Medya: şuracığa karizma
İyi okumalar...
Ebru, büyük bir heyecanla hızlıca odadan çıktı. Ama çıkması ile girmesi bir oldu. Ne olduğunu sorarcasına bakan Elif'e "Çantamı unuttum." dedi. Elif gülerek kafasını iki yana salladı ve gülerek "Aman diyeyim Juliet, koş, var gücünle koş da Romeo'n kaçmasın." Ebru kaşlarını çatıp ona bakınca "Ebru çocuk ağaç oldu aşağıda. İn artık." dedi. Ebru, tekrar Cedi'yi hatırlayınca heyecanla derin bir nefes aldı ve gözlerini kapattı.
Sonra nefesini verip gözlerini geri açtı ve "Umarım saçmalamam. Bana şans dile." dedikten sonra odadan çıktı. Aşağı indiğinde karşı kaldırımın önünde onu bekleyen Cedi'yi gördü. Gülümseyerek yanına gitti. "Çok bekletmedim umarım." dedi. "Bekletmedin," dedi yüzünde tatlı bir tebessümle "sadece yurdun güvenliği sapık olduğumu düşünüp beni yurda en fazla bu kadar yaklaştıracağını söyledi."
Yüksek sesli bir kahkaha attıktan sonra "Sapık mı sandı? Nasıl oldu ya o?" dedi Ebru. "Ya işte ben arabadan indikten sonra kimseyi göremedim. Direkt bahçe kapısından içeri girdim. Abi de arkadan 'hemşehrim' diye seslendi. Bende buralı değilim diye üzerime alınmadan yürümeye devam ettim. Sonra abi gelip beni çekiştire çekiştire kulübeye getirdi. Bende senin arkadaşın olduğumu, bugün buluşmak için sözleştiğimizi söyledim. Bu sefer kız yurduna erkek girmesinin yasak olduğunu, bunu bilmemek için hangi dağda yaşadığımı sordu. Bende işi inada bindirip tekrar içeri girmeye çalıştım. Az kalsın polisi arıyordu. Geldi yanıma 'Arkadaşın kim arayıp çağırayım.' dedi. Bende adını söyledim ama soyadını bilmediğim için söyleyemedim. Bu sefer iyice kızdı 'Yoldan 5 tane genç kız çevirsek üçünün adı Ebru zaten. Sen çocuk mu kandırıyorsun? Ya geç şu kaldırıma adam gibi bekle ya da ben polisi aramadan git.' dedi."
Cedi, yaşadıklarını anlatırken arabaya binmiş ve yola çıkmışlardı bile çoktan. Yola odaklanan Cedi, kendisini hayranlıkla izleyen Ebru'yu fark etmiyordu. Birden "Şahin." dedi Ebru. Cedi gözlerini yoldan çekip ne dediğini anlamadığı belli olan bir ifadeyle Ebru'ya baktı. "Soyadım, Şahin." Cedi gülümseyerek yola döndü. "Bir dahaki sefere dayaktan kurtuldum desene." dedi.
Ebru, o an dediği şeyi anlayınca istemeden gözleri kaybolacak kadar kocaman güldü. Bir dahaki sefere demişti. O da Ebru'yu tekrar görmek istiyordu. Bir kafeye geldiklerinde birlikte içeri girdiler ve boş bir masaya oturdular. İkisi de aynı siparişi verip önlerine döndüler. Ebru "saçmalama sadece tesadüf" diyerek kendini sakinleştirmeye çalışıyordu.
Sonra aklına neden buluştukları gelince konuya girmek istedi, önceliği ödeviydi sonuçta. "Öncelikle kendimi tanıtayım. Ben Ebru Şahin. 20 yaşındayım. Spor bilimleri fakültesi 2.sınıf öğrencisiyim. Branşım basketbol. Sizinle de-" "Öncelikle siz değil, sen de lütfen. Kendimi daha rahat hissederim. Ve kendini bu kadar kasma sonuçta sadece birkaç soru soracaksın bende cevaplayacağım." dedi.
Kafasını onaylarcasına salladı Ebru. O sırada siparişleri gelince ikisi de susup kahvelerini içmeye başladılar. Ebru telefonunu eline alıp ses kayıt bölümüne girdikten sonra onay almak için Cedi'ye döndü. Cedi "Başlayalım." deyince ses kaydını başlattı ve Cedi'ye döndü.
"İlk olarak kendini biraz daha yakından tanıtabilir misin?" "Ben Cedi Osman. 8 Nisan 1995'te Makedonya'da doğdum. 19 yaşındayım. Profesyonel basketbolcuyum. Şu an Anadolu Efes'te oynuyorum."
"Peki nasıl başladın basketbola? Çocukluktan beri istediğin bir şey miydi basketbolcu olmak?" "Basketbola 6 yaşında başladım. Ben çok yaramaz bir çocuktum. Okulda falan tüm öğretmenlerim şikayetçiydi benden. Annemle babamda enerjimi atabilmem için beni karateye yazdırdılar. Ama ben karateci olmak istemiyordum. Zaten ilk günden oradaki hocayı da bıktırdım. Abim basketbola gidiyordu. Ertesi gün onunla gitmek istedim. Başta kabul etmediler ama sonra ısrarlarıma dayanamayıp izin verdiler. Ertesi gün o kadar heyecanlı o kadar mutluydum ki... Koçun gözüne girebilmek için o gün ne dediyse ilk ben yaptım. Sonra gün sonunda koç benim çok yetenekli olduğumu düşündüğünü, benim de abimle beraber gitmemi istediğini söyledi. Böyle başladı."
"Çok güzel bir hikaye gerçekten. Peki Türkiye'ye basketbol için gelme sürecin? O nasıldı?" "13 yaşındayken Türkiye'den yetkililer geldiler. Önce oynayışımı görmek istediler. Kısa bir maçtan sonra beni Türkiye'ye getirdiler. Tabi ki bizim için çok zor bir süreçti. Babam işi yüzünden Makedonya'da bile değildi. Annem ve abimle geldik Türkiye'ye. O zamandan beri de buradayız."
"Her söylediğin şey de daha da şaşırıyorum Cedi. Ailen peki?" "Biz buraya geldikten kısa bir süre sonra babam da yanımıza geldi. Burada yaşamaya başladık. Hiç bilmediğimiz bir hayattı buradaki ama bir şekilde üstünden geldik. Buraya gelirken 4 kişi olan ailemiz şuan 6 kişi."
"Gelecek hayalin peki? Basketbol üzerinden devam edeceksin değil mi?" "Tabii ki. Basketbol benim hayatım. Bırakamam. Bundan sonra ne olacağı konusunda da, eğer bir şansım olursa NBA'de oynamayı çok isterim. En büyük hayalim."
"Çok teşekkür ederim Cedi. Umarım gönlündeki her şeyi yaşayacağın çok uzun yılların olur. Hem kariyerin hem özel hayatında başarılar dilerim." deyip kaydı kapattı Ebru.
"Ben gerçekten çok teşekkür ederim. Bu yoğun programında bana yer ayırdığın için." "Ne demek, ben teşekkür ederim." "Bu ödev benim için çok önemliydi. Eğer senin de bir ihtiyacın olursa, ne olursa olsun hiç çekinmeden söyleyebilirsin bana." "Aslında bir şeye ihtiyacım var." "Lütfen söyle. Yapabileceğim bir şeyse elimden geldiğince yardımcı olurum." "Sana. Sana ihtiyacım var."
HELLO! NE DİYOR BU DEV ADAM?
ASLINDA BÖLÜM ATMAK GİBİ BİR PLANIM YOKTU. AMA DOĞUM GÜNÜ ŞEREFİNE ATMAK İSTEDİM.
BÖLÜM HAKKINDA DÜŞÜNCELERİNİZİ BELİRTİRSENİZ SEVİNİRİM.
YENİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOW & FOREVER |CedRu ✓
FanfictionTek 1 gün hayatınızda neyi değiştirirebilir? Cedru'nun bilinmeyen hikayesi... ~Watty'deki ilk Cedru kurgusu 💙🧡 ~29.03.2021-16.10.2021 ♡