2.9

758 63 43
                                    

Bölüm 30: İşkence

Valu'nun elini tutmak hiç de mantıklı bir şey değildi.

Öyle ki karşısına çıktığı kişi Five Hargreeves ise, bunu yapmak mantığı kafandan çıkarıp fırlatmak ile aynı anlama geliyordu. Sımsıkı tuttuğu el parmaklarının arasından yavaşça ayrılırken bakışlarını kıza çevirip kaşlarını çatmaktan başka bir şey yapmamıştı Five.

'Özür dilerim' diye fısıldamıştı Valu onun zihnine. 'Bu zamanlarda benden pek de haz etmiyorsun. Şimdi elimi tutarak onun kafasını karıştıracaksın.'

Bunu yeni mi anlamıştı yani? Az önce kendisine güç vermek adına yaklaşan kıza ne olmuştu?

Rahatsız edici sessilik aralarında kol gezdi uzun bir süre. Birbirinin açığını arayarak sinirli bakışlarla kendilerini süzen ikiliyi izledi Luther ile Valu. Hiçbiri bir şey söylemiyor, bakışları ile birbirlerini öldürüyorlardı adeta. Luther ile Valu göz göze geldi. Başını iki yana salladı yavaşça Luther. Valu da onu taklit etmiş elini uzanmakta olduğu çantadan çekmişti.

"E?" Diye sordu Luther ortamı yumuşatmak adına kibarca konuşuyordu "Güzel değil mi? Dördümüz birlikteyiz." 

"Hayır."

"Hayır."

Gözlerini devirdi Valu. İşte başlıyorlardı. 'Aksi herifler' diye geçirdi içinden. İşaretler kendisini açıkça gösteriyordu. Birazdan birisi ayağa fırlayıp diğerini öldürmeye çalışırsa hiç de şaşırmazdı doğrusu.

"Genç halimle nasıl burada oturup Guinness içtiğimi açıklar mısınız?"

Valu konuşmak için dudaklarını araladı. Fakat Five buna engel olmuştu.

"Yaşlı halinle." Diye düzeltti çocuk karşısında oturan kendisini. "Senden 14 gün daha yaşlıyım."

"Kasık kılım senden daha zekidir." Dedi yaşlı görünümlü olan Five çocuk görünümlü olana hitaben. "Bu nasıl olabilir? Ayrıca, beni öldürmek isteyen bu kaçık burada ne arıyor?"

Valu dudaklarını birbirine bastırdı. Diğer Five'ın kendisini pek sevmediği açıkça ortadaydı. Bunda kendisinin de payı vardı tabii. "Sen çok mu normalsin?" Diye homurdandı gözlerini devirerek. Evet, onunla kavga etmeyecekti. Ama bu sözlerine karşılık vermeyeceği anlamına gelmezdi.

Yaşlı görünümü olan Five gözlerini kız çocuğuna dikti ve sözlü tartışmayı devam ettirmek adına dudaklarını araladı. Fakat genç görünümlü olan kendisi buna izin vermemişti.

"O benimle beraber." Dedi adamın dikkatini kendisine çekerek. Bu farklı yerlere çekilebilecek kadar fazla anlam barındıran bir cümleydi. Yaşlı olanın kaşları kalktı, devam et dedi diğerine bakışları ile.

"Açıklayayım. Bir saat sonra çimen tepede başkan öldürülmeden hemen önce Komisyon'la anlaşmanı bozacaksın. Aklından geçirdiğini biliyorum. Kıyamette geçirdiğimiz yıllar boyu ailemiz için endişelenip durduk."

Luther ile Valu'nun bakışları hızla ikisi arasında dolanıyordu. Öte yandan yaşlı görünen Five'ın da onlardan bir farkı yoktu. Sanki her an ayağa kalkıp koşarak uzaklaşacakmış gibi duruyordu karşıdan bakınca.

"Bugün bu konuda bir şey yapacaksın. Bu gün 2019 yılına seyahat etmeyi deneyeceksin. Ama zamanda sıçrarken bir hata yapıp bu küçük, ergen, yerden bitme vücutta sonsuza dek mahsur kalacaksın. Küçük-"

"Tamam." Diye seslendi yaşlı görünen. Başını masaya doğru eğdi ve düşündü bir süre. "Sana inandım diyelim, ne yapayım? Sıçramayayım mı?"

VALU - Number 5Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin