Öyle bir çıkmaza girmiştimki, olanların etkisinden yüreğim titriyordu. Gözlerimden istemsizce akan yaşlar, yüreğimi üşütüyor gibiydi. O an Zeynep'e sımsıkı sarılmak geldi içimden. Sımsıkı sarıldım Zeynep'e. Tüm yaşadıklarıma merhem olacağına inanarak yüreğime bastırıyordum. Zeynep'e sarıldıkça bir nebzede olsa diniyordu yüreğimdeki yangın. Gözyaşlarım durmadan akıyor, Zeynep'imin omuzlarını ıslatıyordu. Ağladığımı farkeden Zeynep. Geri çekilmiş gözlerime bakarken, buruk bir tebessüm oluştu yüzümde.
"Zeynep kendimi bir çıkmazın içinde gibi hissediyorum."
Beni banka oturtup, yanıma oturdu. Ellerini yanaklarımda gezdirip;
"Allah kimseyi çıkmaza sokmasın kardeşim. Neyin var? Seni böyle hüzünlendiren şey ne?"
Diye sordu meraklı gözlerle."Zeynep inan hiç bir şey bilmiyorum." Diyerek çantamdaki kitapları çıkarıp ona uzattım. "Bu ne?" Dercesine bakan arkadaşıma ne diyeceğimi bilemiyordum.
"Bunları bana kimin gönderdiğini bilmiyorum ama beni çok sevdiğine inanıyorum." Bunu duyunca gülmeye başladı.
"Allah iyiliğini versin. Seni ağlatan bumuydu? Yahu kim kime kitap verirse bu seviyor anlamınamı geliyor?" Diyerek, gülmeye devam etti. Kitapları elinden alıp içindeki şiirleri çıkardım. Ona verip, okumasını söyledim. Okudukça yüzündeki gülme yerini şaşkınlığa bırakıyordu. Gözlerini kocaman açıp soru sormaya başladı.
"Kim yazdı bunları? Ne kadar da ince ve güzel yazılmış."
"Zeynep inan hiç bir şey bilmiyorum. Bunları, kim olduğunu bilmediğim biri bana gönderdi. Ve dün akşam beni kurtaran oydu. Yaralandığı halde beni eve kadar getirmiş. Bu kağıdı kapıya düşürmüştüm. Alıp bir çocuk ile bana gönderdi. Emanetime sahip çıksın demiş." Duydukları karşısında yüzü şekilden şekile giren arkadaşım;
"Seni onun kurtardığını nerden biliyorsun?" Diye sorunca, kağıdın üzerindeki kan izlerini gösterdim ona.
"Beni kurtaran kişinin bacağını köpek ısırmıştı. Kağıdın üzerinde kan izleri var. Ben baygın iken kapıya bırakılmışım ve kapının önünde düşürdüğüm kağıdı EMANETİM diye tekrar bana gönderdi." Ne diyeceğini şaşıran Zeynep susup kalmıştı.
"Korkuyorum Zeynep. Kim olduğunu bile bilmediğim bir insanı sevmekten korkuyorum."
"Süphanallah. Ayşem vallahide ne diyeceğimi bilemedim. Böyle bir şeyi ilk defa görüyorum. Korkma ama Allah büyüktür. Kimin gönderdiğini bilmediğim için bir şeyde diyemiyorum ki sana."
Biz aramızda konuşurken ezan okunmaya başlamıştı. Anneme mesaj atıp, eve gidebilirmiyiz diye sormuştum. Annem sevinçle karşılamış, biz eve gidene kadar ocağa çorba koyacağını söylemişti. Çocuklar minibüse binmiş, ben ise, Zeynep'e benimle gelmesini, yanlız kalmak istemediğimi söylemiştim. Bizde minibüse bindikten sonra eve gittik. Annem abimleri, "kızlar rahat etsin." Diyerek dışarı göndermişti. üst kattaki büyük salonda hep birlikte namazımızı kıldık. Biz namaz kılana kadar, annem çorbaları kaselere doldurmuş, bizleri bekliyordu. Çocuklar salonda oturup çorbalarını içerken, ben de Zeynep'i kendi odama götürmüştüm. Biraz dertleşmek istiyordum. Bunun için yalnız kalmamız gerekiyordu. aslında Zeynep'e ne diyeceğimi bilemiyordum ama konuşmak istiyordum. Bu konuyu kapatmak istemiyordum. Zeynep ise bunun için çağırdığımı anlamış olacakki, Odaya girer girmez;
" Valla Ayşegül bir şey söyleme bana.Çünkü ben hiçbir şey bilmiyorum. İnan aklımda hiçbir şey yok bu konuyla ilgili. Neler olur, neden oldu, nasıl oldu gerçekten bilmiyorum. Bu konuya benden çok sen dahilsin aslında, sen anlat bana bir şeyleri. Oldukça şaşkınım. Nasıl böyle bir şey olduğunu merak ediyorum. yani seni görmek için geliyormuş. Gerçi seni görüyormuşda. Neden kendini sana tanıtmıyor bunu hiç düşündün mü acaba?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Helal Sevdam
Spiritualarkamdan gözlerimi kapatmıştı. İstemsiz bir şekilde bağırmış; "Hayır hayır bu kadar ileri gidemezsin!" Diyerek ellerini itmiştim. Bana dokunan kişinin, Zeynep değilde şiir yazan kişi olduğunu sanmış, gelen kişinin Zeynep olduğunu görünce epey utanmı...