JIMIN
Gece nöbetinde Yoongi ve Namjoon hyung olağandışı bir şey olmadığını ve bir hırsızlık vakası yakalamadıklarını söylemişlerdi. Bugün ise Jin hyung gündüz nöbetindeydi, Taehyung ve ben ise av birliğindeydik. Namjoon hyung ve Yoongi hyung ise gece nöbetinde oldukları için uyuyorlardı, uyandıktan sonra yardım birliklerine katılacaklardı. Bir zamanlar her şeye sahip olduğumu düşünüyordum, para ve istemediğim kadar lüks bir yaşam, yine de kalbimin kaldıramadığı şeyler vardı. Bu yüzden de bizzat ailem tarafından ihanete uğradıktan sonra büyük bir güven problemim oluşmuştu.
Burda da kimseye anlatamayacağım şeyler vardı, herkesin en nefret ettiği şey önce vampirler sonra da soylulardı nihayetinde böyle kimse bir şey bilmeden yaşamak daha kolaydı...Bunu büyüklenmek adına falan demiyordum ama bizim aramızda büyük fark vardı işte, ben dipte yaşamamıştım hiç, sefil bir hayat nedir, insanlar fakir şekilde nasıl yaşar tatmamıştım. Bu yüzden benim yaşadıklarım bazen daha zorluymuş gibi geliyordu, insan bir şeyleri tattıktan sonra onu kaybetmek, o şeyleri hiç tatmamışken yitirmekten daha zordu galiba.
Birbirimiz hakkında bir fotoğraf vardı elbet kafamızda, buna rağmen tamamıyla açık olamıyorduk bir şekilde az ya da çok güvenin sağlanması ve bu sorunun üstesinden gelmek meşakkatliydi. Piyano çalmayı özlemiştim, istediğim yemeği istediğimde şekilde yemeyi, kaygısızca yaşamayı özlemiştim. Düşümde sürekli ailem beni gelip alıp götürüyordu fakat bu sadece bir düş olarak kalacaktı, hayır beni asla almaya gelmeyeceklerinden demiyordum bunu sadece.
Bu düş olarak kalacaktı çünkü ben asla yanımdaki insanlara, ay çocuklarına ihanet etmezdim. Bir planımız vardı, buraya gelmeme neden olan düşüncelerim burada bana ders falan olmamış daha da pekişmişti. Taehyung, Matai'yi Daisy'ye emanet etmeden önce sıkıntılı görünüyordu o küçük kızı tek başına bırakmaktan nefret ediyora benziyordu.
Matai'nin yanına diz çökmüş ve "Kasabadan ayrılmak yok tamam mı bebeğim? Ben akşama geleceğim ve sana söz harika bir çiçek buketi yapacağım, eğer ben gelene kadar uslu uslu beklersen çiçekleri sana veririm ama geldiğimde şikayet duyarsam o zaman çiçeği unut anlaştık mı?"dedi, Matai dudaklarını büzerken "Tamam ama ben neden seninle gelemiyorum Taehyung?"diye sordu. Taehyung derin bir nefes verdi "Nedenini sana dün anlattım ama güzelim, yolun tehlikeli olmasını geçtim ava çıkmak başlı başına tehlikeli bir şey"dedi, Matai kaşlarını çatarak "Banane bana da avlanmayı öğretebilirsin"demiştİ.
Taehyung bir derin nefes alıp "Matai, lütfen sözümü dinle"dedi, bana kalırsa kız haksız sayılmazdı, evet küçük bir çocuktu belki ama daima çiçekli patikalarda yürümeyecekti. Üstelik onun bizim soyluların küçük kızları gibi durgun olduğunu sanmıyordum, o da tıpkı Taehyung kadar yırtıcıydı ve gerektiğinde vahşileşebilen, şimdiden kendini korumaya heves eden biriydi. Matai "Ben de senin kılıcından istiyorum, ok ve yay da olur, izin ver öğreneyim işte"dediğinde Taehyung eliyle başını ovalamıştı.
Ben yanlarına yaklaşıp "Matai, ava çıkmak için yeterince cesur bir kız olduğunu biliyorum ama bunun için biraz daha büyümen gerek. Silahları kullanmak senin için çok tehlikeli, Taehyung ile sen bir misiniz? Olamazsınız değil mi? Onun yerine Daisy ablana rica edersek eminim senin için güzel bir tahtadan kılıç oyabilir, bir süre onunla alıştırma yaparsın ve yaşın büyüdüğünde seni de ava götürürüz?"demiştim. Taehyung gözleri parlayarak bana baktığında Matai de biraz düşünüp söylediklerimi mantıklı bulmuştu ki kabul etmişti.
Matai ile vedalaştığımızda Taehyung kılıcını beline asarken sıkıntıyla oflayıp "Daha birkaç gün oldu ama şimdiden korkuyla doluyum ve hiç iyi bir örnek olamıyorum ona"dedi, kasabadan yavaş yavaş uzaklaşıp av birliğinin diğer üyelerinden ayrışırken "Saçmalıyorsun Taehyung, onun için en iyi örnek sensin neden böyle düşünüyorsun?"dedim. Taehyung "Ona soğukkanlılıkla yaklaşamıyorum sürekli endişeliyim baksana basit bir sorunu bile sen benden daha iyi çözüyorsun"dedi, tek kaşımı kaldırıp "Oh anladım sen haksız yere kendine yüklenme seansındasın, ona ilginç bir şekilde baba iç güdüsüyle yaklaşıyorsun soğukkanlı olamaman normal"dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Batağı
FantasyAy Çocukları inat etti, yaşayacaklardı hem de Kurşun geçirmeden! Kana susamışları da kanla aktardıkları genleri üstün tutanları da alt edeceklerdi. Çöl Batağı, duvarın öteki tarafı ya da tüm dünya hiç farketmezdi onlar için. Yaşayacaklardı ve hayatt...