UYARI: Kanlı ve işkenceli bir bölüm olacak, mental açıdan kaldıramayacağınızı düşünüyorsanız kendinizi zorlamayın.
"Bak ve beni gör, cılız adam. Senin şömine önünde bir kitapla birkaç saat geçirdiğin gibi yüzyıllar geçiren Barlow'a bak. Bak ve elindeki sefil sopayla öldürmeye çalıştığın, gecelerin bu muhteşem yaratığını gör.
Bana bak, yazar bozuntusu! Ben insan hayatlarını yazdım ve mürekkep olarak kan kullandım. Bana bak ve ümidini kes!" -Korku Ağı, Stephen KingHOSEOK
Deli kralın yakaladığı büyücüyü duyar duymaz saray dediği devasa şatosuna koşmuştum. Olanları çok yakından izleme gibi bir amacım yoktu ama kesinlikle gözlerimin kaçırmaması gereken şeyler olacağından emindim, bu yüzden neredeyse hiç uğramadığım odama uğramam iyi olacaktı.
Aceleyle gittiğim saraya girişimde her zamanki gibi beni içeri alırlarken lak lak yapmak isteyen bekçi vampirleri hızla geçmiştim, balıksız fakat yer yer nilüferlerin yer aldığı havuzun yanına gelince sarmal merdivenlere ve bi hayli yüksekte kalan taht odasına baktım. Aşağıda dolanan kimse yoktu, sütunların ve mahzen kapılarının önüne baktım ama bir tane bile vampir göremiyordum.
Bununla birlikte deli kralın gerçek bir gösteri yapacağından daha da emin oldum. Kanın kırmızı yansımalarını ve ışığını şimdiden görür gibiydim, bir büyücü yakalanmıştı, vampirlerin en büyük ve en korkulu, gizemli düşmanı! Bu zafer sayesinde kral çok daha fazla böbürlenecek ve büyük gövde gösterileri yapacaktı, büyücüye küçük hissettirmek için ve onu ürkütmek için elinden geleni ardına koymayacaktı.
Bulunduğum yerden olanları izleyemeyeceğimden direkt odama geçmek istedim, korku dolu cesetli yola bakan bir pencerem vardı ve taht odasını görebiliyordum oradan. Ben odama çıkarken birkaç siyah pelerinli ve kapşonlu vampir yanımdan hızla geçip giderken şimdiden büyücü için üzgün hissediyordum.
Farkında olduğum bir diğer şey ise bu şovun bir parçası olursam pisliğe daha çok bulaşacağımdı, ki riskliydi de ben boyun eğen vampirlerden biri değildim, aykırı ve özgürdüm ki bu da başıma bela açmam için yeterli bir sebep oluyordu genellikle. Odamın döküntü ve karanlık haline aldırmadan pencereye adımladım, duyma ve görme gücümün diğer vampirlerden çok daha güçlü olması işime yarar bir durumdu. Her şey manzara olarak ayaklarıma serildiğinde öncelikle deli krala odaklandım, ellerini duvarın üstüne yaslamıştı ve iki yanından vampirlerin tutup kavradığı aşağıdaki büyücüye dudaklarını yalayarak bakıyordu.
Diğer vampirler de birbirlerinden ayırt edilmeyecek şekilde siyah kapşonlular giymişlerdi ve ayakta hazır olda duran bir asker misali beklemedeydiler. Büyücüye gözlerimi diktiğimde kaşlarımı çattım, onun yaşlı ve uzun sakalları olan biri olacağını düşünmüştüm ama bu resmen daha çocuktu. Tamam öyle üç-beş yaşında değildi ve bir gençti ama benim için çocuktu, sonsuz gibi görünen yaşamımda insanların geçirdiği yirmi yıl benim için onlardaki üç-beş yaşlarla eş değerdi.
Gerilmiştim ama müdahale edemeyeceğim gibi merak içindeydim de. Büyücü çocuk korkmuş gibi görünmüyordu ama bunun iyi mi kötü mü olduğuna onun adına karar veremedim, deli kral korkudan ve tapınmadan beslenirdi; başkaldırı ve cesaretten değil. Büyücü çocuk dudaklarını yalayan vampir krala bakıp sırıttığında hemen ardından ifadesi değişmiş ve yere tükürür gibi yapmıştı, deli kralın sinirlerini bozmak istiyorsa kesinlikle doğru yoldaydı ama bunun sonuçlarının da kendisi için sinir bozucu olacağından emindim ve acılı...
Yine de o bir büyücüydü ve herkes onun güçlerinden, güçlerinin sınırından eminsiz olduğundan kuşkulu ve endişeliydi de. Deli kral onun bu hareketi üzerine bulunduğu taht odasının balkonundan inme kararı almış olacaktı ki çevik bir hareketle geri çekildi, saniyeler içinde merdivenlerin başında göründüğünde ise tek tek basamakları inerken gözlerimi biraz daha kısıp daha iyi görmeye çalıştım. Boynundaki altın zincir kolyenin etrafında minik bir yılan dolanmıştı, boynundaki kolyeyle beraber yılanı da bir kolyeymiş gibi taşıyan vampir yılanının tıslamasına aldırmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Batağı
FantasyAy Çocukları inat etti, yaşayacaklardı hem de Kurşun geçirmeden! Kana susamışları da kanla aktardıkları genleri üstün tutanları da alt edeceklerdi. Çöl Batağı, duvarın öteki tarafı ya da tüm dünya hiç farketmezdi onlar için. Yaşayacaklardı ve hayatt...