İtalya / Melbourne
Mart ayının 2. günü, 1980
"Senin için ne delilikler yaptım bir bilsen Roseanne Park."
Hafif soğuk, hatta ılık denebilecek sıcaklıkta bir rüzgar esti ve okşadı tenimizi, içimi saran huzurla titrediğimi hissederken devam ettim okumaya. "Elinin değdiği kapı tokmağını öptüm." Gülmemek için dudağımı dişlerken kollarını belime sarmış bedene döndüm.
"Sahiden elimin değdiği bir kapı tokmağını öptün mü Jeongguk?" derken seslice kıkırdadım, ilk okuduğumda beni korkutan bu satırlar şimdi yalnızca güldürüyordu. "Tanrım," diyerek boynuma gömdü kafasını, sırtım göğsüne yaslı olduğundan bunu yaparken zorlanmamıştı. "Nereden çıktı bu eski mektupları okuma fikri?" diyerek eklediğinde omuz silktim.
"Tüm mektupları valizime koymuşum, görünce dayanamadım, şimdi hepsini beraber teker teker okuyacağız ve sen yazdıklarından utanacaksın." diyerek tekrar mektuba döndüm. Melbourne'e geleli iki gün oluyordu ve kelimenin tam anlamıyla aşık olmuştum bu şehire, üstelik şimdi şehir merkezindeki bir oteldeydik ve o kadar sıcaktı ki camı bile açabilmiştik.
Sıcacık yatağımızın içinde, birbirine dolanmış bedenlerimiz eşliğinde camdan içeri esen ılık rüzgarları tenimizde misafir ederken, sevgilimin kollarında onun bana eskiden yazmış olduğu mektupları okuyup değerlendiriyordum.
Absürt bir durumdu fakat eğleniyordum işte.
"Yere attığın bir puro izmaritini çaldım ve onu, sırf dudakların değmiş olduğu için kutsal bir nesne saydım." Bu kısım hakkında soru sormama gerek yoktu çünkü bunu gerçekte de yaptığına birebir şahit olabilmiştim.
Evindeki masanın üstünde denk geldiğim siyah bir kutu vardı ve yüksek ihtimalle o kutuyu doldurmakta olan puro izmaritlerinin hepsi bana aitti. Eski Jeongguk ve yaptıkları sahiden de korkunçtu.
"Bunu gerçekten de yapmıştım." Belimi okşarken girdi lafa biricik sevgilim, sesi hafif gergin çıkmıştı. "Seni ne zaman depoda yakalasam sinirli oluyordum hatırlıyorsun değil mi? Sözümü dinlemediğin için kızıyordum ama bir şekilde koruyordum sonra." Başımı hızlıca aşağı yukarı salladım onaylarcasına, o zamanları unutmam mümkün değildi ki.
"Kızmamın nedeni sözümü dinlemiyor olmandı, benim yerime başka biri seni orada puroyla bulsa okuldan atılma ihtimalin vardı ve bu durum çok korkutuyordu beni." derken boynuma minik bir öpücük kondurup devam etti. "Tabi sonradan yumuşayıp koruyordum seni; hem biz beraber koridorda yürürken bedenimi uzun uzun süzdüğün için, hem de bana saklayacak yeni bir puro izmariti bıraktığın için, obsesyonlarıma esir olmuştum ve sahici bir erotomandan farkım kalmamıştı."
Yaptıkları sahiden de bir erotomanın yapacağı şeylerdi ve bunu kabullenmesi mutlu etmişti beni; Jeongguk hatalarını reddeden biri olmamıştı hiç, aksine kendini uzun uzun eleştirip ne şekilde düzeldiğini de gözler önüne seriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
80's Obsession || rosékook
FanfictionSeninle kış ayında öpüşmenin en güzel yanı dudaklarımızın soğuk olması Roseanne Park. Her anımsadığımda sıcaklığınla ısınıyorum çünkü. Bunu bilmene rağmen bana 'sarhoş oluncaya dek öpüşelim mi?' diyorsun. Fakat biz ikimiz zaten fazla sarhoşuz. -Tama...