10•

1.3K 117 113
                                    

"2 buçuk su bardağı un..."

"Ne yapıyorsun?" Diye sordu Levi, arkadan gelip çenesini eşinin omzuna koymuştu.
"Kek mi o?"

"Evet!" Demişti neşeyle Murao." Sen tatlı sevmiyorsun diye bende sevmeyecek değilim ya? Canım çekti."

"Bir dilim yiyebilirim, o da senin için."

"Israr etmeyecektim, kendime yapıyorum zaten." Demişti Murao gözlerini devirerek.

"Bak sen, beni düşünmüyorsun bile yani?" Eşini çevirip tezgahla arasına sıkıştırdı.

"Sen önce yemeklerimi ye. Ondan sonra konuşma hakkına sahipsin."

"Hâla orada mısın?" Belinden tutup kaldırmış, tezgaha oturtmuştu." Hayırlı bir iş içindi. Normalde yiyorum, biliyorsun."

"Hmph..." gözlerini kaçırmıştı." Yaani...sanırım."

"Üstelik çok fazla karbonhidrat iyi değil, kilo alırsın. Almışsın zaten biraz sanki."

"Ama yeter cidden!" Demişti kaşlarını çatıp Levi'ya bakmıştı.
"Kaçtır bana bunu diyorsun, üzülüyorum."

"Neden üzülüyorsun? Ben umursamıyorum. Zaten çok zayıfsın, biraz alsan güzel olurdu."

"Şuan böyle diyorsun, ileride şişko diyeceksin ve beni beğenmeyeceksin."

"Sevecek yerlerin çoğalıyor, hiç böyle düşünmemiştim." Dedi Levi, ellerini Murao'nun iki yanına koyarak." Kilo aldıkça güzelleşiyorsun."

Murao, tebessüm etti.
"Öyle mi dersin?"

"Tabi ki. Yalan söylemem, beni bilirsin."

Murao, öne atılıp Levi'ın yanağına bir öpücük kondurdu.
"Teşekkür ederim."

"Hedefi şaşırdın herhalde..." diye mırıldandı Levi, eşinin dudağına bir öpücük konduruo geri çekilmiş ve dudağını yalamıştı.
"Daha iyi."

"Ya!"
Omzuna yavaşça vurmuş.
"Ne fenasın he."

"E, yaani."

*  *  *

"Levi burada mı?" Diye sordu sarışın kız içeri girerek.
Etrafa bakındıktan sonra hâla onu görememişti ve çevresindeki çocuklar ona tuhaf tuhaf bakıyordu.

"Kaptanı mı arıyorsunuz?" Diye sordu Eren şaşkınca.
"Bir kız onu neden arar ki?" Diye mırıldandı Jean'a.

Jean, omuz silkmişti.

"Kimleri görüyorum." Dedi Erwin, kaşlarını kaldırarak, elinde de çayı vardı.
"Senin buralarda ne işin var?"

Kız, Erwin'in masasının önündeki iki sandalyeden birine oturup bacak bacak üstüne attı.
"Sana gelmedim."

Erwin, gözlerini devirmişti.
"Bu beni ancak mutlu eder."
Kızın karşısına oturdu ve ellerini birleştirip, dirseklerini dizlerine dayayıp öne eğildi.
"Neden geldin?"

"Levi'ya bakıyordum. Amerikadan yeni döndüm. Gelir gelmez onu görmek istedim, bu bir sorun mu?"

"Sence değil mi?" Diye sordu Erwin, arkasına yaslanıp kollarını göğsünde birleştirdi." Evli bir adamı görmek istemen abes değil mi?"

"Evli mi?" Dedi kız kaşlarını çatarak." Hâla mı?"

"Üstelik daha iyiler, harika öyle değil mi?"

"Hâla mı ayrılmadılar?" Diye sordu kız kaşlarını çatarak." Murao'da ne buldu?"

Erwin, omuz silkmişti.
"Bilmem, ancak her ne bulduysa kaybetmek istemiyor. Bilirsin; Levi bir şeyi aklına koyduysa genelde elde eder."

"Artık araya girmem gerekiyor desene sen şuna?"

Erwin, kaşlarını çatmıştı.
"Liseden beri hiç mi büyümedin Tiana?" Dişlerini sıkmıştı." Üstelik daha da arsızlaşmışsın, evli insanların yuvasıyla oynayacak kadar karaktersiz olduğunu düşünmemiştim."

"Benimle düzgün konuş öncelikle." Dedi Tiana kaşlarını çatarak." Koynuna girecek hâlim yok, kendimi hatırlatacağım o kadar."

"İsteden de giremezsin, onu bir geç. Kendini hatırlatsan ne olacak? Levi, seni hiç sevmedi ki? Liseden beri gözü tek bir kişideydi, onu da elde etti. Sen kendini ne sanıyorsun?"

Tiana, gözlerini devirerek ayağa kalktı.
"Bana ne zaman geleceğini söyle."

Erwin sırıtmıştı.
"Seni üzmek istemezdim ancak gelmeyecek."

"Ne? Nasıl gelmeyecek? Başka bir yerde mi çalışmaya başladı?"

"Hayır, bıraktı."

"B-bıraktı mı?! Ama neden?"

"Eşine vakit ayıramadığı için huysuzlanıyordu, sence de ona çok aşık değil mi?"

"Şimdilik."

"Lise de bile seni tercih etmedi, neden şimdi tercih etsin?"

"Evleneli 3 sene olmuyor mu?" Demişti sırıtarak Tiana." Hâla bir çocukları yok ha?"

Erwin, bir şey demeden dişlerini sıktı.

"Yani ya Murao'dan bir çocuk istemeyecek kadar onu sevmiyor ya da Murao bir bebek dünyaya getiremiyor."

"İlkinin hiçbir olasılığı yok, ikincisine gelirsek de bu doğru ya da yanlış olsun seni ilgilendirmez. İlişkilerine burnunu sokma, git ve kendi kalemindeki insanlara yavşa. O senin arkadaşındı."

"Ama -dı." Yüzünü ekşitti." Belli bir yere kadar."

"Murao, kotu bir şey yapmadı."

"Bana nerede olduğunu söyle Erwin."

"Cidden öğrenmek istiyor musun?" Diye sordu.

"Evet, kesinlikle evet."

"O hâlde bütün Tokyo'yu aramak zorundasın." Ayağa kalktı." Çünkü onların yerini sana söyleyip arkadaşlarımın rahatını bozmana izin vermeyeceğim."

BOXER.||Ackerman.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin