2.4

742 59 35
                                    

Bölüm 25: Tatlı

Tırnaklarını avucunun içine o kadar çok bastırıştı ki artık kanamaya başlamıştı. Bunu fark edemeyecek kadar gergindi o an Valu. Oturduğu bar sandalyesinin yüksekliğinden dolayı yere değmeyen ayaklarını gergin bir şekilde sallıyordu. Uzaktan bakan birisi onu sabırsız bir kız çocuğu sanabilirdi. Tatlı küçük bir kız çocuğu.

Sıcak bir el kucağındaki elini sarana kadar gözlerini önündeki içki bardağından ayırmamıştı Valu. Baş ağrısı yeniden kendisini göstermişti. Anlaşılan içkinin etkisi çabuk geçiyordu. Sonunda kendisine geldiğinde yumruk yaptığı ellerinin acıdığını fark etti. Onun aksine Five Hargreeves bunu fark etmişti anlaşılan. Gözlerini babasından ayırmadan tek eliyle kızın yumruk yaptığı elini tutmuştu.

Yumruklarını sıkmayı bıraktı Valu. Ancak bunun sebebi çocuğun yaptığı harekete karşılık duyduğu şaşkınlık idi. Birkaç saniye şaşkınlıkla donarak ona baktı. Hemen ardından bakışlarını birbirine kenetlenmiş ellerine çevirdi. Elini kendisine çekmek adına bir hareket yapacaktı, ancak bundan vaz geçerek çocuğun elini tutmasına izin verdi. Bunun yerine başını çevirerek Reginald Hargreeves'e baktı. Avucundaki kanlar Five Hargreeves'in eline doğru harekete geçerken ikisi de bundan rahatsızlık duymadı.

"Aralarında aklı başında bir siz varsınız." Diyordu Reginald ikisine bakarak. Valu adamın kendisi ile önceden tanıştıkları zamanı hatırladığını biliyordu. Çünkü bu gün akıllı davranmamıştı.

"Çünkü en büyükleri biziz ." Dedi Valu. Five başını sallayarak kızın söylediğini onayladı, hemen ardından ekledi. "Teknik olarak şu an senden bile yaşlıyız."

Başını yana eğdi. Şu anda kendisini olduğundan daha yaşlı hissetmişti işte.

Reginald Hargreeves bir an ikiliye boş gözlerle baktı. İki küçük ergen görünümünde kişi gelmiş ona kendisinden daha yaşlı olduğunu söylüyordu. İnanmak biraz zor gelmişti doğrusu. Bir cevap vermek yerine o sırada önüne koyulan içki şişesine bakarak sordu "Konyak?"

"Bir yudum alırım."

"Evet, lütfen."

Önündeki bardakları doldurmaya başladı adam. Ancak diğer bardağı doldurmayan başlamıştı ki bir el onu durdurdu.

"Sevgilim içmeyecek."

Ne?

Ne demişti o?

Şok ile elini tutan çocuğa baktı Valu. Kalp atışları hızlandı. O an çocuğun neden onun içki içmesine karıştığını sorgulamadı.

Valu'nun şaşkın bakışlarının aksine Five babası ile olan konuşmasına devam ediyordu. Ne dediğinin farkında mıydı? Rol mü yapıyordu yoksa. Elini kendisine çekerek birbirine kenetli ellerini ayırdı.

"Geçen gece Homeros'tan alıntı yaptın. Neden?"

"Çocukken hepimize zorla öğrettin. Hemde Yunanca aslını."

İçkisini yudumladı. Kızın ellerini ayırması ile kucağına düşen elini masaya yasladı ve kısa bir bakış ile kendisini izleyen kıza döndü. Kaşlarını kaldırdı ne yapıyorsun, der gibi. Bir cevap almanın yerine, Valu gözlerini ondan başka bir noktaya kaçırdı. Buna karşılık havadaki kaşları merakla çatıldı çocuğun. Ancak bir şey söylemedi. Bunu yerine elindeki bardağa bakarak konuştu.

"Kendi zamanımıza dönmezsek dünya beş gün içinde sona erecek."

"Dünyalar sona erer. Paleozoik çağ, Kura çağı..."

Nasıl bu kadar umursamaz olabiliyordu? Dünya sona erecek diyordu burada. O ise bunun sıradan bir şey olduğunu savunuyordu. Başını iki yana salladı. "Ama bunu durdurabiliriz."

VALU - Number 5Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin