16.Bölüm 🖤

616 71 47
                                    

İyi okumalar 🖤

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Uzay
Ormanda koşuyordum. Peşimden geliyordu. Evet, Sarptı bu. Ben hızlandıkça, o daha çok yaklaşıyordu sanki. Ya ben yerimde sayıyordum yada o çok hızlıydı. Kendime hızlı olmam gerektiğini söyleyerek daha hızlı koşmaya çalıştım. Bacaklarım ağrıyordu ama umursamadım. Koşarken, birinin adımı seslendiğini duydum. Bu sesi tanıyordum. Murat. Murat'tı bu.

Koşmayı bırakıp sesin geldiği yöne bakınca onu gördüm. Sarp, koşuyor ama bana yetişemiyordu. Murat'a bakınca, onu son gördüğüm gibi değildi. Çok iyi görünüyordu. Elini uzatıyordu bana doğru.

"Gel sevgilim. Gel hadi elimi tut." diyordu. Gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Tam ona doğru bir adım atacakken başka bir ses duydum. Bu sesi de tanıyordum. Gökhan'dı bu sesin sahibi. Sesin geldiği yöne baktığımda, Gökhan'da aynı şekilde elini uzatıyordu bana.

"Uzay...Gel hadi. Çıkalım bu karanlıktan." diyordu o da. Gözümdeki yaşın yanağımdan süzüldüğünü hissediyordum.

"Yapamıyorum." dedim kısık çıkan sesimle. Beni duyup duymadığını bile bilmiyordum. Gökhan'a doğru adım atacakken, bedenime sarılan kollar adım atmamı engellemişti. Beni saran kolların sahibinin pis sesini ensemde duyunca kurtulmak için çırpınmaya başladım.

Derinlerden gelen ses beynime iletilince, gözlerimi açtım. Karşımda, bana endişeli şekilde bakan Gökhan vardı. Bedenime dolanan kollar yok olmuştu. Birden yaşadığım sinir patlamasıyla ağlamaya başladım ve Gökhan'a sarıldım. O da bana sarılıp saçlarımı okşamaya başladı.

"Geçti. Korkma ben yanındayım. Ben varken kimse bir şey yapamaz sana." diyordu saçlarımı okşarken. Garip bir şekilde, rahatladığımı hissediyordum. Bir süre, yaklaşık yarım saat kadar, kollarında sakinleştikten sonra, bana verdiği sudan içtim. Boğazım serinlerken cidden rahatlamıştım.

Bardağı sehpaya koymak için hareketlenince Gökhan elimden alıp, uzanarak ortadaki sehpaya bıraktı. Bakışlarını yüzüme dikti.

"Daha iyi misin?" diye sordu. Başımla onayladım. Ama iyi miydim bilmiyorum. "Adımı sayıklıyordun. Beni mi gördün rüyanda?" diye sorunca yüzüm yanmaya başladı. Sessizce yutkunup, içimden küfür savurdum kendime.

"Ş-şey benn... Kâbus gördüm de. Sen de oradaydın." dedim ellerime bakarak. Bir süre sonra yaptığı hareketle, kalbim deli gibi atmaya başladı. Ellerini yüzüme yerleştirdi ve gözlerimi sildi. Yine ağlamış mıydım?

"Bir daha ağladığını görmek istemiyorum Uzay." dedi fısıldar gibi. "Sen ağlayınca..." deyip devamını getirmedi. Gözlerini kapattı. Elimin birini, yanağımda duran eline götürüp tuttum.

"Ben ağlayınca ne oluyor?" dedim ben de fısıldar gibi. Şu an o kadar heyecanlıydım ki bayılacaktım heyecandan neredeyse. Benim sesimi duyar duymaz gözlerini açtı. Gözleri nemliydi.

"Sen ağlayınca kalbime bir şeyler oluyor. Canım acıyor." diye fısıldadı.

"Neden?" diye sordum. Neden bunu sorduğumu bilmiyordum? Cevabı duymak istiyordum.

Bir süre sessizce gözlerime baktı. İkimizde konuşmadık bir süre. Derin bir nefes alıp verdi ve dudaklarını araladı.

"Sanırım... Sanırım sana aşık oldum Uzay."

Wuhuuu...

Yazarken feels geçirmedim değil 🤭

Yorumlarınızı bekliyorum

Sizleri seviyorum 💜

SENİ DERT ETMELER (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin