3.0

715 62 24
                                    

Bölüm 31: Kelle

Tüm bedeni saran acı, beyinden yayılarak zihni zorluyor. Sanki yerinden çıkmak istermiş gibi, göğüs kafesini acıtırcasına korkunç bir hızla atıyor kalbi. Korku mu bu doruklarına kadar hissettiği duygu? Yoksa kendisine yapılan bu işkenceye olan siniri mi? Kulaklarında uğuldayan konuşmalar nereden geliyor? 

Kendini kontrol etmelisin Valentina! Sana bunu yapmasına izin mi vereceksin? Kontrol et. Ele geçir. İşkence et.

"Kontrol et" diye mırldandı sessizce. O kadar alçak sesle söylemişti ki bunu kendisi bile duyamadı. Dizlerini kaldırdı ve ayağa kalktı. Parmaklarının etrafında kırmızı ve sarı Işınlar dolanmaya başladı. Lydia'nın bedeni gözlerinin önünde canlandı ve belirdi. 

"Ele geçir." 

Kırmızı ışınlar arttı. Artık tüm kolunu sarmaktaydılar. Lydia'nın zihnindeki duvarlar birer birer yıkıldı. Artık tüm bedeni Valu'nun kontrolü altındaydı. Oysa ki kendisi bile ne yaptığını bilmiyordu o anda. Sadece güçleri ne yapmak istediğini ona söylüyor, Valu güçlerine itaat ediyordu. 

"İşkence et." 

İşkence et. Kadının beynini patlatana kadar işkence et ona. 

Kadın için saatler aldı belki de. Ama Valu için sadece bir saniye sürdü bu işkence. Artık tüm bedeni sarmış olan ışıklar birden bire yok oldu. Sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi geri geldi bilinci. Artık acı yoktu. Kötü his yoktu. Derin bir nefes verdi boşluğa doğru. Düşünmeye çalıştı. Önündeki tartışmaya odaklanmaya çalıştı. İki yanına açtığı kolları sanki üzerinde tonlarca ağırlık varmış gibi düşmüştü. Bembeyaz olan yüzüne rahatlamanın verdiği güzel hisler sayesinde yeniden renk geliyordu. 

Yere düşmüş iki Five'a ve onlara silah doğrultmuş bağıran Luther'a baktı. Neler oluyor? Sadece birkaç dakikalığına meşkuldu ve onlar kavga etmeye başlamıştı öyle mi? Yüzünü buruşturdu ve ağrıyan başını unutmayı umarak ağır adımlarını Luther'a yöneltti. Ne olduğunu bilmiyordu ama silahı olan Luther idi ve onun arkasında durmak daha mantıklı gelmişti o an için.

"Artık ipler benim elimde." diye bağırdı Luther. 

İstediği yere ışınlanabilen iki adam ve seni kontrol edebilecek kadar güçlü bir kadın ile birliktesin. Ama evet Luther, ipler senin elinde. En azından şimdilik öyle. 

"Luther, vur onu!" diye bağırdı yaşlı görünen. Genç görünen ayağa kalktığı sırada itiraz etti "Luther, asıl onu vur!"

"Vursana!"

"Hayır, onu vur!"

Söylenen sözler hep aynıydı. İkisi de birbirini taklit ederek Luther'ın kafasını karıştırıyorlardı. Valu gözlerini devirdi. Öldürme arzusu. En etkili olan psikoz. Kollarını göğsünde bağladı, olacakları rahatça izlemek adına bir ayağına verdi ağırlığını. Kaşları havalanmış merakla üçlüyü izliyordu, daha ne kadar ileriye gideceklerini merak etmişti doğrusu. Onları durdurmaya çalışsa bile işe yaramayacağını bildiğinden kendisini yormaya gerek duymadı. Eğer işler daha da karışır ise araya girerdi zaten. 

"Luther..."

Silahın namlusunun yavaş bir hareket ile onun Five'ına doğrultulduğunu gördü. Kaşları çatıldı, fakat kıpırdamadı yerinden. Luther'ın düşünceleri zihnine doluyordu ve ne olacağını biliyordu zaten. Dudaklarını dişledi yine de, Five yardım ister gibi bakıyordu suratına. 

"Üzgünüm dostum."

Five'ın hayal kırıklığı dolu bakışlarının ikisinde dolandığı o birkaç saniyenin sonunda Luther Hargreeves elindeki tüfeği bir anda çevirmiş ve tutma yeri diğer Five'ın kafasına sert bir şekilde vurmuştu. Adam bir anda gelen darbenin şoku ile birlikte yere devrildi. Rahat bir nefes verdi ve gülümsedi Valu. 

VALU - Number 5Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin