1.8

891 61 23
                                    

Bölüm 19: Muhteşem 13

Kalbinin hızlı atma sebebi hissettiği bu  adranelin miydi? Yoksa içtiği içkiler mi?

Hiç mi sevmemişti onu kadın? Bu yüzden mi evlenmişti o adam ile? Luther ne zaman ondan uzaklaşsa kadın kendisini başkasının kollarına atıyordu. Onun başkasını sevdiği düşüncesi kalbine bıçak saplanırmış gibi yakıyordu canını.
Yada yüzüne bir yumruk yermiş gibi.. Suratına kocaman bir yumruk indi.

"Feci dayak yiyor."

Endişeli bakışlarını yaninda duran kadına çevirdi bir anlığına çocuk. Düşünceli görünüyordu. Bu arada yanlarına duran, kollarını göğsünde bağlamış boş gözlerle Luther'ın önlerine devrilişini izleyen Valu alayla gülmüştü.

"Tanrım, Luther!"

Five kendi kendine sordu, düşündüğü şeyi sesli bir biçimde dile getirdi. "Neden karşı koymuyor?"

"Çünkü o küçük bir bebek." Valu duyduğu düşünceler ile biraz daha sesli güldü. Ayağa kalkmış adamı izledi, alayla kahkaha attı. "Oyuncağını kaybetmiş!"

"Bir daha vur!" Diye bağıran adamın ve tribünlerdeki insanların çığlıklarından dolayı duyulmamıştı söyledikleri. 

İhanet edilmiş bu adam kendisini dayak yeyerek iyileştireceğini düşünüyordu anlaşılan. Kalbindeki acı mı engelliyordu yüzüne yediği yumrukların acısını? Yoksa bu aptal goril güçleri mi? Umurunda değildi, yüksek sesle bağırdı "Bir daha! Vursana!"

Kardeşinin göz göre göre, bilerek ve isteyerek dayak yediğine şahit olan Five için iş durumlar karışıktı. Ne yaptığını anlamamıştı. Neden karşılık vermiyordu? Bu gorilin onu istediği anda tek bir yumrukta öldüreceğini biliyordu çocuk. Başını demirlerden geçirdi ve kardeşine seslendi sinirle.

"Luther delirdin mi? Vursana!"

Tribünlerden çığlıklar yükselirken adamın bir şeyler söylediğini gördüler. Devasa cüssesi yediği bir yumruk ile havaya sıçradı. Bunu Valu bile beklemiyordu. "Yok artık!" Dedi kıkırdayarak.

Adam geriye savrulup yere düşerken sanki zaman yavaşlamış gibiydi. Devada bedeni sertçe yere serildi. Kapalı gözlerini insanların yuhlamaları takip etti. Şaşkınlıkla yerde yatan kardeşinin ismini fısıldadı çocuk.

*

"Neyi bekliyoruz demiştin?"

"Vanya'nın aşağı gelmesini. Luther ile konuşuyor olmalı."

Başını salladı. Üzerine oturduğu sıcak kaputtan dolayı yanan bacaklarını salladı bıkkın bir tavır ile. Neden Elliott'u dinlemişti ki sanki? Bu kıyafet hiç rahat değildi. Üstelik her tarafı açıktı. Kanlı kıyafetleri ile mutluydu oysaki o. Her ne kadar iğrenç koksa da onlar rahattı.  Dudaklarını birbirine bastırdı ve aşağı atladı. "Tanrım!"

Sonra kız bir anda durdu. Başını kaldırıp ilerideki bir cama baktı dikkatle. Gözleri renk değiştirdi.

"Çok sinirlendin, kontrolünü kaybettin ve ayı parçaladın"

"Luther!" Gözleri sinirle kısıldı "Aptal kardeşin ona anlatıyor!"

"Dünyaya çarpıp her şeyi yok etti."

Buna neden olan şeyin kendisi olduğunu doğruydu. Bunu inkâr etmiyordu kimse. Ancak onu kışkırtan ve zamanla patlamaya hazır bir bomba gibi olduğu yere bastıran kişiler ailesiydi. Kardeşleriydi. Kardeşlerinin ona yaptıklarıydı. Luther bunu ona söylemiyordu. Nedeni neydi peki? Ondan korkuyor muydu? Kendi kardeşinden korkması, özellikle de bu kişi Vanya Hargreeves ise pek de mümkün değildi. Bir daha dünyayı patlatmasını istemiyordu belki de. Bu en iyi seçenekti. Burada kurduğu saçma düzenin bozulmasını istemiyordu Luther Hargreeves.

VALU - Number 5Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin