JIMIN
Yoongi, Taehyung ve Matai beraberce balık tutmaktan döndüklerinde ben gündüz nöbetindeydim. Yoongi, kasabaya girmeden önce benimle göz göze geldiğinde gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutuyordum. Matai, elinde tuttuğu hasır sepet ile bana doğru koşarken deniz suyuyla ıslanmış saçlarından sağa sola su damlaları sıçratıyordu.
Ben hemen dizlerimin üzerine doğru çökerek onunla aynı boy hizasına gelirken Matai "Jimin abi, o kadar güzeldi ki deniz! Hem limandaki gibi değil, ayaklarımıza taşlar batmıyor her yer tamamen incecik kum. Çok güzel yüzdüm, Taehyung ile yüzme yarışı bile yaptık ve ben kazandım! Benim harika olduğumu söyledi, Yoongi de aferin dedi" dedi.
Onun mutluluğu benim de içimi ısıtırken elime tuzlu bulaşmasını umursamadan saçlarını okşayıp "O bal ayısını yenersin tabii, bir de benimle yüzme yarışı yap bakalım eğer beni de yenersen yüzme şampiyonu sen olursun"dedim. Taehyung da bizim yanımıza ulaştığında "Jimin-ah, sözlerimize dikkat edelim lütfen bal ayısı çok ayıp bir tabir"dedi, ben ona gözlerimi yuvarlarken Matai bu kez de elindeki sepeti göstererek "Yoongi abi bir sürü balık yakaladı, Taehyung da benim yüzebildiğimi gördükten sonra ben sırtüstü yüzerken birkaç tane balık tutmayı başardı"dedi.
Sepetteki balıkları inceliyormuş gibi yaparak "Vay be aferin size iyi iş çıkarmışsınız"dedim, Matai hala daha heyecanını atamamış gözüktüğünden Taehyung'un arkasından koşturarak beni bekle demesine aldırış etmeyip kasabaya depar atmaya devam etti. Onlar gittiğinde Yoongi'nin hala yanımda kalmasını anlamlandıramayarak sorar gözlerle ona baktım, onun da elinde bir sepet vardı.
Sepeti işaret ederek "Sen neyi bekliyorsun? Onların arkasından gitsene, balıkları biran önce temizleyip pişirsin yardım birliğindekiler"dedim. Yoongi öksürerek "Ben, şey Jimin-ah geçen sefer" dedi ve duraksadı biraz ama sözünü kesmedim "Geçen sefer sana haksız yere fazla çıkıştım. Balık tutmakta pek yetenekli olmasan da dediğin gibi geldiğinde yardım birliğine katıldın ve tüm akşam çalıştın, iki iş birden yaptın ki bunu yapmana gerek bile yoktu çünkü dediğin gibi bu bir şans meselesi. Biraz gergindim, boş yere kırdım kalbini"dedi.
Omuz silkip "Sorun değil"dedim, Yoongi dudaklarını ıssırdı ne diyeceğini aklında tartıyormuş gibiydi. Derin bir iç geçirip "Hadi ama Jiminie, barışalım aramızda soğukluk olmasın"dedi ve sonra hiç beklemediğim bir şey yaptı ve yumuşakça dünyayı sarsabilecek güçte olan dudaklarıyla yanağıma bir öpücük kondurdu. Yanımdan koşar adım uzaklaşırken benim için zaman anlık olarak durmuştu, dünyayı bilmem fakat ben sarsılmıştım.
Bütün binaları zihnimin, bir olmuştu ve yer yerinden oynamıştı. Kendi kendime sadece yanağından öptü sakinleş desem bile kalbimin atışına iradem pek kontrol sağlayamıyordu. O sırada daha da büyük bir mucize oldu, gökyüzünde bir kuş geniş kanatlarını açarak gaklama başladı. Gözlerimi kısarak acaba bu öpücüğün getirdiği bir serap mı diye düşünüyordum fakat aynı şekilde üç-dört tane daha siyah renkli kuş yukarıda çemberler çizerek uçmaya ve gaklamaya başladığında hemen sol taraftaki diğer gündüz nöbetçisine baktım.
Ardından karaltılar artış gösterdiğinde bunun bir karga sürüsü olduğunu anladım. Birbirimizi çok net görebileceğimiz mesafelerde değildik ama acil durum çağrılarımızı içeren el hareketlerimizle kasabaya döndük, daha önce Çöl Batağı'nda hiç kuş uçtuğunu görmemiştik, Taehyung'un geçen gün duvara gittiğindeki olay bir istisnaydı fakat şimdi bir sürü halinde tepemizdelerdi. Kasabaya geldiğimizde herkeste büyük bir telaş hakimdi, karga sürüsü herkesin içindeki merak ve korkuları harekete geçirmişti.
Namjoon hızla olaya el koyarak gündüz nöbetçilerinin yerini doldurmaları için gece nöbetçilerini göndermişti ve bir sorun olmayacağını söylemişti, akşam yemeği için hazırlık yapan yardım birliği ise çoktan geçip gitmiş kargaların dehşetini yaşıyorlardı. Ellerindeki kaseler ve kazanlarla yaşam birkaç saniyeliğine donmuştu, Yoongi ve diğer kurşungeçirmezler de yanımıza ulaştığında birbirimize utanarak bakacak zamanımız bile yoktu. Çünkü bu olağanüstü bir durumdu, Namjoon bizimle fısıldaşarak "Bu da ne demek oluyor şimdiye kadar tek bir kuş bile yoktu bu topraklar üzerinde"dedi. Fakat kargalar her şeyin başlangıcıydı çünkü dakikalar sonrasında asıl büyük kaos başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Batağı
FantasíaAy Çocukları inat etti, yaşayacaklardı hem de Kurşun geçirmeden! Kana susamışları da kanla aktardıkları genleri üstün tutanları da alt edeceklerdi. Çöl Batağı, duvarın öteki tarafı ya da tüm dünya hiç farketmezdi onlar için. Yaşayacaklardı ve hayatt...