2.5

219 19 43
                                    

Herkese merhaba,

Uzun zaman oldu ama vazgeçmedim, buradayım. Açıkçası hala kendimi tam olarak bölüm yazabilecek motivasyonda hissetmiyordum, birkaç gün öncesine kadar. Yaşanan son olaylardan sonra ise dönmeye karar verdim ve döndüm. Cedi için Cedi'ye döndüm.

Çok uzun bir bölüm olmadı ama bu moral bozukluğu ile yazabileceğim en iyi bölüm oldu bence. Özlemişim. Hem sizi hem de bu sıcacık hikayemi.

Bölümler eskisi gibi düzenli bir şekilde gelmeyecek, maalesef. Her ne kadar istemesem de sınır koyacağım. Çünkü başka türlü olmuyor. Sizin burada birkaç dakikada okuduğunuz bölümü yazmak benim en az yarım saatimi alıyor. Gelen sonuçlar ise artık tatmin etmiyor. Beni anlayacağınızı düşünüyorum.

YENİ BÖLÜM İÇİN SINIR: 15 VOTE 40 YORUM

Başlangıç için fazla gelebilir size ama kitabın ilk bölümlerinde buna yakın sonuçlar geliyordu. Daha önce yaptınız, şimdi neden olmasın?

Çok konuştum ama bölüm sonu değerlendirmeleriniz benim için önemli. Fikirlerinizi belirtmeyi unutmayın. HAYDİ BÖLÜMEE!

****************************************

Ebru'nun söylemeye başladığı şarkıyla gözlerini kapatıp başını duvara dayadı Cedi. Asla affetmeyecekti onu, biliyordu. Ne diyebilirdi ki, haklıydı.

Şarkının ortalarında omzunda ve kolunda hissettiği ağırlıkla gözlerini araladı Cedi. Gördüğü görüntü ona gerçekliğini sorgulatıyordu. Hoş, gördükleri bilinç altının ona bir oyunuysa bile güzelliği inkar edilemezdi.

Ama kulaklarını dolduran naif ses, gözlerinin önündeki görüntünün gerçek olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Bir süre izledikten sonra bu görüntüyü hafızasına kazımak ister gibi gözlerini kapatıp kafasını arkasındaki duvara dayadı. Bir şey yapmak istedi o an. Belki yıllar önce yapamadığı şeyi yapıp ona aşkını net bir şekilde söylemeliydi artık. Bir şansları olurdu belki böyle yaparsa.

Bunları düşünürken kolu ve omzu hafifleyince Ebru'nun ondan uzaklaştığını anladı. Dedikleriyle dikkat kesildi. Dudaklarından dökülen her söz, bir alev topu gibi yüreğinin en ortasına düştü sanki. En son söylediği ise burukça gülümsemesine sebep oldu.

Ebru söylediği her şarkıdan ona kendince mesajlar gönderdiğini söylemişti. Bu şarkıdan ise "Çıkmaz sokak kalbim sana" sözünü seçmişti. Cedi öyle dalmıştı ki Ebru'yu izlemeye bu sözün şarkının neresinde geçtiğini hatırlamıyordu. Şarkı da daha önce duymadığı bir şarkıydı zaten.

Ebru gözlerini kapatarak söylediği sözden sonra gözlerini açmaya cesaret edemiyordu bir türlü. Karşısındaki adamın gözlerine bakmaya cesareti yoktu sanki. Üzerinde hissettiği bakışlarla yerinde huzursuzca kıpırdandı.

Tam konuşmak için kendini hazırlıyordu ki yanağında hissettiği narin öpücükle gözlerini hızla açtı. Az önceki yerine oturmuş muzip bakışlarla ona bakan adama gözlerini kısarak baktı Ebru. "Fırsatçı pislik," dedi kendince sinirli ama dışarıdan biri için oldukça sevimli olan bir tavırla. "Şurada duygusal anlar yaşadım, kafamı toparlamaya çalışıyorum. Hemen sinirlendirmesen olmuyor değil mi?"

Kafasını iki yana sallarken "Olmuyor." diye cevap verdi Cedi. "İki dakika gözlerinin içine bakmazsam olmuyor."

Ebru eliyle kapıyı gösterip "O cadı gelsin buraya, buradan çıkayım bir bak bakalım bir daha değil kaşımı, gözümü tırnağımın ucunu gösteriyor muyum sana?" dedi Ebru aynı tavırla.

Cedi gülerken sinirle "Ne var, neye gülüyorsun?" dedi Ebru. Cedi gülmesini tutup Ebru'ya cevap vermeden ayağa kalktı. O ayağa kalkınca Ebru da hızla kalktı yerinden. Ona ait olamayacak bir ciddiyetle "Neye güldüğünü sormuştum." dediğinde cevap vermek yerine kendisine doğru yaklaşan Cedi ile bir adım geri attı o da.

Bacaklarının arkasında hissettiği darbe bir adım daha atmasına engel olacak masaydı. Ebru kafasını yana çevirip ofladı. Önüne tekrar döndüğündeyse kendi vücudu ile arasında neredeyse bir karış uzaklık olan bedene baktı. Çok yakın değiller miydi?

Cedi, Ebru'nun yüzünü görebilmek için eğilmek yerine, ellerini ona şaşkınca bakan Ebru'nun beline koymuştu. Sanki karşısındaki bir kadın değil de küçük bir kız çocuğuymuş gibi hiç zorlanmadan onu belinden tutup havalandırdı ve dayandığı masaya oturttu.

Kendisi de bir adım atıp az önce Ebru'nun ayaklarının olduğu yere koydu ayaklarını ve aralarındaki mesafeyi neredeyse sıfıra indirdi. İşaret parmağını Ebru'nun küçük saçlarına dolarken "O kadar güzelsin ki, insanın baktıkça bakası geliyor." dedi.

Ebru tebessüm etse de hemen yüz ifadesini toparlayıp "Sende o kadar güzel kıvırıyorsun ki," "Ee?" diyerek kesti Cedi lafını ve yüzünü biraz daha Ebru'nun yüzüne yaklaştırdı. Ebru burnuna dolan kokuyla gözlerini kapatınca gülümsedi Cedi.

Ebru tek gözünü aralayıp baktığında ona gülerek bakan Cedi'yi görünce diğer gözünü de açtı ve inmek için bir hamle yaptı. Cedi onu ellerini elleri arasına alıp masaya sabitleyerek tuttu ve "Ama böyle kaç kaç nereye kadar. Gel konuşalım." dedi.

"Bu halde mi?" "Evet, ne var halimizde?" Ebru ona göz devirirken bakışları ileriden gelen Efla'ya kaydı. Onu görünce aklına gelen fikirle gülümsedi ve önüne dönüp "Haklısın. Kaçarak bir yere varamayız. Bir yerde oturup konuşalım." dedi.

Tekrar Efla'ya bir bakış attığında arkası dönük halde biriyle konuştuğunu görünce Cedi'ye döndü tekrar ve yanağı ile dudağı arasına küçük bir öpücük bıraktı. Geri çekildiğinde Cedi'nin afallamış suratı içinde gülme isteği oluştursa da kendini tuttu.

Onun anlık dalgınlığından faydalanarak masadan indi ve biraz uzaklaştı. Gelen tıkırtılara doğru baktığında Efla'nın kapıyı açmaya çalıştığını görünce elini kaldırdı ve hafifçe sallayarak "Görüşürüz." dedikten sonra arkasını döndü.

Efla'ya doğru işaret parmağını sallayınca Efla iki elini havaya kaldırdı. Onun bu tepkisine güldü Ebru. Bakışları Efla'nın arkasından onlara bakan Cedi'ye döndüğünde gülümseyerek kendisini izlediğini görünce o da gülümsedi ve restorandan çıktı.

***

Biraz hamlamışım ama toparlanacağım. Nasıl buldunuz bölümü? Gelecek bölümde neler olacak sizce?

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, seviliyorsunuz çok çok.

NOW & FOREVER |CedRu ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin