HOSEOK
Çatıdaki septagramın yani yedi köşeli yıldızın içinde dururken başımı gökyüzüne kaldırdım ve geceyi tamamen kollarıyla saran ay'a baktım. Yere eğilerek çizgilerin neyle çizildiğini incelemeye çalıştım, hangi maddenin kullanıldığını öğrenmek işime yarar mıydı bilmiyordum ama yarayacak gibi geliyordu bu yüzden dikkatle gözlerimi kısarak bunun tebeşir mi yoksa mürekkep mi olduğunu anlamaya çalıştım.
Üstümdeki deri pantolon askısı ve korse belimi sıktıkça sinirleniyordum, aramızdan birisi Çöl Batağına gitmiş ve ölmüştü. Orası insanlar için sakıncalı bölge olmalıydı, vampirler için değil ama bu değişime uğruyordu git gide. Bu elbette dikkatimizi çekmişti, dikkatimizi çekmesi ise beni mutlu etmiyordu. Devasa yıldızın temsil ettiği şeyler irade, sevgi, zeka, huzur, güç, dürüstlük ve büyüydü.
Elf yıldızı ya da peri yıldızı olarak bilinen bu yıldız aslında vampirlerden koruma sağlayan bir yıldızdı. Bu yıldız başarıyla tamamlandığında kozmik bedenleri ortaya çıkarıyordu. Yedi birçok kültür ve toplulukta önemli bir sayıydı. Yedinin uğuruna inanılırdı, yedi büyülü element olduğu düşünülürdü (ateş, hava, su, toprak, ışık, yaşam, büyü) kimine göre ise bu elementler değişiklik gösterirdi. Işık, yaşam ve büyünün yerine doğayı, cenneti ve özü koyarlardı.
Yedi köşeli yıldız, tüm kozmik bedenlerin faal olduğu zamanı temsil ederdi ve işe yararsa hakikaten de faal olurdu ve temsil mahiyetinden çıkardı. Bu yıldız bovis enerjiyi arttırdığı için vampirlerin karanlık enerjisiyle korumayı oluşturanın enerjisini birbirine çarpıştırırdı, vampirin enerjisi zaten olabildiğince açıkta olduğu için sembol sayesinde açığa çıkan enerjisinin gücü karşısında enerjinin gücü düşük olurdu.
Haliyle vampirin enerjisi, sembolün ve sembolü oluşturanın enerjisini yıkıp geçemediğinden de bu sembol sahibine koruma sağlardı. Gökkuşağında yedi renk vardı, güneş sisteminde yedi gezegen yer alıyordu, yedi nota vardı ve yedi gün vardı, simyada yedi metal, cennetin ise temsili yedi katı vardı.* Modern dünyanın büyücü taklitçileri dahi bu sembolden faydalanırdı. Okültistlerin ve vikaların ortaya çıkmasıyla sembol daha da rağbet görmüştü fakat septagramı basitçe çizmek yeterli değildi haliyle rağbet görmesine rağmen septagramın gücünü açığa çıkartabilen kişiler modern dünyada fazlasıyla nadir olmuştu.
Şimdi ise şehirdeki büyücülerin yakalanması isteniyordu bir bir, vampirler büyücülerden korkarlardı. Ben korkuyor muydum? Hayır, belki de bu yüzden beni bu göreve göndermişlerdi. Fakat ben açtım, uzun süredir kana açtım çünkü diğer vampirlerin aksine o sikik vampir topluluğumuzun tüm kurallarının dışında hareket ediyordum. Benim gibi bir vampiri kontrol altında tutabileceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlardı, kendilerini bu şehrin sahibi olarak görüyor ve aralarına sonradan katılanları hor kullanıyorlardı.
Vampirler güç oyununa bayılırdı ve ben de onlara bu oyunun nasıl oynandığını gösterecektim, minik gözükse de kendi çapımda göstermiştim de. Şehirde kendimi sürekli besliyordum ama bunu o çok sevdikleri soylular aracılığıyla yaptığımdan kıçıma tekmeyi basmanın yollarını arıyorlardı, beni öldüremeyecekleri kadar güçlüydüm. Fakat benden kurtulmakta istiyorlardı çünkü soylularla olan anlaşmalarını bozup duruyordum, soylulardan beslenmek benim hoşuma gidiyordu.
Kendi türüne ihanet eden bu yaratıkların cezasını verdiğimi düşünüp adil olduğuma inanıyordum, hem kanları da sokaktakilerden çok daha lezzetliydi. Bunu yaparken aslında ben de kendi türüme ihanet ediyor sayılırdım ama vampirleri hiçbir zaman sevmemiştim, sevdiğim tek vampir kendimdim. Soyluları ise parmağımda oynatabildiğim için onların kanını aldığıma dair somut bir kanıt ortaya koyamıyorlardı, kanıt olmadığında beni suçlayacak bir şey de gösteremiyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Batağı
FantasyAy Çocukları inat etti, yaşayacaklardı hem de Kurşun geçirmeden! Kana susamışları da kanla aktardıkları genleri üstün tutanları da alt edeceklerdi. Çöl Batağı, duvarın öteki tarafı ya da tüm dünya hiç farketmezdi onlar için. Yaşayacaklardı ve hayatt...