İyi okumalar 🖤
Önceki bölümü atlamayın lütfen...
Uzay
Harika iki günden sonra, gürültüye boğulmuş şehire geri döndük. Hayatımın en güzel günüydü o orman evinde geçirdiğim üç gün. Hem aşık olduğum adamla sevgili olmuştuk hem de harika iki insanla tanışmıştım.Eve döndükten sonra, terapiye kaldığımız yerden devam edecektik. İyileşiyordum henüz tamamen olmasa da, iyi mesafe kat etmiştim. Geriye dönüp baktığımda, bunu çok net görebiliyordum. Hayalî Uzay da yoktu ortalarda. Beynimi kemiren, korkunç ses...
Ayna karşısında kendimi bir kez daha süzdüm. Gökhan'la tanıştığımdan beri vücut olarak da iyi toparlamıştım. Üç ay önceki gibi değildim. Kilo almıştım ve en önemlisi de kendime bakıyordum artık. Gökhan, kendimi sevmeyi de öğretmişti bana.
Aynada kendimle bakışırken, aklıma gelen şeyle yüzüm düştü. Bugün, omuzumdaki en ağır yükü atacaktım üstümden. Beni, üç ay önceki hale getiren şeyi anlatacaktım. En zoru bu olacaktı şüphesiz. Üstüme çeki düzen verip odamdan çıktım.
Aşağıya inince, annemle babamı evde görmeyi beklemiyordum. Gitmiş olmaları gerekiyordu.
"Gittiniz sanıyordum?" dedim merdivenlerden inerken. Annem gülümseyip cevap verdi.
"Gitmeden önce seni görmek istedik. İyi olduğundan emin olmak istiyoruz." dedi. Ben de gülümsedim. Kollarımı iki yana açıp cevap verdim.
"Gördüğünüz gibi harikayım." dedim. İşte asıl Uzay buydu. Eski ben geri geliyordum.
"Gökhan beye bir hediye almalıyız. Eski seni bize geri verdi. Ona gerçekten minnettarız." dedi babam.
"Kesinlikle ona güzel bir hediye alalım." diye katıldı annem de ona. Çok mutlu görünüyorlardı. Ben mutluysam onlar da mutluydu. Bunu çok daha net bir şekilde görmüştüm artık.
"Merak etmeyin. Eski Uzay geri döndü. Beni bırakmayıp, destek olduğunuz için size çok teşekkür ederim. Siz olmasaydınız kaybolup gidecektim kendi karanlığımda. Işık tuttuğunuz için minnetarım size." dedim ve ikisine birden sarıldım. Gözlerim dolmuştu.
"Ağlatacak mısın sen bizi küçük bey?" dedi babam sahte bir sinirle. Annem ağlamış, gözlerini siliyordu. "Sen bizim evladımızsın. Elbette ki yanında olacağız. Sen bizim tek çocuğumuzsun." deyip şakağımdan öptü babam. "Bir daha duymayayım öyle sözler." dediğinde başımla onayladım.
"Ben artık gitsem iyi olacak. Saatim geliyor." dedim. Annem konuştu bu kez.
"Biz bırakalım seni. Biz de çıkacağız zaten." dedi. Ne kadar gerek olmadığını söylesem de, dinletemedim. Annemlerle beraber evden çıktıktan sonra arabaya bindik. Yaklaşık yarım saat sonra kliniğe geldik. Babam, sağda kalan kliniğe baktı.
"Güzelmiş. Biz de daha uygun bir zamanda gelelim bir kahvesini içelim Gökhan beyin." dedi. Onlar böyle konuştukça utandığımı hissediyordum. Sanki biliyorlar gibi hissediyordum.
"Şey, ben artık içeri giriyorum. Evde görüşürüz." deyip indim arabadan. Kliniğe girdiğimde, bergamot kokusu geldi burnuma. Her girdiğimde, farklı bir koku oluyordu. Sakinleştirici kokular oluyordu genelde. Duvardaki, deniz manzaralı saate baktığımda, saatimin geldiğini gördüm ve üst kata çıktım direkt. Kapıyı hafif tıklattım. İçeriden onayı alınca, yavaşça açtım kapıyı. İçeri süzüldüm aynı şekilde. Gökhan bana bakıp gülümsedi. Ayağa kalkıp yanıma geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ DERT ETMELER (BxB)
HororKIVILCIM SERİSİNİN İKİNCİ KİTABI. Gökhan ve Uzay'ın hikayesi... Eşcinsel hikaye. Ona göre gelin. 28.03.2021 - 05.09.2021