İyi okumalar 🖤
Önceki bölümü atlamayın lütfen...
Gökhan
Odaya girdiğimde, Uzay yatağının dibinde oturmuş ağlıyordu. Karşısına oturduğumda, boynuma sarılmış, yarım saat ağlamıştı. Onu bu kadar sarsan, bu hallere sokan derdi neydi bilmiyordum? Onun derdi benim derdim olmuştu sanki. Onun derdi başkaydı, benim derdim ise O'ydu...Ağlaması, iç çekişlere döndüğünde, hâlâ sarılır vaziyetteydik. O an bir şey farkettim ve bu beni korkutmaya yetti. Ömür boyu o şekilde kalabilirdim. Sanki Uzay aklımdan geçenleri okur gibiydi ve yavaşça ayrıldı kollarımdan. Kollarını dizlerine sardı. Başını da dizlerinin üstüne koydu. Bana doğru dönüktü yüzü. Ben de onun gibi, yatağın dibine sindim. Yüzümü ona çevirdiğimde bana baktığını gördüm. Ifadesizdi bakışları. Gözleri kızarmıştı ağlamaktan.
"Teşekkür ederim." dedi pürüzlü sesiyle. Şu an bakışlarında farklı bir şey vardı. Farklı bakıyordu.
"Ne için?" diye sordum.
"Yanımda olduğun için. Buraya gelmek zorunda değildin ama geldin. Seninle tanıştıktan sonra kendimi daha güçlü hissediyorum." dedi. Kalbim niye böyle tepkiler veriyordu şimdi?
"Teşekküre gerek yok Uzay. Sana söz verdim. Sözüm söz. Birlikte aşacağız her ne yaşıyorsan. Ama önce bana anlatmalısın." dedim yumuşak bir sesle. Gözlerini benden çekip, başka bir yere bakmaya başladı.
"Nasıl anlatsam bilmiyorum ki? Zor bir dönemden geçiyorum. Bazı şeyler yaşadım ve hâlâ bunun sancılarını çekiyorum işte gördüğün gibi." dedi iç çekerek.
"Sana daha önce de demiştim ya Uzay. Dertler, sıkıntılar paylaştıkça azalır diye. Bana güven. Nasıl insanlar çıktı karşıma bilmiyorum? Güvenini bu kadar zedeleyecek neler yaptılar bilmiyorum? Ama eğer bana bir şans vermeyi denersen, pişman olmayacağına eminim. Anlattığın her şey aramızda kalacak ve birlikte çözüm yolu bulacağız." dedim. Başını dizinden kaldırıp, geriye doğru bıraktı bu kez, yatağının üstüne.
"Tamam. Anlatacağım her şeyi. Ama burada değil. Terapi günü geldiği zaman anlatacağım. Aklımı toparlamam lazım." dedi. Yüzüme istemsiz olarak bir gülümseme yayıldı.
"Terapi gününe kadar bekleyeceğim o halde." dedim yüzümdeki gülümsemeyle. O da hafiften gülümsedi.
"Tamam." dedi ve bir süre daha orada oturup konuştuk. Normal konulardan konuşurken bile, gözlerindeki hüznü görebiliyordum ve bu benim içimde bir yerlerin sızlamasına neden oluyordu.
Yaklaşık iki saat sonra yanından ayrılmak üzere ayaklandım. Üstümü düzeltirken konuştum.
"Ben artık gideyim." dedim. Uzay'da kalktı benim ardımdan.
"Kusura bakma hiç iyi ağırlayamadım seni." dedi mahcup bir şekilde. Ona sarılma isteğiyle dolup taşıyordum resmen. Daha fazla tutamadım kendimi ve kollarımı ince bedenine doladım.
"Hiç dert değil. Bunun için canını sıkma. Ben halimden memnunum." dedim sarılmış halde dururken. Bir süre sonra onun kolları da benim bedenimi sardı. Ellerini sırtımda hissedebiliyordum. Yüzümde büyük bir gülümseme belirdi. Kalbimde delicesine bir hızla atıyordu. Bu olanlar neyin nesiydi böyle? Uzay bana neden böyle hissettiriyordu?
Bir süre öylece sarıldık sessizce. Odanın kapısının birden açılmasıyla bedenlerimiz birbirinden ayrıldı hızla. Kapıda, Asım bey ve Gül hanım, bize şok olmuş şekilde bakıyorlardı. Biz de orada kala kalmıştık o şokla. Uzay'ın odasında, sarmaş dolaş bir vaziyette basılmıştık! Bunu nasıl açıklayacaktık?
Yorumlarınızı bekliyorum
Sizleri seviyorum 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ DERT ETMELER (BxB)
TerrorKIVILCIM SERİSİNİN İKİNCİ KİTABI. Gökhan ve Uzay'ın hikayesi... Eşcinsel hikaye. Ona göre gelin. 28.03.2021 - 05.09.2021