2.7

679 61 28
                                    

Bölüm 28: Çok geç

Tik.

Tak.

Durmaksızın akıyor zaman. Durdurmanın bir yolu yok. Korku bedenleri sarmış. Saçma bir heyecan ile birlikte olduğu yerde durmasını engelliyor.

Zamanın bu kadar önemli olduğunu daha önce hiç hissetmemişti.

Korkuyor muydu peki?

Belki.

Ama beklemekten başka yapabileceği bir şey olmadığının da farkındaydı... Hayır. Farkındalardı. Çünkü bu yolda yanlız değildi.

Çöpün içerisinden acele ile çıkarttığı çantayı parmakları arasında sıkıca kavrayıp başını kaldırdı. Etrafına baktı.

"Herkes nerede?"

"Lanet olsun!" Diye bağırdı Valu. "Geç kalacaklarını biliyordum!"

Five alayla güldü. Acının tatlı tebessümü.

Yüzünde öyle bir ifade vardı ki, gülümsüyordu ancak acı çekiyor gibi bakıyordu. Aynı zamanda da kendi kendiyle dalga geçiyor gibiydi.

"İlk gelen sensin." Dedi, elini ona doğru rastgele savurdu. Gözleri sokağın başını gözlüyor, herhangi bir hareketlilik bekliyordu. "Evet."

"Ne?"

Allison olsa, tamam derdi. Kadın biraz garip olabilirdi ama yine de iyiydi. Yada, Diego. Onun zamanında geleceğine emindi oysa ki. Fakat hayır. Gelen kişi onlar değildi. Gelen kişi garip bir şekilde kollarını havada savuran Klaus Hargreeves idi.

"Geldik!"

Belki diğerleri göremiyordu. Ancak Valentina onun bedeninin içerisinden çıkan mavi ışıkları ve Ben Hargreeves'in ara sıra beliren silüetini görebiliyordu. Dudakları aralandı, bir hayret nidası bıraktı havaya. "Yok artık!"

"Kiminle geldiniz?" Diye soran Five'a o anda cevap veremeyecekti Klaus. Ya da onun bedenini ele geçirmiş olan Ben. Bu yüzden Valu onun yerine bu soruyu yanıtladı. "Ben ile ikisi."

Klaus'un sarsılmasını ve içinden bir şeyi çıkartmaya çalışıyor gibi havayı ittiriyordu. Valu ona hem şaşkın hem de hayret dolu bakışlarını gönderirken Five'ı da kolundan tutarak biraz geriye çekti ikisini. Klaus her ne yapıyorsa sonucu iyi olmayacak gibi duruyordu.

"Çık!"

Acele ile etrafını kontrol etti Five. Neden hala gelmemişlerdi? Sadece tek bir şey istemişti onlardan. Tek bir şey!

Onu bile yapmamışlardı!

Bir şeyler söylemek istedi onlara kızmak. Zamanlarının olmadığını söylemek. Ancak yapamadı. Bunun için önce onları bulması gerekiyordu. Gelen kişi, bir anda içindeki tüm her şeyi boşaltan ve sokağın ortasına kusan alkolik kardeşiydi. Klaus Hargreeves bile gelmişti. Ancak en sorumlu ve disiplinli olanlar gelmemişti.

Kustuğu sarı sıvının yanına kendisini atarak inleyen Klaus'a baktılar iğrenerek. Yüzlerini buruşturdular.

"Hayret bir şey" dedi Luther, ondan birkaç adım uzaklaşarak. "Sen bile geldin."

Five telaş ile etrafına bakındı ve konuştu "Sekiz dakikamız kaldı."

"Çok tuhaf bir rüya gördüm."

Sinirle Luther'a baktı "Diğerleri nerede?"

Sokakta volta atmaya başlamışti Valu. Başını elleri arasına aldı. "Yapamayacağız." Dedi "artık yetişemezler"

VALU - Number 5Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin