"Ne diyeceğimi bilemiyorum. Çok güzel. Çok beğendim. Allah razı olsun."
Son mesajı attıktan sonra telefonu yatağa bıraktım. Sanırım onun kitapları,benim kitaplarımdan daha fazlaydı. Odayıda çok beğenmiştim. Evlendikten sonra bir kaç dokunuşta ben atardım Allah'ın izniyle. Düşüncemden ayrılıp, Kur'an'ımı aldım elime. Öptüm, göğsüme bastırdım. Şükrettim. Müslüman olduğum için. Rabb'imi gerçekten tanıdığım için şükrettim. Yatağıma oturup okumaya başladım. İki cüz bitirdikten sonra, Kur'an'ı kaldırıp yatağa uzandım. Düşüncelerim uyumama engel olsada sonunda uykuya dalabilmiştim.
Kapı sesiyle açtım gözlerimi. Yatağımdan doğrulup, kapıdakinin içeri girmesini söyledim. Annem gelip yanıma oturdu.
"Az önce muhtar Ahmet bey babanı aradı kızım. Kuran kursuna gönüllü bir hoca gelmek istiyormuş. Seni aramış ulaşamamış. İstersen senin yanına, sana yardıma geleceğini söyledi. Baban ise 'hazır bu hoca gelmişken Ayşegül biraz ara versin kursa' dedi. Ahmet abiden izin aldı senin için."
"Neden izin aldıki anne? Giderdim ben."
"Bugün bütün eksikleri halledip düğünü yarın yapalım demiş karşı taraf. Hem yarın cuma, hayırlı gün."
Başımı olumlu anlamda sallayıp yataktan kalktım. Bu kadar erken beklemiyordum. Hem heyecanlanıyor, hem korkuyordum. Annem odadan çıkacakken geri döndü.
"Ayşegül kızım bugün dini nikahınız kıyılacak. Nikahınız kıyıldıktan sonra, resmi nikah için gün almaya gideceksiniz Ömer ile."
Annem odadan çıktıktan sonra söyledikleri aklımda yankılanıyordu sanki. Dini nikah. Hemde bugün. Helali olacaktım yani. Doya doya bakabilecektim ona. Yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra aşağı indim. Sofrayı kuran İkra'ya yardım ederken babam geldi.
"Kızım sen biran önce kahvaltını yap, daha sonra evini görmeye git eksik varsa halledelim. Öğlen namazından sonra camide nikahınız kıyılıcak hayırlısıyla."
"Baba?"
"Buyur kızım."
"nikah sırasında, Mehr-i müeccel (vadeli mehir) yapmak istiyorum. Fikrini alabilirmiyim?"
"Babasının canı. Sen ilim sahibi bir kızsın. Neyi, neden yaptığını bilirsin. Tabiki yapabilirsin."
Bunları babamla konuşmaya utanıyor olsamda, konuşmuştum bir şekilde. Tebessüm edip mutfağa gittim. Kahvaltımı yaparken Zeynep aradı ve abisinin evine gelmemi söyledi. Kahvaltımı bitirdikten sonra anneme çıkacağımı haber verdim. Başım yerde yürürken öğrencilerim geldi aklıma. Yeni hocaya alıştılar mı acaba? Evimiz kursun karşısında olduğu için içim rahattı.
Eve vardığımda Zeynep'in beni beklediğini gördüm. Beni görünce koşarak yanıma geldi ve kolumdan tutup eve götürdü beni. Heyecanla konuşuyordu."Ayşegül evin çok güzel oldu bakar mısın ya?"
Tebessüm ederek evime bakıyordum. Hayallerimdeki gibiydi. Herşeyi halletmişlerdi.
"Kütüphaneyi görmek istiyorum Zeynep'im."
Zeynep yanıma gelince ne yaptığını ilk anlamasamda, daha sonra anlamıştım. Gözlerimi kapatıp beni kütüphaneye götürdü.
"Açayım mı?"
"Meraktan öldüreceksin beni."
Gülme sesleri geliyordu. Ellerini gözlerimden çektiğinde, çok heyecanlanmıştım. Kütüphaneyi süzüyordum. O kadar güzel olmuştuki. Küçücük odaya binlerce kitap sığdırabilirdim. O kadar güzel yapmıştı herşeyi. Odanın köşesine minik ve bir o kadar güzel masa koymuştu. İki sandaliye vardı. Masanın üzerindeki kitabı ve boş bardağı görünce, burayı benden önce kullandığını anlamıştım. Haketmişti tabi. Zeynep masadaki boş bardağı eline alarak konuşmaya başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Helal Sevdam
Spiritualarkamdan gözlerimi kapatmıştı. İstemsiz bir şekilde bağırmış; "Hayır hayır bu kadar ileri gidemezsin!" Diyerek ellerini itmiştim. Bana dokunan kişinin, Zeynep değilde şiir yazan kişi olduğunu sanmış, gelen kişinin Zeynep olduğunu görünce epey utanmı...