NAMJOON
Yolda yakalandığım sis beni tedirgin etmişti ve önümü göremeden ilerlemek Çöl Batağı'nın özellikle en sık ormanının olduğu kısım benim duvara gitme alanım olduğundan körmüşüm hissi yaratıyordu. Her zaman olduğu gibi kendimi biraz sakinleştirmek için içimden şarkı mırıldanıyordum. Duvara yaklaştığımda ve ağaçlar seyreldiğinde çöle girmek üzere olduğumu fark ederek kendime bir ağaç seçtim ve üstüne tırmandım ama uzun süre beklememe rağmen duvarın bu tarafından gelen bir vampir olmadı.
Tırmanıp indikleri alan bu kısımdı ve tamamen temizdi, yine de kesin bir şekilde emin olmadan hareket etmek istemediğimden işimi garantiye almak adına biraz daha vakit öldürdüm orada hamle yapmaya hazır bir biçimde etrafı inceleyerek. Sis dağıldığında kendimi daha güvende hissederek ağaca sarılmıştım.
Şimdi yapmam gereken tek şey Taehyung ve Jimin'in de bugünü sorunsuz atlatmış bir biçimde kasabaya dönmelerini dilemek ve geri dönüş yoluna çıkmaktı. Kasabaya vardığımda ise Jimin'in de Taehyung'un da çoktan vardığını, kasabalının yine bir zafer havasına büründüğünü görmüştüm. Bunun anlamı bir vampirin öldürüldüğü olmalıydı, normalde Taehyung bununla çokça övünüp kasabalıların da biraz gözünü korkutmak için gövde gösterisi yapardı minicik ama Matai de bu coşkuyu görüp katılanlar arasında olduğundan olsa gerek pek bir umursamaz görünüyordu.
Beni gördüğünde kısaca üstümü incelemiş ve iyi olduğuma karar verdikten sonra hafif bir baş selamı vermişti, Jimin ise Yoongi'nin onun tabağını biraz daha doldurursa kusacağı şeklinde şikayetleriyle şirin şirin ona naz yapıyor gibi görünüyordu ve geldiğimi henüz farketmemişti. Tam onların yanına gitmek üzereyken üstüme birinin atlamasıyla beraber geriye doğru sendelemiş ama düşmemek için ikimizi de sıkı sıkıya tutmuştum, sadece kokusundan bile bana sarılanın Jin hyung olduğunu anlayabiliyordum.
Biraz öksürerek geri çekildiğimde "İyiyim ya sakin mi tepkiler versek acaba biraz"dedim. Jin hyung ise gözlerini kısarak "Aptal herif en geç sen geldiğin için çok fazla endişelendim"dedi, ellerimi havaya kaldırıp "En uzun yolun benim olduğunu biliyorsun, bir vampir falan da geçmedi bu tarafa yani rahatlayabilirsin"dedim.
Kasabanın ortalama insan kalabalığının en fazla olduğu noktaydı bizimkilerin bekleyip zaferle dönüşlerini yemekle kutladıkları ve kocaman ateşin yakıldığı yer, aslında biraz dinlenmek istiyordum ama bunu hemen yapamayacağımı bildiğimden Jin hyung ile beraber biz de onlara katılıp o tarafa doğru yürüdük. Matai, koşup bacağıma sarıldığında şaşırmıştım açıkçası böyle bir tepki beklemiyordum "Namjoon abi sen de döndün yaşasın"diye çığırmıştı ve kasabalılar da beni incelerken onlara hiçbir vampirle savaşmadığımı ve bir vampirin bu tarafa geçmediğini söylemiştim.
Kasabalılar rahatlarken Jimin bana uzanıp önündeki tabaktaki yiyeceklerden uzatmıştı, ona tok olduğumu söylediğimde Yoongi bu sefer de bana bir şeyler yemem için ısrarlarına başlamıştı ama gerçekten canım bir şeyler istemiyordu. Biraz hem diğer insanlarla konuştuk, biraz da birbirimizle ama yatmadan önce minik bir toplantı yapmamız gerekiyordu Ay Çocukları ile çünkü bu sis işinin pek doğal bir oluşum olduğunu zannetmiyordum. Kasabalıların da yavaştan yavaştan dağılması ve uyumaya dönmeleri ile ben de bizim bir toplantı yapmamız gerektiğini ortaya attım.
Taehyung, Matai'ye bir şeyler fısıldayıp onu kendi evlerine gönderdikten sonra benim evimde toplandığımızda önce onu dinledim. Vampirle olan mücadelesini tüm ayrıntılarıyla anlattığında Jimin'in de Taehyung'un da benim de en çok aklımıza takılan nokta sis olmuştu. Jimin sisin tamamen vampirler yüzünden olduğunu söylerken Jin bunun mantıksız olduğunu savunuyordu, sis vampirler için de bir dezavantaj oluşturuyordu çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Batağı
FantasyAy Çocukları inat etti, yaşayacaklardı hem de Kurşun geçirmeden! Kana susamışları da kanla aktardıkları genleri üstün tutanları da alt edeceklerdi. Çöl Batağı, duvarın öteki tarafı ya da tüm dünya hiç farketmezdi onlar için. Yaşayacaklardı ve hayatt...