22.

26 4 104
                                    


NAMJOON

Jin'in daha önce cadı saldırısında bana itiraf ettiği gerçek aklıma tekrar düşerken ona şamanlıkla ilgili sorular sormak istememe rağmen şuan bunun doğru zaman olmadığını onun telaşından anlıyordum. Yaralı kuş için oradan oraya koşarak merhem, yiyecek ve su aramaya başlamıştı. Bense gözlerimi kısarak olanlar kafamda değerlendirmeye çalışıyordum ama nolursa olsun aklıma almıyordu bazı şeyleri. Ulu talihin bize bir armağanı mıydı bu yoksa laneti mi bilemiyor ve emin olamıyordum, bu sebeple de ormana doğru dalmıştım.

Bilinçli yapmıyordum bunu fakat bilincim yitik de değildi, sadece bir şeyin beni çektiğini hissediyordum ve o hisse uyuyordum. Jin mutluydu ve kahkahalar atıyordu minik dostu için fakat ben olağanüstü her şeye artık şüphe ile yaklaşıyordum çünkü neyin ne olacağına dair bir fikir yürütememek beni iyi hissettirmiyordu. Kafamda oturtamadığım şeyler beni daha fazla kuşkulandırmaktan ve gergin hissetmemi sağlamaktan başka şeye yaramıyordu. Fakat gelincik çiçeklerinin yanından geçerken öyle bir rüzgar esti ki çiçeklerin tüm yaprakları havada uçuştu ve rüzgar aynı hızla kesildi.

Gerçeğe dair bir pusula vardıysa eğer o da kalpte yatıyordu bu yüzden sadece yürüyordum ormanda, yine de gelincik yapraklarının gözden kaybolduğu tarafa doğru yönlendirdim adımlarımı. Biz ölümü tadanlardık, buna rağmen intikamla ilgilenmiyordum, yine de doğru karar vakti geldiğinde acımamam gereken kimseler olduğunu biliyordum. Ay rahibesinin söyledikleri aklımdan geçiyordu ve ben bunun ne anlama geldiğini düşünmekten dolayı başımın ağrıdığını seziyordum, kelimeler niçin bu denli zihnime kazınıyordu bilmiyorum ama dönüp durmaktan çekinmiyorlardı. 

"Anneni dinledi ay ve sözünü tuttu tanrıça da insan da. Lakin hiç sevmemiş sizi, yine de acıtmasın bu içini, sevgilerin en yücesine sahipsin sen. Tanrıça oğlu bilmiş sizi, Ay'ın esas çocukları sizsiniz ve kardeşlerinle hükmedeceksiniz iyilikle. Fakat eksiksin, korkma tamamlanacaksın. Şarkı'yı yanlış öğretmişler sana" demişti ay rahibesi. 

Annem ne söylemişti de dinlemişti ay, nasıl bir söz verilmişti? Hangi tanrıçaydı beni kendisine oğlu bilen ve niçin eksim olduğu söylenmişti? Yanlış olan neydi? Sanki kafam hiç karışık değilmiş gibi bir de bunlarla iyice bulanmış vaziyetteydi. Gerinip gevşemeye çalıştım adımlarım hızlanırken belki de yalnız kalmam gerekiyordu, ay ile yaşadıklarıma benziyordu tüm bunlar. Ay gibiydi yaşamım, bir o kadar yakın bir o kadar uzak ve gizemli ve ben artık yorgundum. Ağzımı açıp esnerken bir çatırtı duydum dalların arasından, eş zamanlı olarak gök gürüldediğinde hızlıca geriye çevirdim kafamı.

Biraz önce gelip geçtiğim rotadaki görüntü yüreğimi hoplatırken geriye doğru sendelediğimde yere düşmemek için güçlü kalmaya çalıştım. Daha önce orada olmayan ve gözden kaçırmamın mümkün olmadığı bir gemi kalıntısı denizin sularının asla ulaşamayacağı bir yerde ne arıyordu? Böyle bir şey nasıl mümkün olabilirdi? Yutkunduğumda ise daha fazlası oldu ve aniden geminin kalıntısının içinden çeşitli hayvanlar sakin adımlarla dışarıya doğru çıkmaya başladılar, Jin doğa yeniden uyanıyor demişti, tüm bunlar onunla mı ilintiliydi?

Ya da o tüm bunların anlamını biliyor muydu? Korkuyordum nihayetinde vahşi hayvanlardı bunlar, olayın gerçeküstü olmasını da bir yana bıraktım normal bir halde olsaydık bile eminim bir filin ya da zürafanın karşısında olmak insana korku hissettirirdi. Hayvanlar ise beni fark etmişlerdi buna rağmen benimle aralarına belli bir mesafe koyuyorlardı, sanki bile bile beni korkutmamak için buna başvuruyorlarmış gibi hissettiğimde gülümsemeden edememiştim. 

Hafif bir koku yayılmaya başladığında birçok hayvanın birer birer inmeye devam ettiğini görüyordum, kendi yaşamım için endişe etmiyordum ama bu hayvanlar ya sevdiklerime zarar verirse diye de zihninden geçirmeden edemiyordum. Lakin o an farkına vardığım bir şey yerçekimini ayaklarımın altından bir süreliğine yok etmişti ve hafifçe yükselmiştim, gözlerim irileşerek ne kadar yükseleceğimi merak etsem de hayvanlar da hareket etmeyi ve gemiden çıkmayı bırakmışlardı.

Çöl BatağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin