Avustralya / Peninsula
Ocak ayının 22. günü, 1980Seninle kış ayında öpüşmenin en güzel yanı dudaklarımızın soğuk olması Roseanne Park.
Her anımsadığımda sıcaklığınla ısınıyorum çünkü.
Bunu bilmene rağmen bana 'sarhoş oluncaya dek öpüşelim mi?' diyorsun.
Fakat biz ikimiz zaten fazla sarhoşuz.Dün okumuş olduğum mektup bir anlığına bile elimden düşmemiş, uykularımı kaçıracak kadar rahatsızlık duymama sebep olmuştu. Bunu yazan her kimse birazcık olsun vicdanı yoktu, genç bir kıza böyle ithamlarda bulunmanın ne kadar korkunç olduğunu bilmediği de apaçık ortadaydı.
"Ne düşünüyorsun hâlâ?" Melany yan sıramda soru çözmekteyken kısa süreliğine bana dönmüştü fakat bakışlarımı mektuptan ayırmadım. "Sorun hiçbir şey düşünememem Melany." Sıkıntı dolu bir nefes verdiğinde canımın puro çektiğini hissetmiştim bir an, fakat az sonra dersimiz başlayacaktı.
"Önümüzdeki ders kiminleydi?" Melany bu sorumu duyduğunda hayrete düşmüştü âdeta, bir şey düşünemiyorum derken mübalağa yaptığımı sanıyor olmalıydı. "Edebiyat, Bay Jeon ile yani." En olmayacak kişiyleydi dersimiz fakat canım bir kere puro çekti mi içmeden rahat duramaz ve bunun için her şeyi göze alabilirdim.
"Ben içip geliyorum hemen." Yerimden fırlayıp konuştuğumda Melany beni durdurmak için kelimeler sarf edecekti ki lafa giren Darren olmuştu. "Ben de gelebilir miyim? Sana ısmarlarım." Hevesle sorduğunda düşünmeden salladım başımı, puro içmekten güzel bir şey varsa o da bedavaya puro içmekti.
"Olur fakat hızlı olmalısın, beni takip et." Seri adımlarla sınıftan ayrıldığımda upuzun koridorun sonundaki Bay Jeon görüş açıma girse de o henüz bizi fark edemediği için her zamanki yere, yani depoya koşmaya başladım.
Hızımızdan olacak ki kaşla göz arasında vardığımızda kapıyı aralayarak içeri dalmış, Darren'ın gelmesini beklemiştim. "Konu puro olunca nasıl da hızlandın öyle." Gülerek konuştuğunda elimi uzattım puroyu vermesi için. Sırıtarak cebinden bir tane çıkardığında bana uzatmış, fakat almak için uzandığımda geri çekmişti hemen.
"Yalnızca bir tane var, beraber içeceğiz." Laubali tavrından ödün vermeyerek konuştuğunda sinirle çatılmıştı kaşlarım, saçmalıyordu. "Bir taneyi nasıl içebiliriz Darren? Elinde fazladan olmadığını söyleseydin dolabımdan alırdım." İsyan dolu konuşmam onu zerre etkilememiş aksine daha çok sırıtmasına sebep olmuştu.
"Sıra sıra içersek bir şey kaybetmezsin Roseanne, merak etme hastalıklı değilim." İstemesem de başımla onaylayıp her geldiğimde oturduğum yere yerleştim, Darren da dibimde bitmişti zaten. "Kibritin var mı?" Başını aşağı yukarı sallayarak cebinden bir tane çıkarıp puroyu yaktığında bana uzatmıştı öncelikle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
80's Obsession || rosékook
FanfictionSeninle kış ayında öpüşmenin en güzel yanı dudaklarımızın soğuk olması Roseanne Park. Her anımsadığımda sıcaklığınla ısınıyorum çünkü. Bunu bilmene rağmen bana 'sarhoş oluncaya dek öpüşelim mi?' diyorsun. Fakat biz ikimiz zaten fazla sarhoşuz. -Tama...