2.2

193 16 73
                                    

Balkonda sohbet ederken çalan telefonun sesiyle masada duran telefonumu elime aldım. Efla'nın aradığını görünce gülümseyerek açtım telefonu. "Alo." dediğimde neşeli sesiyle "Günaydın fıstık." dedi.

Aynı şekilde cevap verdikten sonra "N'aber?" dedi. "İyi, oturuyoruz bizimkilerle." "Ya, ne güzel. Ben de çok sıkıldım. Kimse yok yanımda. Müsaitsen uğrasana, laflarız."

"Olur, yarım saate oradayım." Telefonu kapattıktan sonra hazırlanıp yola çıktım. Geldiğimde selamlaştıktan sonra beni boş bir masaya oturttu ve "Dökül." dedi.

"Anlamadım?" dedim. "Hı hı, ben de salağım çünkü." Neyden bahsettiğini tabi ki anlamıştım ama anlamamış gibi bakmaya devam ettim.

"Ay bağıracağım artık. Allah'ım tamam ben üstün zekalıyım. Evet, kimse benim gibi olamaz. Ama birazcık daha akıllı olamaz mıydı diğer insanlarda." dedi kafasını gökyüzüne çevirerek. Sonra tekrar bana döndü ve "Mükemmel olmak çok zor Ebru. Siz bilmezsiniz ama çok yorucu." dedi.

Ona gülüp "Eminim öyledir." dedim. "Aslında karşımda benim kadar mükemmel insanlar olsa, sıkıntı yok. Ama karşımdakiler de sizsiniz işte." dedi küçümseyici bir tavırla. Sonra bir şey fark etmiş gibi "Beni manipüle edemezsin. Çabuk anlatıyorsun. Cedi ile aranızda ne var?"

"Hiiç, hiçbir şey." "Ben üstün zekalıyım dedim Ebru, geri zekalıyım demedim. Hem benden mi saklıyorsun, aşk olsun."

"Biz, ben üniversitedeyken dönem ödevi sayesinde tanıştık. Dün anlatmıştım." deyip onay bekler gibi durduğumda kafasını salladı. "Biz ondan sonra görüşmeye devam ettik. Arkadaş olduk da diyebilirim." "Ama?"

"Ama ben ondan hoşlanıyordum." "Oha, böyle bir hikaye beklemiyordum. Yani Cedi'nin Amerika'ya gitmeden önce bir sevgilisi olduğunu bile bilmeyen bana, sevgilisinin sen olması şoku bu resmen."

"Sevgili değildik." "Nasıl değildiniz? Seni ret mi etti? Salak Cedi. Ben sonradan aptallaştı sanıyordum ama hep öyleydi demek ki."

"Beni reddetmedi Efla, ben ona bir türlü açılmadım çünkü." "Ya, niye ki? Şu ilk adımı erkek atar klişesi yüzünden mi?"

"Hayır, Ebru'nun utangaçlık klişesi yüzünden. Tam açılmaya karar verdiğim zamanda o Amerika'ya gitti." dedim ellerimle oynayarak.

"Ebru, ben... Özür dilerim. Seni üzmek istememiştim. Ben sadece konuşuyorsunuz falan sanmıştım. Seni utandırıp, kızdıracaktım biraz." "Biliyorum beni üzmek için yapmadığını ama diğerlerinin hesabını sonra soracağım." dediğimde konuyu değiştirmek için "Devam etsene ya anlatmaya." demesi ile gülümsedim.

"Anlatacak bir şey yok. Doğru düzgün bir veda bile etmeden gitti işte. Ben unuttum sanıyordum ama unutamamışım. Kötü hatırlamamaya çalışıyorum sadece, birlikte geçirdiğimiz birkaç aylık zaman çok güzeldi çünkü."

Çekinerek "Biliyor muydu peki?" diye sordu. "Ben duygularımı hiçbir zaman sözlerimle belli etmedim. Ama hareketlerimden illa ki anlamıştır. Çok aptal aşıktım çünkü ben. Anlamamak için salak olmak gerekir." dedim buruk bir tebessümle.

"Ha, anlamamıştır o zaman. Rahat ol." dediğinde kısık bir kahkaha attım.

"Sen dün gece ondan o şarkıları söyledin?" "Yani, evet." dediğimde kahkaha attı ama benimkinin aksine sesli bir gülmeydi onunki.

"O da ondan hiç görmemiş gibi denize bakıyordu. Ben de 'Yazık iyice kafayı sıyırdı, hayal görüyor herhalde.' demiştim kendi kendime."

"Kim hayal görüyormuş?"

Gelen sese döndüğümüzde Engin Bey ve yanında Cedi'yi gördük. Bana kafasıyla selam verince ben de aynı şekilde cevap verdim. "Ee abi, siz bir şey mi diyecektiniz?" "Allah Allah, kardeşimin yanına gelmek için bir sebebim mi olması gerekiyor."

NOW & FOREVER |CedRu ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin