1.7

201 19 51
                                    

Sabah duyduğum tıkırtılarla gözlerimi açtım. Sesin geldiği yere baktığımda kahvaltı hazırlayan Furkan'ı gördüm.

Yanına giderken "Yok ben uyanamadım daha. Şu an rüyadayım." dedim.

"Aman sana da yaranılmıyor. Ben sabah erkenden kalkıp sana pankek bile yaptım. Bir de senin şu yaptığına bak. Ben bunu mu hak ettim. Saçımı süpürge ettim senin için. Boyu posu devrilesice."

"Ne saçmalıyorsun aq?" "Ya ben birden çok gaza geldim de."

Kahvaltı ederken "Sen bugün mü döneceksin?" dedim. Beni onaylar mırıltılar çıkarınca "Kalsaydın keşke biraz daha." dedim. "Dünkü olay olmasa gelmeyecektim bile. Lig ara vermiş olabilir ama formdan düşmemiz lazım. Ben burada olursam sen de çalışamazsın."

Bu sefer ben onu onayladım. Kahvaltı bitince Furkan'ı havaalanına bıraktım.

Eve dönmek için arabama doğru yürümeye başlamıştım ki koşu yolundaki taşı fark etmeyen 20'li yaşlardaki kız yere düşünce iyi olup olmadığına bakmak için yanına gittim.

Canının yandığı buruşturduğu suratından belli oluyordu. Diz çöküp yırtılan taytından görünen yarasına baktım.

Büyük bir şey değildi. Ama canı yanıyordu. Bana bakması için "İyi misin?" diye sordum. Karşılığında sadece "Çok acıyor." demişti.

"Kötü düştün. Hadi gel yerde oturup üşütme bir de." deyip elimi uzattım.

Kız ne kadar uğraşsa da kalkamayınca kucağıma alıp yanımızdaki banka oturttum ve "Senin için yapabileceğim başka bir şey var mı?" diye sordum.

Karşılığında "Hayır, teşekkür ederim." cevabını alınca iyi günler deyip arabama geçtim.

Daha arabayı çalıştırmadan aklıma gelen anıyla gülümsedim.

19 Aralık 2014

Yüzünde tebessümle telefonun diğer ucunda konuşan Ebru'yu dinliyordu Cedi.

"Ya olmaz Cedi gelemem. Vizelerim başlayacak." "Tamam işte. Sana da değişiklik olur."

Karşıdan oflayan Ebru'ya "O zaman kafeyi boş ver, Boğaz'a gidelim. Hem ben bugün sabah koşusuna çıkmadım. Beraber koşarız olmaz mı?"

Ebru belli etmemeye çalışsa da Cedi'nin buluşmak istemesi hele bir de ısrar etmesi çok hoşuna gitmişti. Cedi daha ilk teklif ettiğinde kafasında kabul etmişti zaten. Gitmemek için bahanelerini sayarken kendini ikna etmeye çalışıyordu aslında. Gerçekten çalışması gerekiyordu çünkü.

"Ben hazırlanıyorum o zaman. Nerede buluşalım?" "Şöyle yapalım. Buluşmayalım, ben gelip alırım seni."

"Yok ya, zahmet etme sen. Ben gelirim." "Bence konuşacağına hazırlan çünkü ben yola çıkalı 15 dakika olacak neredeyse. 20 dakikaya orada olurum."

Karşıdan cevap gelmeyince telefonun kapandığını anladı ve gülümsedi. Yurdun önüne geldiğinde Ebru'ya haber verip beklemeye başladı.

2 dakika sonra kapıdan çıkan Ebru'yu görünce gülümsedi. Ebru arabaya binince vakit kaybetmeden Boğaz'a doğru sürmeye başladı.

Arabayı uygun bir yere bırakıp birbirlerine baktılar. İkisinin de aklındaki şeyi söyleyen Ebru oldu. "Nesine?"

"Yemeğine," "Ama vizelerden sonra." diye tamamladı onu Ebru.

Ebru lafını bitirir bitirmez tekrar birbirlerine baktılar ve koşmaya başladılar. Cedi yavaş koştuğu için Ebru önden gidiyordu.

NOW & FOREVER |CedRu ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin