elini çenesine koyup düşünür gibi yapmıştı Levi." Ah, buldum sanırım."

Beklenti içerisinde eşini izlemeye devam etti Murao.

"Seni sırtıma alır, döndürür döndürür daha sonra da sertçe yatağa atardım."

Murao, kızararak başını eğdi.
"N-neden yatak?"

"Sert düşme diye, canın acır ondan."

"Ha?" Başını kaldırıp somurttu." Bu mu yani?"

"Tabi ki, başka ne olabilir?" Diye sordu Levi.

"Tabii, ne olabilir..." tekrar eski pozisyonuna dönerek kollarını göğsünde birleştirdi Murao.

Levi, öksürerek boğazını temizledi ve eşinin kulağına eğildi.
"Başka bir beklentin mi vardı?"

Murao, hızlıca geri çekilip tekrar kızardı.
"B-b-başka mı? Haha, ne olabilir ki?" Gözlerini kaçırmıştı.

"Bilmem," geri çekilen eşinin yanına biraz daha sokuldu." Mesela karnındaki bebeğimizi yapmak için yaptığımız şey gibi."

Murao, utançtan kıpkırmızı olmuştu.

Gülmeye çalışarak hızlıca koltuktan kalktı.
"A-ah, yemek! Yemeğe bakmayı unuttum!" Mutfağa doğru kaçarken, Levi arkasına yaslanmıştı.

"Gelirken aynaya da bakmalısın."

"Neden bunu yapayım?" Diye sordu Murao, başını mutfaktan çıkarıp Levi'yla göz teması kurarak.

"Baya kızardın, bu hâlini seninde görmeni istiyorum."

"Ben kızarmadım!"

"Yemek?"

"Ah, yemek!"
Tekrar mutfağa girip, yemeklere baktı Murao.
"Oh, yanmamış. Zamanında." Ocağın altını kapatıp, biraz ılımasını beklemişti.
"Biyi kizirdin! Hah, niye kızarayım?" Önüne düşen siyah saçını kulağının arkasına itti.

"Bir şey mi dedin?" Diye sordu Levi, arkasında belirerek.

"A-Ay!" Murao, korkudan yerinden sıçramıştı. Elini göğsüne koyup soludu.
"Beni korkuttun!"

"Sakin ol, sen ve benden başka evde kim var sanki? Neden korkuyorsun?" Diye sordu Levi, meyvelikte ki elmayı alıp yıkadı ve ısırdı.

"Ah...tabi..."

"Ve bil diye söylüyorum," demişti Levi, elmasını çiğneyip yuttu. Dudağını diliyle temizledi." Hamile olmasaydın, emin ol o yatağa atmakla kalmazdım."

Murao'nun mavi gözleri irice açılmıştı.

"Ne? Bana öyle bakma, bunu duymak istemiyor muydun zaten?"

"Senden duyunca utandırıcı oldu..." diye mırıldandı, başını çevirmişti.

"Hey." Eşinin yanına gelip, alnına bir fiske attı.

"Auv!" Alnını ovuşturmuştu Murao.

"Senden daha zor durumdayım, beni kışkırtma."

"Ne?" Diye sordu Murao, sonra yutkunmuştu." A-ah...anladım."

"Güzel, o hâlde yemek yiyelim."

"Yiyelim..."

BOXER.||Ackerman.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin