Bölüm 8: Harold Jenkinsİnsanların düşüncelerine girebilir onların düşüncelerini değiştirip akıllarına sahte şeyler koyabilirim. Zihinleri ile oynayıp olmayan bir şeyi oluyor gibi gösterebilirim. Düşüncelerini okuyabilirim.
Ancak ölü biriyle konuşmak mı? Bu benim sınırlarımın üstünde bir şey. Ölen bir kişinin ruhu onu terk eder, üstelik bildiğim kadarıyla ben öleli baya üzün bir zaman olmuştu. Onunla konuşmam imkansızdı. Kaşlarım çatılıp düşünceler beynimi sardığında okuduğum kitabın sayfalarında yazan şeyler aklımdan bir alt yazı gibi geçti.
4 Numara, Klaus ölüler ile konuşabiliyordu. Her ne kadar bunu yapmak istemesede...
Klaus Hagreeves. Tam yanımda oturan manyak adam. Uyuşturucu ve içkiyi neden bu kadar kulladığını şimdi anlıyordum. Ölüler peşini bırakmıyor olmalı. Tıpkı kontrolümü kaybettiğim zaman binlerce insanın düşüncelerinin zihnime doluşması gibi. Acı vericiydi. Onu anlayabiliyordum, doğru kontrol etmeyi öğrenemez isen acı çekerdin. Kural buydu.
***
Gözlerim Five'ın duvara asılmış portresi ile kardeşleri arasında gidip gelirken onların içerisinde olduğu saçma konuşmalar şu anda ilgimi çekmiyordu. Onlar ne yaparsa yapsınlar ben Five'a yardım edecektim ve benim için önemli olan da buydu. Makinede gördüğüm gelecek bunu başaramayan ağımızı gösteriyordu. Dünya yok oluyordu ve Hargreeves kardeşler bunu durduramıyordu. Onun yerine kendilerini Five'ın gücü ile başka bir zamana ışınlıyorlarlardı. Ki çok zeki olan ortağım Five'ın son iki zaman yolculuğunu hatırlarsak bu hiç de iyi bir fikir değildi bana göre. Tabi ölüm ile onun arasında kalırsam elbette onu seçerdim ama şu an konumuz bu değil.
Şu anda düşündüklerimin hiçbirinin bir anlamı yoktu çünkü Five komisyondaydı. Başım ağrımaya başladığında gözlerimi Five'ın portresinden çektim. Hala tartışmakta olan Hargreeves kardeşlere döndüm. Neden bu kadar sinir bozucu olmak zorundalar ki?
"Dur. Bu şeyle ilk savaştığımızda hepimiz ölmüşüz. Unuttun mu?"
"Şaşırtıcı ama Klaus haklı. Bu sefer nasıl kazanacağız?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VALU - Number 5
Fantasy1 Ekim 1989 saat 12.00'de dünya genelinde 43 kadın doğum yaptı. Gün başladığında o kadınların hiçbirinin hamile olmaması oldukça sıra dışıydı. Zaman tıpkı bir gür bir şekilde akan nehir gibi hızla akıp geçti ve kendisini tekrar etti. Kıyamet günü g...